Üşüyorum anne (3)

Hiç istifini bozmadan durağa kadar yürüdü, sırılsıklam olmuştu. Hiç aldırmıyordu insanların bakışlarına. Arabaya bindi. Camdan seyretmeye başladı yağmuru. Ne güzel yağıyordu! Rahmetti, candı, hayattı, şiirdi yağmur…

DURAKTA araba beklerken hafiften yağmur çiselemeye başladı. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Güneş güzeldi. Ama o yağmuru da seviyordu. İlham kaynağıydı yağmur onun için. Toprak için can demekti yağmur. Türlü türlü canlı için hayat demekti. Onun içinse çoğu zaman yeni bir şiir demekti.

Yarım saatte bankaya ulaşmış, havalesini almıştı. Bir daha dua etti annesi, babası, ailesi için. Yağmur nazlı nazlı yağmaya devam ediyordu. Yağmura şemsiyesiz yakalanan insanların kimi hızlı adımlarla yürüyor, kimi ise ıslanmamak için binaların, ağaçların dibinde yağmurun dinmesini bekliyordu. O ise sanki hiçbir şey yokmuş gibi rahat ve yavaş adımlarla ilerliyordu bomboş sokakta. Yağmurda ıslanmanın tadını çıkarıyordu kendince. Toprağın kokusunu çekiyordu ciğerlerine doya doya.

Hiç istifini bozmadan durağa kadar yürüdü, sırılsıklam olmuştu. Hiç aldırmıyordu insanların bakışlarına. Arabaya bindi. Camdan seyretmeye başladı yağmuru. Ne güzel yağıyordu! Rahmetti, candı, hayattı, şiirdi yağmur…

“İnceden bir yağmur yağıyor,/ Aklıma düşüyorsun yine anne,/ Yine içim hüzünleniyor./ İnceden bir yağmur yağıyor,/ Şiirler yazıyorum sana anne,/ Nedense hep yarım kalıyor./ İnceden bir yağmur yağıyor,/ Kirpiklerim nemli, yanaklarım ıslak,/ Zavallı kalbim anne, ağlıyor./ İnsanlar kaçışıyor,/ İnceden bir yağmur yağıyor./ Anne! Gözyaşlarımı gizliyor./ İnceden bir yağmur yağıyor,/ Yüreğim güp güp, yüreğim ürkek,/ Korkuyorum anne, yağmur şimdi kesilecek./ Yağsın yağmur, ara vermesin,/ Gözümden dökülen incileri anne,/ Kimseler görmesin./ İnciler, tane tane inciler,/ Kalbin gözden dökülen isyanı./ İnciler anne, inciler; duyguların lisanı./ İnceden bir yağmur yağıyor,/ Ben yokluğuna ağlıyorum Bakü sokaklarında anne,/ Bakü sokaklarında sanki yağmur da bana ağlıyor...”

Yolda, okulun tatil edilmesine tam olarak kaç gün kaldığını hesapladı. Azaldıkça uzuyor gibiydi sanki. Kavuşma heyecanından olacaktı herhâlde… Üç sene bitiyordu. Arkasından iki sene daha… Sonra o başlayacaktı ailesi için çalışmaya. Evlenip ayrı bir aile kursa bile anne babası, kardeşleri için elinden ne geliyorsa yapacaktı. Ne etse de borcunu ödeyemezdi ya onlara. Ne imkânı olursa onu yapmaya hazırdı onlar için. Ailece gerek maddî, gerekse manevî destekle yardımına koşuyorlardı üç senedir. Yardım değil, aslında bu gelecek vermekti bir bakıma. Kilometrelerce uzakta atan bir kalp ile karşıda atan altı kalp… Ah ayrılık olmasaydı bir de!

“Bir bulanık sudur yollar,/ Batar umutların annem./ Bir yol biter, biri başlar,/ Gelmez ki bir sonu annem./ Ayrılık bir uzun yoldur,/ Gözleme vuslatı annem./ Ne bir ilk bu, ne de sondur,/ Hicran dolu her dem annem…”

Arkadaşı hâlâ yatıyordu eve ulaştığında. Onun içeri girmesiyle uyandı. Gelirken bakkala uğramış, kuru pasta, kek ve meyve suyu almıştı.

-Haydi kalk!

-Ne oldu ya?

-Acıkmışsındır. Gel, yiyelim. Bak, ayda bir defa yaparım bunu! Geliyor musun, yoksa yiyip bitireyim mi?

Gülüştüler. Oturup yediler ne varsa. Muhabbet muhabbeti açtı bir yandan da.

-Biliyor musun, dün neydi?

-Bilmem, bayram mı?

-Öyle de denebilir.

-Ne bayramı?

-Annelerin bayramı.

-Hadi ya! Anneler Günü değil mi? Unutmuşum iyice vallahi…

-Ben çiçek gönderdim eve.

-Süper ya! Bir sene, kardeşlerimi bir sınav için Bursa’ya götürmüştüm. O gün de Anneler Günü’ydü galiba. Çok güzel bir gül gördüm. Para da vardı cebimde. Alıp anneme getirmiştim. O gül hâlâ bahçededir. Kaç yıl oldu! Her sene açar. Birkaç defa da aynı hediyeyi götürüp vermişim meğer. Üzerinde “Canım Annem” yazılı havlu… Üç senedir uzaktayız, ne yapalım? Orada olsaydım…

Işık sönüktü odada. Yine de gözlerindeki yaşları fark ettirmemeye çalıştı arkadaşına. Yatağına uzandı. Acı acı gülümsedi. “Her şey çok güzel olacak, çok güzel olacak her şey! Kaldı iki sene… İnşallah” diye geçirdi içinden dişlerini sıkarak. Sol yanına döndü, camın önünde duran kalemini ve defterini aldı:

“Bugün, anneler için özel bir gün,/ Alıp gelmek isterdim yine bir gül,/ Ne var ki, uzaktayım annem bugün,/ Ağlama hicranla sen, yine de gül!”

-Son-