GASPIRALI İsmail Bey, 1884’ten
sonra “Usûl-i Cedid” olarak adlandırılan eğitim-öğretim faaliyetleriyle, savtî
(fonetik) usûle dayanan okuma yazma kurslarıyla, ilk eğitim için gerekli olan
kitapları yazarak ve bunları yayımlayarak devam etti. Her önemli işte olduğu
gibi bunda da engellerle karşılaştı, eskiye sıkı sıkı bağlı çevreler onu şüpheyle
karşıladı.
Teşebbüsünü
başlangıçta şüpheyle karşılayan Bahçesaray halkına yeni mektebi benimsetebilmek
için, burada kırk günde Türkçe okuma yazma öğretileceğini ilân etti. Gerçekten
de “usûl-i savtiyye” adını verdiği yeni bir metot kullanarak kırk gün sonra
eşrafın ve halkın hazır bulunduğu açık bir imtihanla talebenin bunu başardığını
gösterdi. O, eğitimin anadilde verilmesini önemsiyor, dinî bilgilerin yanında
fen, coğrafya ve tarih bilimlerinin de verilmesini istiyordu.
Belirlediği
ilkeler o yıllara göre gerçekten farklı ve reform niteliğindeydi. İlk derecede iki
yılı geçmeyecek, sınıf mevcûdu en fazla otuz veya kırk olabilecek, bir ders
süresi kırk beş dakika olacak, haftada altı gün olacak şekilde düzenlenecekti.
Aynı zamanda öğrencilere verilen bedenî cezalar uygulamadan kaldırılacak, o
zamanlarda olmayan imtihan uygulaması gerçekleştirilip ona göre mezuniyet
gerçekleşecekti. Onun bu ilk denemesi, ileride daha da geliştireceği maarif
sistemini Rusya İmparatorluğu içindeki Müslüman mekteplerine yayacak bir
inkılâp mâhiyetini taşıyordu.
Yeni
sistem için dersliklerin temizliği, daha önce sadece Rus okullarında olan sıra,
tahta ve kitaplık gibi gereçlerin tedariki plânlanıyor, zenginlerin desteği
alınıyordu. Nitekim “Usûl-i Cedid” adını verdiği bu sistem, kısa zamanda çok
yaygınlaşmış ve bir döneme damgasını vurmuştur. Bu tâbirden yola çıkılarak,
1917’ye kadarki dönemde Rusya’da bu tarzla yetişen millî-reformist kadrolar “Cedidciler”
olarak adlandırılmış ve yaşadıkları her döneme eserleri ve hizmetleriyle damga
vurmuşlardır.
Geniş
kitlelere ulaşan “Tercüman” sayesinde, yapılan işin mâhiyeti başarıyla
anlatıldı. 1895’te bütün Rusya İmparatorluğu içindeki Usûl-i Cedid
mekteplerinin sayısı 100’ü geçerken, 1914 yılında bu sayı yaklaşık olarak 5 bini
bulmuştu. O yıllarda iç ve dış isyanların yanı sıra büyük sorunlarla uğraşan
Osmanlı’da bu eğitim reformuna benzer uygulamalar olabilseydi, eğitim köylere
kadar taşınabilseydi, çok ileri bir neslin temelleri atılmış olurdu. Bizler
yapılamayanları görüp o dönemi ve o şartları “içinden” anlayarak ve geçmişten
ders alarak azim ve kararlılıkla eğitimimizi güçlendirmeliyiz ki gelecek nesil karanlıklara
ışık saçsın.
1905’ten
sonra Rusya Müslümanlarının kongrelerine de öncülük etti Gaspıralı. Birçok
ülkeyi gezerek birlik için girişimlerde bulundu. O günün şartlarını düşününce,
seyahatlerin uzunluğu, konaklamalar, iklim ve çevre şartlarının zorlukları göz
önüne alınınca, çabalarını takdir etmemek mümkün değildir. Nitekim tüm bunların
sonucunda, 1914’te gittiği Petersburg’da soğuk algınlığı yaşar ve bir daha
kendini toparlayamaz. Kırım’daki tedavi sonuç vermeyince bir ara İstanbul’a
gelse de durumu düzelmez. Yusuf Akçura nezâretinde Bahçesaray’a getirilir ve 24
Eylül 1914’te, 63 yaşında vefat eder.
Gaspıralı’nın
ölümü, tüm Türk dünyasında büyük üzüntüyle karşılandı. Cenazesine Rusya’nın
değişik yerlerinden 6 bin seveninin katılımıyla büyük bir cenaze töreni
düzenlendi. İstanbul’da da Ayasofya Camiî’nde, Topkapı Sarayı’nın hâfızlarına
Mevlid-i Şerif okutuldu.
Tercüman
gazetesi, Gaspıralı’nın ölümünden beş yıl sonrasına kadar yayımını sürdürdü.
Gaspıralı’nın mezarı uzun süre ziyaret edildiyse de 1944’te, Kırım Tatarlarının
topyekûn vatanlarından sürülmelerinden sonra sayısız diğer eser ve âbide gibi tamamen
ortadan kaldırıldı. 1990’da Kırım’a dönen Kırım Tatarları, Gaspıralı’nın
tahminî mezar yerini yeniden belirleyerek buraya bir anıt taş diktiler.
Yaşadığı
yıllarda Rusya’da onun bu öncü çabaları sürekli izlendi, şikâyet edildi, gazetesinin
kapatılması istendi. Ama Gaspıralı, engin feraseti, bilgisi ve saygın
kişiliğiyle tüm zorluklara göğüs germiş, mücadele dolu ömrünü eğitime
vakfetmiştir. Ne yazık ki, ilerleyen yıllarda sular iyice bulanmış ve Türk
aydınları için karanlık bir döneme girilmiştir. 1920’lerden sonra sistematik
bir uygulamayla bu ve benzeri faaliyetler yasaklanıp aydın kıyımına
gidilmiştir. Sudan sebeplerle, “Türk” adını andı diye yazarlar ve aydınlar
kurşuna dizilmiş, ânî baskınlar altına alınmış, bir daha izlerine bile
rastlanmamıştır.
İlerleyen
yıllarda Rus hükûmeti Türk birliğini bozmuş, eski ve yekpâre Türk millî
coğrafyasını parçalamış, yeni milletler ve devletler icat etmiştir. Yeni
yaratılan, bir sesi farklı simgelerle gösteren alfabeler, Türkleri birbirine
yabancı hâle getirmiştir. Bu konuda çok yazı kaleme alan Gaspıralı’yı tarih
haklı çıkarmıştır.
Eserleri
Russkoe
Musulmanstvo Mısli, Zametki i Nablyudeniya Musulmanina (Akmescid 1881; Oxford 1985):
Rusya İmparatorluğu’nun Müslüman tebaasının durumu, Müslüman okullarının eğitim
sisteminin modernleştirilmesi, Tatarcanın okullarda ders olarak okutulması, Müslüman
yayın ve basınına konulan kısıtlamaların kaldırılması gibi konuların işlendiği bu
eserde, bu kadar çok sayıdaki Müslüman nüfusu barındıran Rusya’nın bir Ortodoks
Hıristiyan devleti olduğu kadar bir Müslüman devleti sayılmasının da gerekli
olacağı ileri sürülmektedir.
Salnâme-i
Türkî (Bahçesaray
1882): Bu küçük eserde tarihî, coğrafî olaylar, değişik ülkelerdeki eğitim
sistemleri, basın ve sağlık konularında bilgiler bulunmaktadır.
Mir’ât-ı
Cedid (Bahçesaray
1882): Salnâme-i Türkî ile beraber halk kesimine basit
bilgiler vermek amacıyla hazırlanmış bir eserdir. On dört sayfalık bir broşür
olan Mir’ât-ı Cedid’de hayvanlar âlemi, Rusya Müslümanları için hac
yolu, çay yetiştirme, İstanbul’un kısa bir tarihçesi gibi konular yer
almaktadır.
Hâce-i
Sıbyân (Bahçesaray
1884): Birçok defa basılan bu eser, Usûl-i Cedid mektepleri için temel ders
kitabı olarak hazırlanmış, Gaspıralı’nın Hindistan’da bulunduğu sırada (1912)
Urducaya da tercüme edilmiştir.
Avrupa
Medeniyetine Bir Nazar-ı Muvâzene (İstanbul 1302/1885): Bu eserde Gaspıralı’nın
Avrupa medeniyeti hakkındaki görüşleri yanında sosyalizme karşı takındığı tavrı
da görülmektedir. Sonuç bölümünde, ıslahat ve terakkiye ihtiyacı olan İslâm âleminin
taklitçiliğe sapmadan kendine göre bir ilerleme ve medeniyet yolu araması
gerektiği belirtilmektedir. Eser, Mehmet Kaplan tarafından sadeleştirilerek bir
değerlendirmeyle beraber yayımlanmıştır (TK, nr. 180, Ekim 1977, s.
716-731).
Medeniyyet-i
İslâmiyye (Bahçesaray
1889), Kırâat-i Türkî (Bahçesaray 1894), Arslan Kız (roman,
Bahçesaray 1894), Atlaslı Cihannâme (Bahçesaray 1894), Mektep ve
Usûl-i Cedid Nedir (Bahçesaray 1894), Russko-vostoçnoe Soglaşenie
Mısli, Zametki i Pojelaniya Ismaila Gasprinskago (Bahçesaray 1896) (Rusya
İmparatorluğu’nun, Müslüman tebaasına yönelik muamelesinin Rusya’nın Şark ile
münasebetlerinde belirleyici rol oynayacağı fikri savunulmaktadır), Rehber-i
Muallimîn (öğretmen metot kitabı, Bahçesaray 1898), Türkistan Ulemâsı (Bahçesaray
1901), Usûl-i Edeb (Bahçesaray 1901), Mebâdî-i Temeddün-i
İslâmiyyân-ı Rus (Bahçesaray 1901) ve Beden-i İnsân (Bahçesaray
1901) da eserlerindendir.
Ayrıca Dârü’r-Râhat
Müslümanları (Bahçesaray 1906), 1887 yılında Tercüman’da “Abbas
Molla” adlı bir seyyahın imzasıyla yayımlanmaya başlanan birer ütopik hikâye
şeklinde, hayalî olaylarla siyâseti ustaca birleştiren bir hikâye kitabıdır.
Hikâyenin kahramanı Gırnatalı Molla Abbas Fransevî, Güney İspanya’da dağlar arasında
kurulmuş gizli bir ideal Müslüman devletinde yaşamaktadır. Buradaki Müslümanlar
asırlarca kimseye tâbi olmadan kendi ilim ve tekniklerini geliştirebilmişlerdir.
Bu hikâye ile Gaspıralı, Müslümanlara kalkınmış milletler seviyesine
ulaşabilecekleri mesajı vermek istemektedir.
“Müslüman
Kongresi: Mü’temer-i İslâmî-i Âm” (Bahçesaray 1909) ise, Gaspıralı’nın toplamaya
çalıştığı Dünya Müslümanları Kongresi ile ilgili faaliyetlerini anlattığı bir
risâledir.
Yayımlanmış
başka eserleri de bulunan Gaspıralı’nın ayrıca kendi hayatını konu alarak
yazdığı ve Tercüman’da tefrika ettiği (sy. 2-42 -1906-) “Gündoğdu” adlı
millî bir romanı bulunmaktadır.
Kaynaklar
Anadolu
Üniversitesi Yayınları / Çağdaş Türk Edebiyatları-1
Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
https://islamansiklopedisi.org.tr/gaspirali-ismail-bey
http://tdk.gov.tr/wp-content/uploads/2014/10/200825ozkaya.pdf