Utan yahu Fetanyahu!

Plânlamayı yapan kişi siyah minibüsten uzanan kolun sahibi değilse muhtemelen yürek tüccarı olmalı. Rize’de provokasyon arayanlar bu zâtı bulmalı evvelâ. Böyle yakışıksız bir benzetmenin hemen ertesi gününde Meral aplanın Rize’de çiçeklerle karşılanmayacağını tahmin etmek için siyâsî bir deha olmaya gerek yok bence…

MERAL apla bu aralarda pek bir gergin. Nasıl olmasın?

On beşinden sonra işler değişecekti, değişmedi.

Ufukta seçim meçim yokken başbakan, hatta ve belki de Cumhurbayanı olacaktı, olamadı.

“Yurtta sulh” gelecekti, peşinden de cihanda sulh, konsey tırt çıktı. Aslında konsey sağlamdı da vatandaş sert çıktı.

Gümbür gümbür girdiği seçimlerde, yamandığı ittifaktan sadece üç beş ilçe belediyesi kazanabildi.

İşler bir türlü istediği gibi gitmiyor epeydir.

Üstüne üstlük muhalefet partilerinin “erken seçim” diye koro hâlinde çığrıştıkları şu günlerde hem HDP ile ittifak yapmak, hem de mesafeli duruyormuş gibi fotoğraf vermek zorunda. Kolay değil.

Hem Selahattin Demirtaş ile kahvaltı yapmak, hem de “kan dâvâsını” sürdürmek durumunda yani. Her mide kaldıramaz.

Bunlar yetmiyormuş gibi Filistin konusunda işler “otoritenin” istediği gibi gitmedi. Filistinli direnişçiler İsrail’in “otoritesini” epeyce salladılar. Türkiye de en üst perdeden “otorite” karşıtı resmî açıklamalarda bulundu, Filistin dâvâsına destek verdi.

“Otorite” sadece bölgede değil, dünyada da yalnızlaştı. ABD’de, Avrupa’da “otorite” karşıtı dev gösteriler düzenlendi. Ve “otoritenin” başındaki eli kanlı bebek katili Netanyahu’ya karşı…

Her şey bu kadar ters gidince, Meral aplanın sinirlenmesi gayet normal hâliyle. Sinirliyken de insan abuk sabuk şeyler söyleyebiliyor.

İşte bu ruh hâli nedeniyle olsa gerek, Meral aplamız, Erdoğan’ı Netanyahu’ya ya da Netanyahu’yu Erdoğan’a benzetti. Erdoğan’ı Netanyahu ile aynı cümlede kullandıktan sonra kimi kime benzettiğinin pek de önemi yok açıkçası.

Zira bu benzetme fena hâlde Firavun benzetmesini çağrıştırıyor. Fetöcü tetikçiler de zamanında Erdoğan için mebzul miktarda Firavun benzetmesinde bulunmuşlardı. Onlar da epeyce sinirlilerdi zira Erdoğan’a karşı.

Dolayısıyla sinir pek de iyi bir şey değil. İnsanın düşünme ve konuşma yetilerini olumsuz etkiliyor.

“Düşünme” demişken, Meral aplanın Netanyahu benzetmesinin hemen ertesinde Erdoğan’ın memleketi Rize’ye ziyaretini kim düşündüyse kendisini tebrik etmek isterim.

Zira bu kadar sinirli iken Meral aplanın böyle bir nokta atışı yapabileceğini zannetmiyorum.

Plânlamayı yapan kişi siyah minibüsten uzanan kolun sahibi değilse muhtemelen yürek tüccarı olmalı. Rize’de provokasyon arayanlar bu zâtı bulmalı evvelâ.

Böyle yakışıksız bir benzetmenin hemen ertesi gününde Meral aplanın Rize’de çiçeklerle karşılanmayacağını tahmin etmek için siyâsî bir deha olmaya gerek yok bence.

Bu ziyaretin nedenini az çok anlıyorum da anlamadığım bir şey var: Rize’de yaşanan tatsız olaylar esnasında Meral aplanın muhipleri “Erzurum seninle gurur duyuyor” diye slogan atıyorlardı. Erzurum’un Meral apla ile gurur duyması, Rize’yi neden ilgilendirsin ki?

Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral aplaya “kendisi ile gurur duyan” Erzurum’dan çıkan oy oranı sadece yüzde 6,6 idi. Erdoğan’ın oy oranını söyleyip aplanın keyfini kaçırmayalım şimdi.

Meral aplamız sinirlenince veya cevap veremeyeceği bir soru gelince çok çirkin gülüyor. Allah muhafaza! Üzerimize iyilik sağlık!

Kalınız sağlıcakla efendim…