#TürkiyeYalnızDeğildir

Türkiye’nin dostluğunun kıymetini bilemeyenlere, öfkesinin ne demek olduğunu bir kez daha göstereceğiz. Tarihin ve coğrafyanın tuğlalarının yeniden döşenmeye başlandığı bu kavşakta kartlar yeniden dağıtılıyor. Bu bölgede Türkiye’nin içinde olmadığı bir plânın mümkün olmadığını, olmayacağını, olamayacağını, olabilemeyeceğini tüm müttefiklerimize (!) ve dostlarımıza (!) uygulamalı olarak bir kez daha anlatma vaktidir!

İDLİB’de yaşanan hain saldırıda maalesef 33 şehidimiz var, ancak acımızın ve öfkemizin tarifi, sınırı yok. Allah tüm şehitlerimize gani gani rahmet eylesin ve vaat ettiği gibi onları Peygamber Efendimiz’e (sav) komşu eylesin. Ki O’nun (CC) vaadi şüphesiz haktır.

***

Bu saldırı elbette karşılıksız kalmayacak ve bölgede birçok dengeyi, birlikteliği, plânı ve Suriye haritasındaki renk dağılımını değiştirecektir. Bunu da kısa sürede göreceğiz inşallah.

Zaten bunun ilk işaretlerini, uluslararası yapılan açıklamalardan da görmekteyiz. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü unutun lütfen! Dostlarımızın ve müttefiklerimizin birbiri ardına yaptıkları açıklamaları ve aldıkları aksiyonları dikkatle takip ediniz lütfen!

Misâl… Olayın hemen ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “NATO hâlihazırda Türkiye’ye destek veriyor. Müttefikler, Türkiye için daha fazla ne yapılabileceğine bakıyor” açıklamasında bulundu.

Hâddizatında NATO, bugüne kadar her zor ânımızda yanımızda olmuş, her müşkülümüzde yardımımıza koşmuştur. 15 Temmuz gecesi de NATO’nun desteği olmasa darbe girişimini engellememize imkân mı vardı?

Stoltenberg, bu açıklamasının ardından yaptığı değerlendirmede NATO’nun tüm askerî ve siyâsî gücü ile Türkiye’nin yanında olacağını, üç vakte kadar Türkiye için Şam’a uzanan güvenli bir koridor açacağını da söyledi. Daha ne olsun?

***

Misâl… Saldırı sonrası Erdoğan ile Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, Trump üzüntülerini dile getirmiş, “Sizin şehitleriniz, bizim şehitlerimizdir” demiştir.

Trump, acımızı paylaşmak bâbından, Suriye’deki 33 petrol kuyusunun kontrolünü Türkiye’ye devredeceğini de ayrıca belirtmiştir. Hattâ Pensilvanya’daki üst düzey 33 FETÖ yöneticisinin de Türkiye’ye iade sürecini başlatmış olduğunun bilgisini vermiştir. PYD’ye yanlışlıkla verilen tüm silahları da geri alacaklarmış. Konuşmanın sonunda da, “Ayıdan post, Rus’tan dost olmaz” deyip Putin’e güvenilmemesini, Türkiye’nin gerçek dostunun Rusya değil, ABD olduğunu eklemiştir.

***

Misâl… Acil olarak toplanan Birleşmiş Milletler (BM) Konseyi’nde bu hain saldırı şiddetle kınanmış, Türkiye’nin hakkı teslim edilmiştir. BM Konseyi, Türkiye’nin yapacağı her türlü misillemeyi haklı görüp destek vereceğini açıklamıştır.

***

Misâl, Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, “Normalde bizden habersiz küçük su dökmeye bile gitmeyen Esad, nasıl oldu bilmiyoruz ama bu saldırıyı gerçekleştirivermiş. Biz kulağını çekeceğiz keratanın” denmiştir.

Almanya Başbakanı Merkel, taziyelerini bildirerek başladığı açıklamalarına, Almanya’da üç günlük yas ilân ettiklerini, Türkiye’nin mağduriyetini anladıklarını ve bu mağduriyeti gidermek için 1 milyon göçmeni ülkelerine alacaklarını belirtmiştir.

Bu ne büyük âl-i cenâblık, daha ne yapsın Almanya?!

Düzenlenen basın toplantısında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Esed rejiminin saldırılarını insanî bir skandal olarak nitelemiş ve kınamış, ardından da Sykes-Picot Anlaşması’ndan doğan tüm haklarını Türkiye’ye devredeceklerini açıklamıştır. Yaaa!

***

“Dünkü olaylar, sadece Suriye Rejiminin ve Rusya’nın İdlib’de yürüttüğü saldırının pervasız ve acımasız doğasını teyit etti” ifadesini kullanan İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Türkiye’ye her türlü askerî desteği sağlayacaklarını belirtmekle beraber, Fransa gibi Sykes-Picot’tan doğan haklarından maalesef vazgeçemeyeceklerini söylemiştir. Buna da şükür efendim!

Saldırı sonrası Yunanistan da Türk Hükûmeti’ne taziyelerini iletmiş, göçmenlerin geçişi için sınır kapılarını açtığını söylemiştir. Bu haber üzerine yaşanan göçmen yoğunluğu nedeniyle sınır kapıları maalesef tıkanmış, Suriyeli göçmenler Yunanistan’a geçiş sağlayamamışlardır.

Sınırdaki Yunan askerleri, göçmenleri havai fişek, maytap ve çatapatlar ile karşılamışlardır. Yoğun duman ve izdihamdan etkilenen göçmenlerden dolayı sınır kapısında zor anlar yaşanmıştır. Yunan Hükûmeti sınırdaki bu kargaşanın kısa sürede giderileceğini belirterek Türkiye’den özürler dilemiştir. İşte Türk-Yunan dostluğu, işte komşuluk hukuku, işte özlenen tablo!

***

Velhasıl NATO, BM, AB, ABD, Rusya, tekmili birden bu acı günümüzde yanımızdalar ve Türkiye’ye destek konusunda yarış hâlindeler.

Ama biliyorum, biz -yine- müttefiklerimizin uzattığı bu dostluk ellerini geri çevireceğiz ve kendi göbeğimizi -yine- kendimiz keseceğiz.

Nihâyetinde Türkiye’nin dostluğunun kıymetini bilemeyenlere, öfkesinin ne demek olduğunu bir kez daha göstereceğiz.

Tarihin ve coğrafyanın tuğlalarının yeniden döşenmeye başlandığı bu kavşakta kartlar yeniden dağıtılıyor. Bu bölgede Türkiye’nin içinde olmadığı bir plânın mümkün olmadığını, olmayacağını, olamayacağını, olabilemeyeceğini tüm müttefiklerimize (!) ve dostlarımıza (!) uygulamalı olarak bir kez daha anlatma vaktidir!

Zira Fritz Neumark’ın dediği gibi, “Tarihten Türkler çıkarılırsa, ortada tarih diye bir şey kalmaz”.

Kalınız sağlıcakla efendim…