MERAL apla bu aralarda
pek bir gergin. Nasıl olmasın?
On
beşinden sonra işler değişecekti, değişmedi.
Ufukta
seçim meçim yokken başbakan, hatta ve belki de Cumhurbayanı olacaktı, olamadı.
“Yurtta
sulh” gelecekti, peşinden de cihanda sulh, konsey tırt çıktı. Aslında konsey
sağlamdı da vatandaş sert çıktı.
Gümbür
gümbür girdiği seçimlerde, yamandığı ittifaktan sadece üç beş ilçe belediyesi kazanabildi.
İşler
bir türlü istediği gibi gitmiyor epeydir.
Üstüne
üstlük muhalefet partilerinin “erken seçim” diye koro hâlinde çığrıştıkları şu
günlerde hem HDP ile ittifak yapmak, hem de mesafeli duruyormuş gibi fotoğraf
vermek zorunda. Kolay değil.
Hem
Selahattin Demirtaş ile kahvaltı yapmak, hem de “kan dâvâsını” sürdürmek
durumunda yani. Her mide kaldıramaz.
Bunlar
yetmiyormuş gibi Filistin konusunda işler “otoritenin” istediği gibi gitmedi.
Filistinli direnişçiler İsrail’in “otoritesini” epeyce salladılar. Türkiye de
en üst perdeden “otorite” karşıtı resmî açıklamalarda bulundu, Filistin dâvâsına
destek verdi.
“Otorite”
sadece bölgede değil, dünyada da yalnızlaştı. ABD’de, Avrupa’da “otorite”
karşıtı dev gösteriler düzenlendi. Ve “otoritenin” başındaki eli kanlı bebek
katili Netanyahu’ya karşı…
Her
şey bu kadar ters gidince, Meral aplanın sinirlenmesi gayet normal hâliyle.
Sinirliyken de insan abuk sabuk şeyler söyleyebiliyor.
İşte
bu ruh hâli nedeniyle olsa gerek, Meral aplamız, Erdoğan’ı Netanyahu’ya ya da
Netanyahu’yu Erdoğan’a benzetti. Erdoğan’ı Netanyahu ile aynı cümlede
kullandıktan sonra kimi kime benzettiğinin pek de önemi yok açıkçası.
Zira
bu benzetme fena hâlde Firavun benzetmesini çağrıştırıyor. Fetöcü tetikçiler de
zamanında Erdoğan için mebzul miktarda Firavun benzetmesinde bulunmuşlardı.
Onlar da epeyce sinirlilerdi zira Erdoğan’a karşı.
Dolayısıyla
sinir pek de iyi bir şey değil. İnsanın düşünme ve konuşma yetilerini olumsuz
etkiliyor.
“Düşünme”
demişken, Meral aplanın Netanyahu benzetmesinin hemen ertesinde Erdoğan’ın
memleketi Rize’ye ziyaretini kim düşündüyse kendisini tebrik etmek isterim.
Zira
bu kadar sinirli iken Meral aplanın böyle bir nokta atışı yapabileceğini
zannetmiyorum.
Plânlamayı
yapan kişi siyah minibüsten uzanan kolun sahibi değilse muhtemelen yürek
tüccarı olmalı. Rize’de provokasyon arayanlar bu zâtı bulmalı evvelâ.
Böyle
yakışıksız bir benzetmenin hemen ertesi gününde Meral aplanın Rize’de
çiçeklerle karşılanmayacağını tahmin etmek için siyâsî bir deha olmaya gerek
yok bence.
Bu
ziyaretin nedenini az çok anlıyorum da anlamadığım bir şey var: Rize’de yaşanan
tatsız olaylar esnasında Meral aplanın muhipleri “Erzurum seninle gurur
duyuyor” diye slogan atıyorlardı. Erzurum’un Meral apla ile gurur duyması,
Rize’yi neden ilgilendirsin ki?
Kaldı
ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral aplaya “kendisi ile gurur duyan”
Erzurum’dan çıkan oy oranı sadece yüzde 6,6 idi. Erdoğan’ın oy oranını söyleyip
aplanın keyfini kaçırmayalım şimdi.
Meral
aplamız sinirlenince veya cevap veremeyeceği bir soru gelince çok çirkin gülüyor. Allah muhafaza! Üzerimize
iyilik sağlık!
Kalınız sağlıcakla efendim…