Utanç tarihinin Portekiz ayağı

Sömürgelerini bırakmak istemeyen Portekiz, sömürge savaşlarına girse de birçok bölgeyi bırakmak zorunda kaldı. Nisan 1974’te Lizbon’da gerçekleşen Karanfil Devrimi’nden sonra Portekiz Devleti’nin Afrika’da devam ettirdiği sömürgeci politika, sürdürdüğü savaş sona erdi. Sömürgelerdeki askerî ve idarî personeli geri çekti. Geride yoksulluk, eğitimsizlik ve iç savaşlar kaldı. Sömürgecilikten kurtulan çoğu Afrika ülkesinin sınırlarını belirleyen kesim yine onları sömürenler oldu.

15. YÜZYILDA sömürgecilik faaliyetleri ilk defa Portekizlilerle başladı, 20. yüzyıla kadar devam etti. Milyonlarca insan bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödedi. İnsan hakları ihlalleri insanlık tarihine acı bir miras olarak bırakıldı.   


Baharat ve İpek yollarının denetimi ile doğunun kapısını elinde tutan Osmanlı Devleti 15. ve 16. yüzyılda Avrupa’ya karşı büyük bir baskı oluşturdu, bunun karşısında Avrupalı devletler ticarî egemenliği eline alma ve doğunun zenginliklerine ulaşma isteği ile yeni yollar arama girişiminde bulundu. Coğrafî keşiflerin ekonomik sebepleri olduğu gibi siyasî ve dinî sebepleri de vardır. Müslümanları yenme, yok etme, ele geçirilen bölgelere Hıristiyanlığı yayma amaçları nedeniyle bu hareket papadan daima destek gördü.


İlk işgal Afrika’nın kuzeyindeki Ceuta’ya (Septe) yapıldı. 1420 yılında Maderia, 1427’de Azorlar, 1434 yılında “dünyanın sonu” olarak bilinen Afrika’nın batısındaki Bojador Burnu, 1446 yılında Siarra Leone, 1460’da Yeşil Burun Adaları işgalleriyle sömürü devam etti. 1461’de köle ticaretinin merkezi Gine Körfezi’nde bulunan Elmina’ya taşındı. Burası kolonilerin kontrol merkezi oldu. 1482 yılında Kongo da sömürge hâline geldi. 1488 yılına gelindiğinde Portekizli Kaptan Bartolomeu Diaz Afrika kıtasının güney ucuna vardı. 


Portekiz ve İspanya arasındaki rekabet Tordesillas Antlaşması (1494) ile bertaraf edilmeye çalışıldı. Modern sömürgecilik yolunda imzalanmış bu ilk uluslararası antlaşmaya göre, Batı Afrika açıklarındaki Yeşil Burun Adası’nın 370 deniz mili batısından bir meridyen çizildi (Avrupa dışındaki), doğu yarımkürede ele geçirilecek olan yerler Portekiz’e, batı yarımkürede ele geçirilecek olan yerler de İspanya’ya ait olacaktı. Böylece sömürülecek bölgeler papa tarafından kavgaya mahal vermeden pay edildi. Vasco de Gama 1498 yılında bir Arap denizci kılavuzluğunda Ümit Burnu’nu geçerek Doğu Afrika kıyılarına oradan da Hindistan sahillerine geldi. Bu adım doğuya aracısız ulaşmanın yolunu açtı. Portekizliler tıpkı İspanyalılar gibi geçtikleri yerlere istila ve yıkımı da beraberinde götürüyordu. 


1517 yılında Cidde önlerine kadar gelen Portekiz donanması Hint Okyanusu sahilleri, Kızıl Deniz’in çevresinde bulunan şehirleri yakıp yıktı, Müslüman ahalinin çoğunu katletti. Memlüklüler bu duruma karşı koyamadı. Osmanlı Devleti, Afrikalı Müslümanlarının yardım taleplerine cevap vererek 1516 yılından 1574 yılına Tunus’un kesin biçimde Osmanlı idaresine alındığı döneme kadar Kuzey Afrika bölgesine İspanyol istilasından ve buna dayalı sömürgeleştirme tehlikesinden kurtardı. Cidde önüne gelen Portekiz donanması, 1517’de Kahire’deki Memlük hâkimiyetine son veren Yavuz Sultan Selim’in gönderdiği bir donanmayla Kızıldeniz Havzası’nda Hint Okyanusu’na kadar püskürtüldü. Burada Piri Reis’in kumandasında Hint Kaptanlığı adıyla bir deniz gücü kurularak Basra Körfezi, Arap Yarımadası ve Kenya’ya kadar uzanan Doğu Afrika sahillerindeki Müslüman idareleri Portekiz istilasından kurtarılarak uzun müddet sömürgeleştirilmeleri engellendi. 16. yüzyılın başından itibaren yaşanan bu süreçte Osmanlı Devleti Afrika kıtasının batı sahilleri hariç büyük bir kısmını Arap Yarımadası’nın Yemen dahil, tamamına yakınını sömürgeci girişimlere karşı muhafaza altına aldı. Bu durum 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etti. 


16. Yüzyılda en parlak dönemini yaşayan Portekiz sömürge imparatorluğu Afrika’da Mozambik, Angola, Gine-Bissau, Yeşil Burun Adaları (Cape Verde), Sao Tome, Pirinçipe, Madagaskar Adası; Asya’da Goa Daman ve Diu, Malakka, Doğu Timor; Amerika’da Brezilya, Uruguay kıyıları ve Basra Körfezi’ndeki Hürmüz ticaret merkezi gibi bölgeleri sömürgesi hâline getirdi.


Portekiz, köle ticaretinde en aktif Avrupa ülkelerinden biriydi. Zorbalıkla kaçırılan milyonlarca insan köle olarak Amerika’ya taşındı, milyonlarcası hayatını kaybetti. İnsana layık olmayan koşullarda çalıştırıldı. İnsan sayılmayan yerli halklar Afrika’nın iç bölgelerinde yakalanıyor, aylar süren deniz yolculuklarından sonra -yolculuk esnasında hasta olanlar köpek balıklarına yem ediliyordu- köle ticaretinin bir metaı olarak yerini alıyordu. Brezilya Portekiz’in köle ticareti faaliyetlerinin merkezi oldu. Köleler tarım -özellikle şeker kamışı-, madencilik gibi ağır koşullarda çalıştırıldılar. Portekiz, sömürge halklarını Portekizce konuşmaya zorladı, Katolik Hıristiyanlığı mecburi tuttu. 


Sömürgeciliğe ilk başlayan ülke olan Portekiz, 16. yüzyıl ortalarına geldiğinde Afrika kıyıları Brezilya Uzak Doğu’ya kadar genişlemiş ve ülke ticaretinin önemli merkezlerinden biri hâline gelmişti. Ancak Portekiz Sömürge İmparatorluğu, İngiltere ve Hollanda ile rekabet etmek zorunda kaldı, bu dönemden sonra güç kaybetmeye başladı. Egemen olduğu toprakların çoğunu bu ülkelere bıraktı. 16. yüzyılın sonlarına doğru elinde Brezilya ve bazı Afrika liman kentleri ile Uzakdoğu’da Makao adası kaldı. Sömürgelerini bırakmak istemeyen Portekiz, sömürge savaşlarına girse de birçok bölgeyi bırakmak zorunda kaldı. Nisan 1974’te Lizbon’da gerçekleşen Karanfil Devrimi’nden sonra Portekiz Devleti’nin Afrika’da devam ettirdiği sömürgeci politika, sürdürdüğü savaş sona erdi. Sömürgelerdeki askerî ve idarî personeli geri çekti. Geride yoksulluk, eğitimsizlik ve iç savaşlar kaldı. Sömürgecilikten kurtulan çoğu Afrika ülkesinin sınırlarını belirleyen kesim yine onları sömürenler oldu.  

--------------------

KAYNAKÇA 

1)    Kavas, “İslâm Ansiklopedisi, sömürgecilik maddesi” 395,

Özensoy, Ahmet Utku 

2)    “15. Ve 16. yüzyıllarada Sömürgecilik Hareketi”, Tarih ve Gelecek Dergisi