JOE Bidenciler yahut Trumpçılar,
Macroncular ve sair kimseler, aynı kişilerdir. Onlar kendi çıkarlarına aykırı
işler yapan ülkeleri ve toplumları gözlerini kırpmadan nasıl yok etmek için her
şeyi yapıyorlarsa, onların işine gelecek şekilde kendi ülkelerine zarar
verenler de onların adamlarıdır. Onları çok uzakta aramayın!
Tek
kriteriniz şudur: Muhalefette, basında, iş ve de sanat dünyasında her kim
milletimize, ülkemize zarar verecek işler yapıyor, sözler söylüyorsa, bilin ki
onlar Joe Bidenci, Macroncu, Hafterci, Trumpçı, Miçotakisçi, Sisici, Putinci,
Netanyahucudurlar.
2013
yılının Mayıs ayında ekonomimiz 950 milyar USD’ye ulaşmıştı. 1 trilyon USD
psikolojik sınırını aşmamıza ramak kalmıştı. O zaman eğer o psikolojik sınırı
aşabilmiş olsaydık, yargı darbeleri ve 15 Temmuz kanlı darbe ihanetleri gibi
olaylar olamayacaktı.
Ardından
ekonomimize yönelik darbe girişimleri yapılamayacaktı. Onların bilinçli ve
bilinçsiz işbirlikçileriyle beraber ekonomimizi 750 milyar USD’ye gerilettiler
ama Allah’a şükür arzu ettikleri bizi paramparça etme sonucuna ulaşamadılar.
Her
cepheden terör örgütlerini üzerimize saldılar. O da yetmedi, binlerce tır
silahı PKK/YPG’ye göz göre göre gönderdiler.
Sonuç?
Avuçlarını yaladılar!
“Bitti
mi, bitecek mi?” diye sorarsanız, cevabımız net: Hayır!
“Peki, bunlarla
işbirlikçi olmamak için yanlışları, eksikleri söylemeyecek miyiz, daha iyi
alternatif çözümleri önermeyecek miyiz?” diye sorarsanız cevabımız ne olur?
Bunun
cevabı da önceki sorunun cevabı gibi açık ve nettir: Eğer yanlışı, eksiği,
kusuru görmüşsek ve söylemezsek, yine onlarla işbirliği yapanlar gibi oluruz.
Burada önemli olan, gerçekten yanlışı, eksiği veya kusuru söylemek, “Yanlış, eksik, kusur söyleyeceğim” diye
iftira atmamak, iftira atanların iftiralarını yaymamaktır. Doğru ve dürüst
çalışanlara iftira atmak, iftira atanların askeri olmak tam bir işbirlikçiliktir!
Hakkın,
doğrunun, iyinin, güzelin yanında olmak; Joe Biden, Trump, Putin, Macron, Sisi,
Hafter, Miçotakis, Netanyahu gibilere sert bir tokattır.
Öte
yandan işbirlikçilerin gazına gelip ülkemizin binalarına, arabalarına,
yollarına, çiçeklerine, ormanlarına, barajlarına zarar vermek de tam bir
işbirlikçiliktir!
Eğer
bir muhalefet mensubu memleketimizin meselelerine alternatif çözümler
üretmiyorsa, doğru değil de yalan söylüyorsa, düzgün çalışan siyasetçi ve kamu
görevlisine iftira ediyorsa, o da Türkiye’ye düşmanlık yapanların
işbirlikçisidir!
Eğer
bir kamu görevlisi devleti zarara uğratıyorsa, vatandaşa zulmediyorsa, bilin ki
o da katıksız bir işbirlikçidir!
Bir
sanatçı, bu ülkenin gençlerini ahlâksızlık ve uyuşturucuya teşvik ediyor,
onları böylelikle mahvediyorsa, o sanatçı da o mezkûr Türkiye düşmanı ekibin
yerli uzantısıdır!
Netîce
olarak, nasıl Obama’dan sonra Trump gelince, Sarkozy ve diğerlerinden sonra
Macron gelince, Çipras’tan sonra Miçotakis gelince farklı, hattâ zıt siyâsî
görüşten bile olsalar Türkiye düşmanlığında istikrarlı ve sürekli
olabiliyorlarsa, bizim de her türlü siyâsî görüş, inanç, anlayış ve sair
farklarımıza rağmen Türkiye dostluğunda, Türkiye menfaatlerinin yanında yer
alabiliyor olmamız lâzım.
Eğer
her türlü farkına, Türkiye’den karnını doyurmasına, nemalanmasına rağmen Türkiye
düşmanlarının yanında yer alabiliyorlarsa, bizden asla saygı, muhabbet, destek
ve anlayış beklemesinler! Allah’ın izniyle işbirliği yaptıklarının karşısında
asırlardır nasıl duruyorsak, bundan sonra da durmaya devam ederiz.
Her türlü farkımıza rağmen, yanlışımıza ve eksiğimize yüzümüze vurmasına rağmen Türkiye’nin yanında yer alanlar da başımızın tâcıdır.