Varlık ve yokluk bilinci

Varlık bilinci, kişinin özgüvenini ve kendine olan inancını güçlendiren önemli bir düşünce yapısıdır. Bu bilinç yapısında kişi öğrenmeye ve gelişime açıktır. Her bir yaşam deneyimi bir öğrenme fırsatı olarak görülür. Buna göre hata ya da başarısızlıklar öğrenme hâlinin bir parçasıdır. Yokluk bilincinden farklı olarak varlık bilincindeki kişi olasılıklara, bir diğer ifadeyle kapanan her bir kapının ardında yeni bir kapı açılacağına inanır.

GEÇMİŞ dönemlerden bugüne insanoğlu farklı arayışlarla yaşamını şekillendirir. Yaşam içinde sorduğu sorular ve anlamaya çalıştığı olaylar ruhsal, zihinsel ve bedensel alanında çeşitli seçimleri de beraberinde getirir. İnsanoğlunun yaşamı boyunca yapabileceği en önemli seçimlerin başında ise varlık bilinci gelir. 

Varlık bilinci, genel anlamda yaşamda herkes için yeterince zenginlik, mutluluk ve başarı olduğuna dair bir inançtır. Bu anlayışa göre yaşamın olanakları sınırsızdır ve yaşam içerisinde karşılaşılan zorluk ve sıkıntılara pozitif yaklaşmak gerekir. Varlık bilinci engeller yerine fırsatlara odaklanmayı teşvik eder. Bu sayede insan yaşamında gerekli büyüme ve değişim de sağlanmış olur. 

Bolluk ve bereket bilinci olarak da karşımıza çıkan varlık bilinci günümüzde sıkça bahsedilen bir konudur. Psikolojik açıdan bakıldığında varlık bilincinin kişinin stres seviyesini düşürdüğünü ifade etmek mümkündür. Bireyin sahip olduklarına odaklanması, şükür ve minnettarlık duyguları içinde olması uzun vadede gerek mutluluğu gerek başarısında önemli bir faktördür.

Varlık bilincinin tersi olarak yokluk bilincinde ise bir yetersizlik anlayışının hâkim olduğu görülür. Buna göre birey elindeki kaynakların devamlı olarak tükenmekte olduğu inancını taşır. Burada kaynağın asıl varlığından ziyade sınırlı olmasına odaklanma hâli vardır. Bu odaklanma kişide kaygı ve stres yaratarak problem çözme yeteneklerinin daralmasına neden olur. 

Yokluk bilinci ya da kaynaklarda geçen diğer ifadesiyle kıtlık bilinci, kişiyi şükür hâlinden uzaklaştıran önemli etkenlerden biridir. Kıtlık bilincindeki kişi elindekileri kaybetme korkusunu yüksek oranda taşır, paylaşma ve yardımlaşma duygusundan uzaklaşır ve maddî unsurlara gereğinden fazla anlam yükler. 

Kıtlık bilincinde kişi sahip olmadıklarına odaklanır. Yaşam içerisinde çeşitli kaynaklara erişim imkânı olsa bile istediği şeylere asla sahip olamayacağına dair bir inanç taşır. Kıtlık bilinci savaş, göç, yoksulluk gibi nedenlerle yüzyıllar boyu insan yaşamında var olmuş bir bilinç yapısıdır. Bu bilinç yapısında bireyin hedefleri için gerekli yetenekleri ve kaynakları edinebileceğine inanmama ve güvenmeme durumu söz konusudur. 

Peki yokluk bilincinden varlık bilincine geçiş mümkün müdür? Elbette… Bu noktada kişinin bolluk ve bereket farkındalığını geliştirmek adına öncelikle minnettarlık ve şükür pratiklerini artırması önemlidir. Yaşamındaki durum ve zorluklardan şikâyeti azaltmaya çalışması ve bakış açısını yaşamında var olanlara çevirerek hareket etmesi oldukça kıymetlidir. Bireyin uygun bir sosyal çevre edinmesi de kritik önem taşıyan bir diğer unsurdur.  

Varlık bilincine geçiş için bugüne odaklanmayı seçmek önemlidir. Geçmişi değiştirmek mümkün değildir, gelecek ise henüz yaşanmamıştır. Aslolan bugündür ve an içinde keyif almaktır. Yine bu geçişte bir önemli aşama da kişinin çevresiyle olan ilişkilerinde cömert olmasıdır. Maddî ve manevî destekler, bilgi ve zaman paylaşımı kişiyi varlık bilincinde tutar. Bunun yanı sıra takdir ve teşekkür davranışını geliştirmeyi unutmamak gerekir. 

Sonuç olarak varlık bilinci kişinin özgüvenini ve kendine olan inancını güçlendiren önemli bir düşünce yapısıdır. Bu bilinç yapısında kişi öğrenmeye ve gelişime açıktır. Her bir yaşam deneyimi bir öğrenme fırsatı olarak görülür. Buna göre hata ya da başarısızlıklar öğrenme hâlinin bir parçasıdır. Yokluk bilincinden farklı olarak varlık bilincindeki kişi olasılıklara, bir diğer ifadeyle kapanan her bir kapının ardında yeni bir kapı açılacağına inanır. Bu da onu yeni yolları denemesi konusunda motive ederek yaşam içinde canlı ve aktif tutar.