Üniversiteleri açın!

Uzaktan öğretimin yetersizliği, eğitim/öğretimin ikinci plânda kalması, kopya skandalları, internet altyapısının yetersizliği, sağlık ve benzeri alanlardaki uygulamaların/beceri gerektiren durumların hepsi etkili olmuştur. Kervan yolda düzülür mantığı, nitelik açısından “uzaktan öğretimde” işlememiştir.

COVID-19’la ilgili sadece Avrupa’daki bir yayınevinde 40 bin bilimsel makale yayımlandı. Bazı dergilerin 2021 ciltleri dolduğu gibi 2022 yılına ait ciltler için de makaleler yayımlanmaya başlandı. Bu durum, işin ne kadar ciddî olduğunu ortaya koyuyor.

Bu âna kadarki bilimsel veriler, Covid-19’un biyolojik afetler grubuna giren bir salgın olduğunu gösteriyor. İnsan üretimi biyolojik bir silah veya bir virüsün biyolojik silaha dönüştürülmesi mümkündür, ancak Covid-19 için en azından şu âna kadar böyle bir ciddî veriye rastlanılmadı.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu salgın hastalıkla mücadele hemen başladı ve yaz aylarına kadar iyi mücadele edildi. Yaz aylarında kurallara uyulmayan düğünler, şapur şupur bayramlaşma ve “Bana bir şey olmaz” mantığı, Covid-19 ile mücadeleyi sekteye uğrattı.  

Bu mücadelenin en önemli noktasını hiç şüphesiz aşı çalışmaları oluşturuyor. Normal şartlarda 7-8 yıl gibi bir sürede tamamlanan aşı çalışmaları ve Covid-19 için 1 yıl gibi bir sürede bulunması, insanlığın gelişen bilim ve teknolojiyle birlikte büyük başarısıdır.

Ülkelere göre farklık gösteren Covid-19 ile mücadelede sokağa çıkma yasakları sıradanlaştı. Zaruri hâller dışında bu kuralı ihlâl edenler cezayı yedi. Ancak bazen öyle durumlar oldu ki anlaşılması güç duruma düştü. Son günlerde “Kayak merkezlerinde doluluk oranları yüzde 90’lara ulaştı” gibi övgüyle yapılan haberler, yaz aylarındaki durumdan ders çıkarılmadığının da bir göstergesi.

Salgın hastalık baş gösterince 2019-2020 bahar döneminde 4 hafta ders yapıldıktan sonra üniversiteler kapatıldı. Öğrenci yurtları karantina için tahsis edildi. Öğrenim, 2-3 hafta gecikmeli olarak “uzaktan öğretim” yoluyla başladı. Bu geçiş takdir edilmelidir. 

***

Önceki sanayi devrimleri için ciddî adımlar atsak da netîcede bizim için olumsuz sonuçlandı. Bu olumsuz sonuç pahalıya mâl oldu. Şimdi yaşanan dördüncü sanayi devriminde büyük atılımlar yapıldı. Nanoteknoloji ve dijital teknoloji üzerine yükselen dördüncü sanayi devriminin dijital ayağında en azından “yazılımlar” hususunda ciddî atılım yapıldı. Ermenistan’a karşı Türk SİHA’larının başarısı bunlardan biridir.

Diğeri ise uzaktan öğretimde Türkiye’nin ortaya koyduğu niceliksel başarıdır. Lâkin hiç beklenmedik bir durumda nitelik açısından yüzde 80 oranında “uzaktan öğretim” başarılı olamadı. Dördüncü sanayi devriminin dijital ayağına en iyi ayak uydurması gereken akademi camiasının nitelik açısından verimi çok düşük kaldı.

Sağlık, uygulama ve beceri gerektiren eğitim/öğretim dışındakilerin dijital teknoloji ile yapılması gerektiğini düşünen biriyim. Ancak yaklaşık bir yıllık süreç içerisinde “uzaktan öğretimin” istenmedik sonucunu hep birlikte gördük ve yaşadık.

Uzaktan öğretim, en azından üniversite hocaları açısından çok ciddî emek vermelerini ve performans göstermelerini ortaya çıkardı. Normal şartlarda ders ücreti almak için canhıraş ders talep eden bazı hocalar, uzaktan öğretim sürecinde tek ders bile almak istemediler.

Uzaktan öğretimde öğrencilerimizin yakındığı “kopya” olayı çığırından çıktı. Eğitim-öğretimde fırsat eşitliği ciddî darbe aldı. Sınav sorularının ücret karşılığı çözüldüğü bir sektör bile oluştu.

Netîcede dijital çağın gerekleri olan “uzaktan öğretim”, nitelik açısından yetersiz kaldı. Ayrıca dünyada dijital teknoloji ürünlerin kullanımında ilk sıralarda yer alan ülkemizde, öğretim ve öğrenimden sorumlu tarafların bu durumu manidardır.

Sokağa çıkma yasağı varken yerleşkeler bomboş kalmış, kayak merkezleri cıvıl cıvıl dolmuştur. Öğrenciler evlerinde kurallara uyup üniversitelerin açılmasını beklerken, deniz kenarı haberleri marifetmiş gibi gösterilmiştir. Bu ve benzeri hâller psikolojik, bunalım ve sinir katsayılarını da yükseltti. Hele bir de tarihî bir dizide başrol oynayan kişi ve eşinin maske/mesafe kuralına uymadan sürekli haber yapılması düşündürücüdür.  

Yukarıdaki bütün şartlar göz önünde tutulduğunda, üniversitelerin açılmasının zorunlu hâle geldiği açıktır. Üniversite öğrencilerinin yüzde 61,7’si yüz yüze eğitimden, yüzde 31,2’si hibrit ve diğerleri ise tamamen çevrimiçi eğitimden yana.

Bu sonuca ulaşırken uzaktan öğretimin yetersizliği, eğitim/öğretimin ikinci plânda kalması, kopya skandalları, internet altyapısının yetersizliği, sağlık ve benzeri alanlardaki uygulamaların/beceri gerektiren durumların hepsi etkili olmuştur. Kervan yolda düzülür mantığı, nitelik açısından “uzaktan öğretimde” işlememiştir.

***

Her kademedeki insanımızın genel kabulü olabilecek durumdaki yapılması gerekenlerse şöyle olmalıdır:

·       Üniversiteler kapılarını öğrencilerine açmalı, bülbülün güle olan hasreti dinmelidir.

·       Restoran, lokanta ve kafe gibi sosyal ortamlar şimdilik açılmamalı, paket servis devam etmelidir.

·       Eğitim-öğretim hibrit ve kademeli olarak başlamalıdır. Hibrit eğitimde sağlık ve uygulamalı/laboratuvar ve beceri gerektiren dersler yüz yüze yapılmalıdır. Yüz yüze dersler yapılırken sosyal mesafe kurallarına uyulmalıdır.

·       HES kodu fakülte ve yurtlarda kontrol edilmelidir. Dersliklerde maske ve mesafeye uyulmalıdır.

·       Yüz yüze derslerde sınıf mevcûdunun sosyal mesafeye uygun olmasına özen gösterilmelidir.

·       Yüz yüze derslerin canlı olarak da takibi için kamerayla aktarımı sağlanmalıdır. Böylece derslerin yüz yüze ve çevrimiçi olması sağlanmalıdır. Böylece isteyenin istediği şekilde dersi takip etmesi başarılmış olur.

·       Bütün bölümler aynı anda yüz yüze ders yapmamalıdır.

·       Hemşirelik, diş hekimliği ve tıp gibi uygulamalı birimler için gerekli bütün sağlık tedbirleri alınmalıdır.   

·       Derslerde öğrencilerin katılımı isteğe bağlı olmalıdır. Devamsızlık dikkate alınmamalıdır.

·       Eğitim-öğretimi öne çıkaracak, niteliği arttıracak ve öğrencinin rızâsının esas alındığı bir yol izlenmelidir.

·       Bütün sınavlar kesinlikle yüz yüze yapılmalı ve bu durum öğrencilere önceden duyurulmalıdır.

·       Yurtlarda öğrencilerin yemek saatleri çoğaltılmalı ve dönüşümlü olmalıdır. Yatakhaneler salgın hastalık şartlarına göre yeniden düzenlenmelidir.

·       Özellikle ulaşıma sıkı tedbirler getirilmelidir. Ekonomik kaygı güden şoförlerin salgınla mücadeleyi sekteye uğratmalarına izin verilmemelidir.

·       Yüz yüze ders verecek akademisyenlerin aşılanmasına öncelik verilmelidir.

Üniversiteleri açın ki öğrencilerimiz 2021 bahar döneminde üniversitelerinde olsunlar!