Ustalıkla gizlenen darbeciler

Bugün iplerin gevşetilmesi gerektiğini, bazılarına haksızlık yapıldığını, ölçünün kaçtığını düşünüp bunu hararetle savunanlar var. Az daha devam etseler, motorları su kaynatacak.

BİR 15 Temmuz daha geçti. Milletin şanlı direnişini, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi tekrar andık. 

Cenabı Allah bu millete bir daha öyle bir gece yaşatmasın. Ne bize, ne başkalarına. Hiçbir millet öyle bir ihanet görmesin. 

Görmesin deyip tam noktayı koyduğum anda, kafamdan dank diye bir ses geldi de düzeltmek gerektiğini fark ettim. 

ABD müstahaktır. 

Sebebi açık. İnsaflı davranmak kaydıyla söylemek gerekirse, yüzlerce ülkede darbe hazırlamışlar ve uygulamışlar. Çekinmeden kendileri açıklıyorlar. Öyle ki bazı ülkelerde sene başına bir darbe düşüyor. 

Dünyanın her tarafında bilinen şakası bile var. Bir soru ve cevaptan ibaret. 

“Dünyanın her yerinde darbeler olurken, ABD’de niçin darbe olmaz?” diye sorarlar ve şöyle cevap verirler: “Çünkü orada ABD Büyükelçiliği yok.”

Yeterince açık. Galiba Avustralya ve Antarktika’da darbe yaptırmadılar ki birincisinden pek emin değilim, örtülü bir müdahalede bulunmuş olabilirler; ikincisinde ise zaten hiç ülke yok, yönetim yok, insan yok. Tek tük araştırmacılar var sadece. 

*

15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili konuşan ve yazanların son derece iyi niyetle söylediği husus var: “Bu ülkede bir daha hiç kimse böyle bir işe kalkışamaz. Kimse darbe yapmayı aklından geçiremez.”

İnşallah öyledir diyelim, samimiyetle temenni edelim ama bunun garantisi yok. 

Temenni başka, şartlar ve gidişat başka. 

Su uyur, düşman uyumaz. 

Bir defa mağlup olan, tekrar denemek için can atar. 

Bunca yıllık hazırlık boşa gittikten sonra, vaz geçmezler, geçemezler. “Eh ne yapalım, şansımızı denedik olmadı. Mühim olan katılmaktı, yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim” deyip çekileceklerini düşünemeyiz. 

Ataların bir sözünü daha hatırlayalım: 

Yenilen pehlivan güreşe doymaz. 

Biraz ipler gevşetilse, gör ki başa neler gelir! 


Bugün aramızda dolaşan ve bunca yıl ustalıkla gizlenen darbeciler, yakın zamanda enselerinde bir nefes hissederlerse, bilsinler ki metrobüsün kalabalığı sebebiyle olmayabilir.


Sekiz yıl önceki darbeyi aziz milletimiz Reis’in talimatıyla evinden çıkıp meydanlara kükremiş sel gibi akarak silah kullanmadan önledi ama o darbe teşebbüsü erken vakitlerde değil de sabaha karşı herkesin uyuduğu vakitte başlasaydı, ne olurdu diye düşünmekte fayda var. 

Hepimiz gafil avlanırdık. 

Uyku sersemi “Ne? Darbe mi? Kenan Evren ölmemiş miydi yahu?” diye sayıklayanlarımız bile olurdu belki. 

Reis durumdan haberdar olsa ve aynı mesajı yayınlasa da kaç kişi duyar, kaç kişi harekete geçebilirdi? 

Bir ayrıntıyı daha hatırlayalım. O gece Cumhurbaşkanımızın TRT’ye gönderdiği açıklama yayınlanmadı aklımda yanlış kalmadıysa. O sebeple CNN Türk’ten Hande Fırat canlı yayında cep telefonundan arandı. 

*

Bugün iplerin gevşetilmesi gerektiğini, bazılarına haksızlık yapıldığını, ölçünün kaçtığını düşünüp bunu hararetle savunanlar var. 

Az daha devam etseler, motorları su kaynatacak.

Yedi yıl öncesinden bir hatıra arz edeyim. 

Darbe teşebbüsünün henüz birinci yılı dolmadan, haberlerde o günlerde yakalanan darbecilerin haberi yayınlandığı sırada, birisi oflaya puflaya yanımda isyan etmişti. 

“Yeter yahu! Yakaladınız yakalayacağınız kadar! Daha bitmedi mi?” 

Ona göre, ilk gün içinde yakalananlarla yetinilmeliydi. En fazla bir hafta içinde yakalanıp adalete teslim edilenlerle.

Suçüstü yapılmış, darbeye kalkışanlar ele geçirilmişti işte. Daha ne olsundu? Her tarafı didik didik aramanın, her köşe başına, her taşın altına bakmanın, yazışmaları, telefon kayıtlarını araştırmanın ne âlemi vardı? 

Bitsindi ona göre. Orada durulsundu. (Niyeyse?)

Hâlbuki daha kaldırılmayan taşlar var. Altına bakılmayan halılar var. 

*

Cumhurbaşkanını öldürmek -veya yakalamak- için Marmaris’e giden suikast timindekiler, on sekiz gün sonra ele geçirildi. Saç sakal karışmış, üst baş perişandı hepsi. Bir dehlizin içinde bulundular. Orada on sekiz gün kalınır mı? Köpek bağlasan durmaz. İpini dişleriyle kemirip kaçar.

Bugünlerde bile yakalananlar var. Ne yaparsın, iyi gizleniyor bazıları. Çok ustalıkla kamufle olabiliyorlar. 

Hatta toplum içinde konuşmalarıyla, hepimizden daha fazla vatansever görünebilirler. Örgüte ve liderine en ağır hakaretlerde bulunanlar arasında yer alabilirler. 

Zaten bu konuda ruhsatları olduğunu unutmayalım. Her türlü küfür serbest. 

Unutulmaması gereken bir küçük noktaya daha işaret edelim. On sekiz gün sonra yakalanan Marmaris’teki timin bir üyesi hâlâ kaçak ve kırmızı bültenle aranıyor. 

Adını hatırlayan bulunur belki aramızda. Fakat ne önemi var. Nasılsa değiştirmiştir. Halis Muhlis Darbeci diyelim. Çoktan dışarı kaçmıştır. 

Onun dışında bugün aramızda dolaşan ve bunca yıl ustalıkla gizlenen darbeciler, yakın zamanda enselerinde bir nefes hissederlerse, bilsinler ki metrobüsün kalabalığı sebebiyle olmayabilir.