Ukrayna’nın işgal girişimi daha büyük bir plânın parçası olabilir

ABD’nin Zelenski’nin talebini yerine getirmeyip Rus uçaklarına uçuşa yasaklamaması ve yine Zelenski’nin savaşın uzamasını istemesi aynı amaca yöneliktir. Zira çok sayıda finans, tekstil, sanayi ve enerji şirketi Rusya’yı terk etmeye başladı. Savaş uzadıkça bu kaçışlar devam edecektir. Böylelikle Rusya teslim bile olabilir. Eğer savaş uzar ve Rusya Ukrayna’yı yıkıp yakması sonucunda Ukrayna’yı kendi topraklarına katarsa, bu kez de Rusya savaşa açık hâle gelecektir.

BATI dünyasında hâkim görüş güç eksenlidir. Güçlü olanın haklı olduğu anlayış ABD, Rusya, Çin ve Avrupa için geçer akçedir. Bu görüş artık Türkiye’de de kendisini kabul ettirmiştir. Zenginlerin daha itibarlı olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Haklının güçlü olduğu bir sistem en azından dünyada özgün değeri yüksek bir durumda görünmüyor.

Güç bu toplumlar için ayakta kalmanın da bir dayanak noktası olmuş durumdadır. Eski Mısırlılar ihtiyaç kadar üretilip gerekli tedariki sağlıyorlardı. Eski Mısır’dan ders alan Grekler, şimdiki Batı’nın Yunanlardan ciddî şekilde etkilendiklerini gösteriyor. Zira Yunanlar ihtiyaç fazlası üretim yaparak lüksü bir ticaret plânında dünyaya yaymanın fitilini ateşlemişlerdir.  

Zorunlu ihtiyaç dışındaki lüks tüketim ürünler piyasada en yüksek fiyatla satılır. Lüksün hem iyi, hem de kötü yanı vardır. Teknoloji açısından lüks ürünler teknoloji için tetikleyici bir rol oynarken, giyim ve günlük tüketim ürünlerinde israfa kadar gider.

11 Eylül saldırılardan sonra ABD kendisinin bir hiper güç olduğunu ispatlamak için mutlaka bir Arap ülkesine girmesi gerektiğini dünyaya haykırdı. ABD, 11 Eylül’de bir saldırıya uğradı ama bu saldırı, hâlâ içinde şüpheler barındırmaktadır. Bir ülkeye yapılan hiçbir terör, işgal girişimi ve savaş ilânı kabul edilemez. Bu saldırıları tetikleyen en büyük etkenin güç algısı olduğunu özellikle belirtmek gerekir.

George W. Bush, Dick Cheney ve Colin Powell kendilerine göre bir bahane uydurarak 20 Mart 2003 tarihinde, sabaha karşı Irak’a girip ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Sonradan Colin Powell, ABD’nin Irak’a girmek için uydurdukları bahanenin aslında Irak’ta olmadığını bizzat itiraf etti. Peki, ABD dünya huzurunda bu haksız savaş için yargılandı ya da ceza aldı mı?  

Benzer şekilde yine şüpheli 11 Eylül saldırıları bahane edilerek 7 Ekim 2001’de Afganistan’a girdi ABD. Bu tarih de ilginçtir! ABD 2021’de çekildiği Afganistan’da yıkık ve harabe bir ülke bıraktı. Bu saldırılarda da tetikleyici eksen güç olmuştur. ABD kendisinin güçlü olduğunu dünyaya göstermek için böyle bir işgal girişimine imza atmıştır. Sonuçta ise girdiği ülkenin bütün kaynaklarını toplayıp götürmüştür. Dünyaya hesap bile vermemiştir.

İsrail ise günümüzde Filistin’de resmî olarak işgalci bir devlet statüsündedir. İşgalci devletin işgal ettiği topraklarda yaşayan halklar üzerinde sorumlulukları vardır. İsrail bugün bu sorumluluklarının hiçbirini yerine getirmemektedir. Üstelik her fırsatta da mazlum Filistin halkına saldırıp canı istediğinde canı istediği kadar insanı öldürmekten çekinmemektedir. Bunu dünyanın gözünün içine baka baka yapmaktadır. Bu gücü ve cüreti İsrail doğrudan ABD’den almaktadır. ABD İsrail’e desteği kessin, bir yıl içinde İsrail diye bir devlet kalmaz.

İlginç olan yönlerden biri de şu ki; İsrail’in Filistinli mazlum halka karşı yaptığı insanlık dışı işgal saldırıları Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski tarafından desteklenmiştir. Devletler beklenmedik bir durumda bir devleti illâ desteklemek zorunda değillerdir.

Şimdilerde Rusya sudan bahanelerle bağımsız bir devlet olan Ukrayna’ya girerek yıkıp yakmaya başladı. ABD’nin Irak’ta yaptıklarını şimdi Rusya, Ukrayna’da yapmaktadır. Rusya’nın da aslında amacı, kendisinin ne kadar güçlü olduğunu Batı, NATO ve AB başta olmak üzere dünyaya gösterme gayreti olarak görülebilir.   

Güç zehirlenmesi yaşayan devletlerin daha düşük ekonomik ve teknolojik gelişmişliği olan ülkelere saldırmaları Batı’nın ve Rusya’nın zihin kodlarının aynı olduğunu gösteriyor. Dünyaya gelişmişlik olarak gösterilen medeniyet anlayışı işte budur: “Güçlü, zayıfı yer.”

Rusya’nın Ukrayna işgal girişimi bu eksende düşünüldüğünde ilginç noktaları ortaya çıkarıyor: Birincisi, bu işgal girişimi saldırılarının devam etmesinin tetiklenmesidir. ABD ısrarla ve Volodimir Zelenski’nin talebi olmasına rağmen hava sahasını Rusya’ya uçuşa yasaklamıyor. Diğeri ise Zelenski’nin savaşın uzaması yönündeki tavırlarıdır. Zelenski’nin savaşın uzamasını istemesi, Rus ordularının perişan, bitkin olmasını ve Rusya’ya ekonomik yaptırımların nefes aldırmamasını sağlamak olarak görülebilir. 

ABD ve Rusya’nın diğer ülkeleri işgal girişimlerinde yatan diğer neden ise çok daha ilginçtir. ABD’nin Irak ve Afganistan saldırılarının başlangıç tarihleri 2001 ve 2003. Bu tarihlerin ortak yönü ise Batı’nın finans merkezlerinin Doğu’ya doğru kaymasının başlangıcı olmasıdır. New York, Frankfurt ve Londra gibi finans merkezlerinin Dubai, Singapur, Şanghay ve Hong Kong gibi yerlere kayması, ABD ve Rus saldırganlığının arkasındaki ana neden olarak görülebilir.

ABD’nin bu nedenle saldırganlığı anlaşılabilir bir durumken Rusya’nın saldırganlığında bu etkenin olmasında şüphe olmamalıdır. Rusya Batı’dan Doğu’ya kayan finans merkezlerinin geçiş güzergâhları üzerinde yer alan ülkelerin kendisinden bağımsız olmasını ve NATO’ya girmesini istememektedir. Zira NATO son 20 yıl içerisinde sürekli olarak Doğu’ya doğru genişlemiştir.

ABD’nin Zelenski’nin talebini yerine getirmeyip Rus uçaklarına uçuşa yasaklamaması ve yine Zelenski’nin savaşın uzamasını istemesi aynı amaca yöneliktir. Zira çok sayıda finans, tekstil, sanayi ve enerji şirketi Rusya’yı terk etmeye başladı. Savaş uzadıkça bu kaçışlar devam edecektir. Böylelikle Rusya teslim bile olabilir. Eğer savaş uzar ve Rusya Ukrayna’yı yıkıp yakması sonucunda Ukrayna’yı kendi topraklarına katarsa, bu kez de Rusya savaşa açık hâle gelecektir. Bu şekildeki bir Rusya kendisini bile savunamaz hâle girer. Rusya’ya karşı yapılacak bir savaşta Rusya en az topraklarının üçte birini kaybeder. Ortada Putin gibi bir lider de kalmaz.

Rusya’da faaliyet gösteren yabancı finans, tekstil, sanayi ve enerji şirketlerinin işletmelerinin kapılarına kilit vurup Rusya’yı terk etmeleri ve çalışanlarını işten çıkarmalarına Rusya ne kadar dayanabilir? Buna karşın Rusya, Avrupa’ya verdiği gazı bir türlü kesemiyor. ABD’nin, ısrarla Avrupa’nın Rusya’dan aldığı gazı bırakması durumunda kendisinin destek olacağını belirtmesi dikkat çekicidir. Rusya’nın ihracatının birinci geliri gaz iken, Avrupa ithal ettiği gazın yüzde 36’sını da sadece Rusya’dan alıyor. Bu durum, buradan yürünmek istenmediğinin bir göstergesidir. ABD aslında Avrupa’yı da harcıyor.

Güç merkezli savaş bahanesi, savaşın devam etmesinin körüklenmesi ve Rusya’nın ekonomik olarak çökertilmek istenmesi daha büyük savaşlara gebe bir dünyayı gösteriyor. Tezat gibi gelse de, Zelenski ile ABD’nin savaşın uzamasında hemfikir oldukları akla yatkın duruyor.

Gelecekte Ukrayna en büyük ABD filosunun bulunduğu bir üs hâline dönüşebilir.