TÜRK siyasetini; lider karizması, parti logosu, seçim
bildirisi yahut manifestosu, meydanları doldurmadaki başarısı ya da başarısızlığı,
teşkilât kadroları ile adayları, kullandıkları dil ve propaganda gibi unsurlar
belirler. Bunların ötesinde liderin taktığı şapka, kullandığı daktilo, sürdüğü
araba, çektiği tespih, elinde tuttuğu kalem ve giydiği gömlek...
Bunlardan bir örnek, 2002 senesinde beyaz gömleğiyle meydanlara
hitap etmeye başlayan Cem Uzan’dı…
Evet, Cem Uzan!
60 yıllık ömrüne İstanbul Alman Lisesi ile Amerika
Pepperdine Üniversitesi İşletme Bölümü diplomalarını, Türkiye’nin ilk özel
televizyonu olan sihirli kutu Magic Box’ı (Star TV), yine yerli sermaye ile
kurulan Telsim GSM operatörünü), çok satanlar arasında yer alan Star gazetesini
sığdıran girişimci… AK Parti’nin 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde yüzde 7,25 oy
oranıyla sandıktaki sürpriz rakibi Genç Parti’nin lideri…
2002-2003 yılları arasında TMSF tarafından el konulan
müflis Türkiye İmar Bankası, TAŞ, ÇEAŞ ve Kepez Elektrik Dağıtım gibi
kuruluşların da eski sahibi…
Daha sonra düşüşe geçti ve Meclis hayâli gerçekleşmeden,
ikinci Ergenekon İddianâmesi’nde “askeri darbeye teşvik” suçlaması nedeniyle
2009 yılında gizli yollarla Türkiye’den kaçarak Fransa’ya yerleşen sığınmacı…
Uzan, epey zamandır ortalıkta görünmüyordu. Koronavirüsün
hayatımıza soktuğu “uzaktan eğitim” modelinden esinlenmiş olacak ki “uzaktan
koltuğa uzanmak” istedi.
Açıkçası
biz, Uzan’ın vermiş olduğu bu “zorunlu” aradan sonra sahalara dönerken daha
donanımlı, daha birikimli, daha heyecanlı ve daha güçlü gelmesini bekledik ama
olmadı, gelemedi. Bu gidişle gelemeyecek…
Bilmeli
ki, seneler evvel meydanları dolduran ve siyasetten bîhaber olan gençler artık
yok! Seneler evvel ekmek arası döner için kalabalığa karışan şuursuz seçmen
kitlesi de yok. Barajı dolduran su seviyesi aynı ama barajdaki hareketlilik
öncekine oranla daha fazla…
Yine
bilmeli ki, rakibi güçlü ise ondan daha da çok güç depolaması, rakibi çalışkan
ise ondan daha çok gayret göstermesi gerekir.
Onun
eylemlerine ve söylemlerine bakarak cevap vermeye çalışırsak, “kusura kalmasın
ama daha yarışı başlamadan kaybetti”.
Size
ilginç gelebilir, ama Erdoğan karşıtlarının 2020 yılında mantar gibi çoğalmasını
hayretle karşılamıyor, hattâ hayra alâmet olarak görüyoruz…
“Muhalefet dengesini değiştirir mi?” derseniz, hiç
sanmıyoruz! Bir saman alevinden ibaret olduğu çok net!
Muhalefetin verdiği vaatlerle Türkiye gemisinin
yürümeyeceği apaçık bir gerçek. Eğer yürüseydi, Cem Uzan yüzde 7,3’ten yüzde 60’a
ulaşarak iktidara uzanırdı.
İşi şimdilerde hayli zor! Hele giderek güçlenen
“Cumhur İttifakı” varlığını sürdürürken…
AK Parti’nin hayâlini kurduğu “Güçlü Türkiye” projesi
kapsamında yeni bir yönetim anlayışının sahnelendiği bu evrede mutasyona
uğrayarak çoğalan partilere bir yenisi eklendi. Daha doğrusu, 1.0’dan 2.0
versiyonuna yükseltilerek güncellendi. Bahsini ettiğimiz, “Genç Parti”…
Beyaz gömlek giyerek kirden, günahtan ve suçtan
arınmaları ise hiç mi hiç söz konusu değil! Bu hâliyle, “Cem Uzan’ı Türkiye’ye, devletin başına getireceğiz” vaadinde
bulunuyorlar. Devletin başına gelmek isteyen, neden kaçak ve kendisinin
ifadesiyle neden “sürgün”?
Kendisi yurtdışında olan bir partinin lideri, elbette
“özgürlüğü” talep edebilir ama bir manifesto olduğunu iddia ettiği konuşmasındaki
“genel af” talebi, söylemiyle oldukça çelişkili.
Genç Parti 5’inci Olağan Kongresi, 2 Temmuz 2020
tarihinde, Ankara’da gerçekleştirildi.
Cem Uzan ve kardeşi Hakan Uzan, kongreye telekonferans yöntemiyle
bağlandılar. Salonu dolduran beyaz gömleklilere seslenen Uzan, beş başlıktan
oluşan seçim vaatlerini sıraladıktan sonra, “O
demek, ben demek” diyerek kardeşi Hakan Uzan’ı partisinin yeni Genel
Başkanı olarak takdim etti.
Kongrede en dikkat çekici husus, Cem Uzan’ın imzasının
parti logosuna eklenmesiydi. Rakiplerini sultanlıkla ve “aile partisi” olmakla
suçlayan Uzan, “Bana onursal başkanlık
yetmez, bu parti benim tapulu malımdır!” demek istiyordu âdeta.
“Nerede kalmıştık?”
Konuşmasına, “Ben
sizleri çok özledim” diyerek başlayan Uzan, Türk insanı için, Türk milleti
için kolları sıvadıklarını belirterek, 17 senedir, Ergenekon ve Balyoz
kumpasları nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşamakta olduğunu vurguladıktan
sonra, Telsim’in yağmalandığını, barajlarının çalındığını ve Star TV’nin
yandaşlara bedavadan verildiğini iddia etti.
“Alnım açık, başım dik!” diyerek konuşmasını sürdüren
Uzan,
Seçim vaatlerini sıralamaya başladı: “Çocukların ve kadınların hakları korunacak,
kadına 6 ay içinde acil boşanma hakkı ile 2 yıl süreli işsizlik maaşı verilecek…”
Türk-Kürt kardeşliğini destekleyip güçlendireceklerini
söylerken, sınır güvenliğini hiçe sayarak, sınır ticaretinin serbest olacağını,
özel yetkili bankaların kurulacağını ve sınır ticareti yapanların finanse
edileceğini, Türkiye’nin ikinci büyük borsasını da Diyarbakır’a kuracaklarını
ve borsanın başkenti yapacaklarını iddia etti.
Maddeler arasında hızlı ve heyecanlı (!) geçişler
yapıp, ülkenin turizm gelirlerine bel bağlayarak, “Mardin’e Las Vegas modeli
kumarhaneler kuracağız” dedi. (Artık gemiye binip Kıbrıs’a çıkarma yapmaya lüzûm
kalmayacaktı ona göre.)
Uzan’ın uzaklardan beyan ettiği vaatleri yine
çılgıncaydı. Ege’nin incisi İzmir’i “kripto parada” Avrupa’nın merkezi hâline
getireceklerini, “yapay zekâda” kayıp yılların acısını çıkaracaklarını,
Eskişehir, Tekirdağ ve Samsun’dan oluşan üç pilot bölgede gençlerin eğitim,
üretim ve yatırım yapmalarının önünü açacaklarını vaat etti.
Tam da “Eğitim ve adalete dokunmadı” diyecektik ki
onca uzaklıktan ona da uzanıverdi: “On
binlerce insan, düşüncesinden dolayı yargılanmadan cezaevinde yatıyor. Kadına ve
çocuğa karşı işlenen suçlarla cinayet suçu işleyenlerin dışındaki tüm suçlular
için genel af çıkarılacak!”
“Ekonomik afla vatandaşın devlete olan borçları sıfırlanacak ve vatandaş
ile devlet helâlleşecek. Vergiler, cezalar, hırsızlık ve israf azalacak. Böylelikle
ülke vatandaşları zenginliği tadacak” kehanetinde
bulundu.
Rusya, ABD, Almanya, Fransa ve AB ile ilişkilerin devam
edeceğini belirttikten sonra, hızını alamayarak Bein Sports’a, eski adıyla
Dijitürk’e bile karıştı ve liglerin ücretsiz izleneceğini vaat etti. (Bedava
maçı ben de isterim…)
Gençlik Projesi kapsamında, Türk gençliğine sahip
olacaklarını, Varlık Fonu’nda yer alan İstanbul Borsası’ndaki 70 milyarlık hissenin
yüzde 45’lik bir kısmının 18-45 yaş aralığında eşit şekilde ücretsiz
dağıtılacağını da “bomba haber” olarak lânse etti.
Hayvancılık ve Tarım politikalarını bırakıp, aktif
durumdaki GAP’a değinmedi bile…
Daha önce ekmek arasında döner ve ayran dağıtan Uzan, şimdi
de kaşla göz arasında “popülist” yaklaşımlardan ibaret olan hayâl ile yalan
dağıttı yani…
Genç Parti, baharın coşkusuna, karların erimesine,
suların yükselmesine aldanarak kendini bir dere yatağına benzetiyor olabilir
ama işin aslı öyle değil!
Akan yahut akıtılan sular yolunu nasıl bulacak? Denize
mi ulaşacak, yoksa barajlara mı takılacak? Bekleyip hep birlikte göreceğiz.
Ama Genç Parti ve liderlerinin, gündemi meşgul etmeyecekleri
net!
Biz yazalım ve şerh düşelim istedik…