Vahiy mi geldi, yoksa şeytan mı doldurdu?

Kulağını şeytana verenler, onun fısıldadığı şerir ile hareket eder ve eyleme geçerler. Bundan dolayı şeytanın doldurduklarının “Vahiy aldım” demesine kanamayız. Kanmayınız!

ÖNCEKİ yıl Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkan ve günlerce süren yangınlarda kül olan ormanlarımız, yine aynı tehdit altında. Yangınların çıkış sebebine göz attığımızda terör iltisaklı şahısların kundaklama eylemleri ilk sırada görünse de turizme kazandırılması için kurulan sinsi tuzaklar da azımsanmayacak ölçüde. Diğer etkenler olarak tatilciler ve piknik yapanların dikkatsizliği ile havaların aşırı derecede ısınması da gösterilebilir. Sonuncusu ise psikolojik travmaların dışa vurumu. Kendini, ailesini ve toplumu cezalandırma dürtüsüyle ateşe verilen geleceğimiz olan akciğerlerimiz…

Hepsi ayrı ayrı ele alınması gereken başlıklar. Ama haberlere yansıyan ve kan donduran görüntülerde hepsini “ateşin çocukları” kapsamında değerlendirmemiz ve buna göre önlemler almamız gerekiyor.

Hiç şüphesiz, ağırlaştırılmış cezaî müeyyideler suçun önlenmesini engellemese de büyük ölçüde azaltacaktır.

Orman yangınlarıyla başladığımız yazımızda, HÜDA-PAR Adana İl Başkanı Salih Demir’in yaralandığı ve İl Sekreteri Sacit Pişgin’inse hayatını kaybettiği bıçaklı saldırıya da değinmek istiyorum.

Hatırlanacağı üzere, 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde son anda Cumhur İttifakı’na dâhil olan HÜDA-PAR’ın, Adana’daki İl Başkanlığı binasına ait mescitte bıçaklı bir saldırı gerçekleştirildi. 71 yaşındaki A.S. isimli saldırgan, Adana Emniyet Müdürlüğü’nün titiz çalışması sonucu yakalanarak gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece de tutuklandı.

Tutuklanan şüphelinin uzun yıllardır aynı mahallede yaşadığı, HÜDA-PAR Adana İl Başkanlığı binasına yakın bir noktada ikâmet ettiği ve psikolojik tedavi gördüğü öğrenilirken, ifadesinde, “Vahiy geldi, ben de bıçaklayarak öldürdüm” demesi dikkat çekti.

Bizim bildiğimiz, Son Peygamber Hatemü’l-Enbiya Hazreti Muhammed Mustafa (sav) ile vahyin kapandığıdır. Birçok meczubun kabahatlerini perdelemek ve cezadan kurtulmak için verdiği bu tür ifadeleri akılla izah etmek mümkün değil. Ona “Vahiy geldi” denmez, dense dense “Şeytan doldurdu” denir.

Benzer ifadeleri sıklıkla görüyoruz. Örneğin İstanbul Ataşehir’de Ankaralı mimar Başak Cengiz’i yolda yürürken samuray kılıcıyla öldüren ve “Aklî dengem yerinde değildi” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışan C.N. ile Nevşehir’in Avanos ilçesinde boşanma aşamasında olduğu eşi ve 6 yaşındaki kızını “Büyüdüğünde onu nasıl bir hayatın beklediğini bilmiyordum. Bu olasılığı ortadan kaldırmak ve onu cennetle buluşturmak için boğazını kestim” diyen Y.T. isimli şahıs, yüzlerce değil, belki binlerce örnekten sadece ikisi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Polis Teşkilatı, savaş hâlinde ve asayişle ilgili operasyonlarda düşman kuvvetlerini ya da suçluları kıstırdıklarında “Teslim ol” çağrısı yaparlar. Düşmanı ve suçluyu sağ olarak ele geçirmek, suça karışanların adalet önünde hesap vermesini sağlamak öncelikli hedeftir. Böyle olduğu hâlde, elinde silah olmayan masum insanların hunharca katledilmesi asla kabul edilemez.

Vahiy yalanını, aklî melekelerini, psikolojik sorunlarını ve şeytanı öne sürenlerin bunu cehaletten mi, yoksa kurnazlıktan mı söylediklerini tam olarak bilemeyiz. Bu arada cehaletten bahsederken, insanları doğru yoldan çıkaran şeytanın zekâsını ve üstün bir dil yeteneğine de sahip olduğunu hatırlatalım. Zira şeytanın bütün ülke dillerini anadili gibi konuştuğunu ve anladığını görüyoruz. İşte bu yüzden, hunharca işlenen cinayetlere, cinnetlere ve sapkınlıklara sadece Müslüman ülkelerde değil, yeryüzündeki tüm coğrafyalarda rastlanır.

Kulağını şeytana verenler, onun fısıldadığı şerir ile hareket eder ve eyleme geçerler. Bundan dolayı şeytanın doldurduklarının “Vahiy aldım” demesine kanamayız. Kanmayınız!

Allah sonumuzu hayreylesin...