Uzaya bir iki!

Üçüncü havaalanına, üçüncü köprüye, Marmaray’a itiraz ettikleri gibi itiraz edecekler, engellemek için ellerinden geleni yapacaklar. Hiçbir şey yapamasalar bile bu projeyi itibarsızlaştırmak için insanüstü çaba sarf edecekler. 2023 mü olur, 2030 mu, fark etmez, o gün geldiğinde de uzaya gönderilecek ilk roketin isminin Atatürk olması için yırtınacaklar. Fav’a atın, bekleyin!

MALÛMUNUZ, Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye’nin Millî Uzay Programı’nı açıkladı ve 2023’e kadar Ay ile ilk temasın kurulacağını belirtti.

Açıklanan bu program birçok Evropa ülkesi ve ajansları tarafından ciddiyetle takip edildi, aksülÂmel buldu ve sitayişkâr değerlendirmelere lâyık görüldü.

Misâl Alamanlar, Erdoğan’ın, “Türkiye’nin küresel uzay yarışında birinci lige yükselmesi, ayrıca ülkesinin uydu teknolojisinde global bir marka hâline gelmesi gerektiğini” açıkladığını duyurdular yurttaşlarına.

Fransızlar da konuya Fransız kalmadılar, “Türkiye, büyük ulusların arasında yer almak istiyor. Bu, bölgesel ve uluslararası düzeyde görünürlük kazanmanın bir yoludur” değerlendirmesinde bulundular.

Hattâ “Kesin olan şey, Türkiye’nin Millî Uzay Programı, Batı’nın çığlık atmasına neden olacak” dediler.

İsveç’i, Norveç’i, İtalya’sı benzer şekilde yorumlarla gördüler bu gelişmeyi.

Esoşeytıt Pires, Royters, Doğçe Velle gibi uluslararası ajanslar, “O mamma mia, Türkler geliyor” diye bastılar yaygarayı.

Tamam, onları anladık, sonuçta uzay onların babalarının tarlası. Bizim ne işimiz var?

Lâkin memleket dâhilinde oluşan tepkiler daha bir enteresandı.

Ayranımız yok içmeye” diyeni mi ararsınız, “Aktronot oluyoruz” diyeni mi ararsınız?

Hattâ aramaya devam ederseniz, Erdoğan’dan için, “Uçtu uçtu, artık Ay’a uçtu” diyenler de var, “Halk paralel evrene gönderecek” diyenler de.

Bir uzay yolculuğumuz eksikti”, “Ne işimiz var Ay’da?” diye dudak bükenler de…

İstediğinizi seçiniz alınız. Lâf etti balkabağı…

Bu zevatın ortak bir özelliği var bu arada. Hepsi de çok fena Atatürkçü.  “İstikbâl göklerdedir” diyen Atatürk’ün izinden giden Âdemoğulları bunlar.

Muhtemelen bunlar için gökyüzü, hani Sabiha Gökçen’in kullandığı çift motorlu pır pır uçakların çıkabilecekleri en son noktada bitiyor. Daha yukarı çıkabilen her türlü yerli üretime de karşılar az buçuk. Atak helikopterine, İHA’ya, SİHA’ya…

Niyetleri çok halis, zira millet aç. Ne gerek var SİHA’ya? PYD bize mi saldıracak?

Erdoğan’ın açıkladığı Millî Uzay Programı kapsamındaki on stratejik hedeften birisi Ay’a Atatürk heykeli dikmek olsaydı, bu kardeşlerimizin aralarında para toplayıp programa destek olacaklarına yemin edebilirim.

Hedef 2023! Hedef şaşabilir, bakarsınız 2025 olur ya da 2030, fark etmez. Ama bu yola çıkıldı artık, süreç işleyecek. Bu zevat o roketin fitili ateşlendiği âna kadar da üçüncü havaalanına, üçüncü köprüye, Marmaray’a itiraz ettikleri gibi itiraz edecekler, engellemek için ellerinden geleni yapacaklar.

Hiçbir şey yapamasalar bile bu projeyi itibarsızlaştırmak için insanüstü çaba sarf edecekler. 2023 mü olur, 2030 mu, fark etmez, o gün geldiğinde de uzaya gönderilecek ilk roketin isminin Atatürk olması için yırtınacaklar. Fav’a atın, bekleyin!

Bu sahneyi defalarca yaşadık gördük.

Haksız da sayılmazlar. Ne de olsa Atatürk, “İstikbâl göklerdedir” demişti.

Kalınız sağlıcakla efendim…