Türkiye’nin Çözüm Ajandası (14): “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Milletimiz, 17 yıl evveline kadarki sağlık, hastaneler, acil servisler, ilâç temini, ecza sektörü ve genel sağlık hizmetleri anlamında sınıfta kalmış zihniyeti bir tarafta, son 17 yıldaki hizmetleri ise bir başka tarafta değerlendirmekte, AK Parti iktidarının sağlık alanındaki hizmetlerini takdirle karşılamaktadır.

AJANDA Yayın Grubu olarak dev bir kadro ile gerçekleştirdiğimiz ve değerlendirmenize sunduğumuz “Türkiye’nin Çözüm Ajandası” serimizin 14’üncü dosya çalışması ile karşınızdayız.

Cihan Padişahı Kanunî Sultan Süleyman Han’ın nezâket ve şükür dolu ifadesiyle dilimize pelesenk olan “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” beyti, sağlığın ehemmiyeti hakkındaki en itibarlı sözlerden biridir. Bu sözün güzelliğini idrak eden milletimiz, 17 yıl evveline kadarki sağlık, hastaneler, acil servisler, ilâç temini, ecza sektörü ve genel sağlık hizmetleri anlamında sınıfta kalmış zihniyeti bir tarafta, son 17 yıldaki hizmetleri ise bir başka tarafta değerlendirmekte, AK Parti iktidarının sağlık alanındaki hizmetlerini takdirle karşılamaktadır.

Bir zamanların köhnemiş ve sağlıksız hastanelerinde sağlık dağıtılmaya çalışıldığını toplumumuzun bir kısmı unutmamış olsa da, bir kısmı ise bugün sağlanan konfor sebebiyle o günleri görmezden geliyor. Onlar için şehir hastaneleri projeleri de bir anlam ifade etmiyor, evlilik hazırlığından hamileliğe, doğumdan sigortasız vatandaşa dahi verilen genel sağlık hizmetleri de. Fakat biz, bu hizmetleri üretenlerin farkındayız ve haklarını teslim etmekte kararlıyız.

Bunun yanında, hastanelerden hasta psikolojisine, aile sağlığından ilâçlara değin sağlık konusundaki tespit ve tavsiyelerimizi de elbette arz ediyoruz...

***

Tespitler

Sağlık, ülkemizde bir kamu hizmeti olmaktan ziyâde ticârî bir faaliyete dönüşmüş olup, hafta sonu açık olan bazı özel klinikler, hastalarını hasta olmaktan çıkararak “müşteri” kıvamında tanımlamakta ve buna göre davranmaktadırlar.

Özellikle özel sektör rekonstrüktif cerrahlara bir kez uğrayan hastalar, doktorların kobayı olarak kullanılmakta ve bu hastaların ömür boyu defalarca ameliyat olmalarına zemin hazırlamaktadırlar. Tabiî hiçbir tedavi ücretsiz de değildir.

Bölge Hastaneleri ve Şehir Hastaneleri Projeleri, büyük ve önemli projelerdir. Bunun yanında ulaşılması zor hizmet noktalarına inşâ edilmelerine yönelik birtakım problemler yaşanmaktadır.

Tavsiyeler

Cerrahi müdahale öncesi hasta ile doktor/hastane arasında karşılıklı sözleşme yapılmalı, hastanın vücût bütünlüğünü bozacak türden istemediği işlemlerin yapılmayacağına dair doktor garantisi, doktorların aylık bazda yaptıkları ameliyat sayısına sınır getirilmesi ve böylece hastalara “sürümden kazanç” bakılmasının engellenmesi, ameliyat öncesi hastaya psikanaliz yapılması ve risklerin tamamının anlatılacağı -devlet tarafından belirlenmiş, uyulması gereken- “uzun bir konsültasyon süresi” sağlanabilir. 

Sağlık yapılanması yeniden gözden geçirilerek, vatandaşın kendi ilçesindeki hastanede şifâ araması ve son aşama olarak şehir dışlarında kurulan şehir hastanelerine gitmesi gerektiği noktasında bilgilendirmeler yapılabilir.

“Acil servis” tutkusu hususunda eğitimler arttırılabilir, hattâ yaptırımlara gidilebilir. Örneğin Almanya’da kimi hastalar, acil servisi meşgûl ettiği gerekçesiyle para cezasına çarptırılırlar.

Bazı şehirlerimizdeki yoğun bakım servislerinde bulunan yatak azlığı sorunu giderilmelidir; zira yatak yetmediği için normal odalara alınan yoğun bakım hastalarına yoğun bakım tedavisi yapılamamakta veya yasal olmayan yollarla bu problem giderilmektedir. Bu hastalara hangi bölümde olurlarsa olsunlar yoğun bakım hizmeti verilmesi sağlanmalıdır.

Doktorlara uygulanan prim sistemi değiştirilmeli, hastayı müşteri olarak görmelerini engelleyecek bir teşvik sistemi hayata geçirilmelidir.

Özel hastanelerin ücretsiz hizmet vermeleri gereken acil servisleri sürekli denetlenmelidir.

Acil servislerde ölçülen yüksek ateş veya yüksek tansiyon, hekim tarafından normal olarak kayda geçirilirse hastaya da normal hasta işlemi yapılmaktadır. Bu durumda hem hastadan, hem devletten ücret alınmaktadır. Uyarılan hastanelerde işlem geri alınsa da, bu, yaygın bir uygulama olup acilen önlenmelidir. Son derece suiistimale açık olan bu husus için sağlık denetimlerinin arttırılması ve ehil ekiplerin oluşturulması çok mühimdir.

Eczanelerde satılan Tarım Bakanlığı (Tarım ve Gıda, Tarım ve Orman) onaylı besin takviyeleri ve ilâç gibi bilinen maddeler, Sağlık Bakanlığı denetimindeki eczaneler tarafından da denetlenmeli (denetçilerin görevleri öncesinde yemin etmeleri önemlidir), denetimden geçemeyen maddenin/takviye ürünün eczanelerde satılması engellenmeli, satan eczacının yan etkiden mesul olacağı bir hukukî zemin kurulmalıdır.