Türkiye’de bir “Fox”

Gerek siyâsî partiler, gerek sivil toplum kuruluşları, gerek medya mensupları olsun, muhalefet kanadında yer almalarında elbette bir beis yoktur. Hattâ demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ancak muhalefet olurken gerçeklerin saptırılması, gerçeklik yörüngesinden uzaklaşarak yalan uydusuna tutunmaktır. Fox’un gerçek yüzünden bîhaber olanlar, haberlerini ve dizilerini izlerken ister istemez, bilerek ya da bilmeyerek yalanla sıvazlanmış algıya alet olmaktadırlar.

27 Şubat 2020 gecesi İdlib’de, Türk taburuna yönelik gerçekleştirilen hain hava saldırısında şehâdet mertebesine yükselen kahramanlarımızın acısı yüreklerimizi yakarken ve gözyaşlarımız henüz kurumamışken, yeniden kaleme sarılmak bir hayli zor oldu.

Ama gelin görün ki, gazeteciliğin doğası gereği, gerçekleri okuyucuyla buluşturmak için duygusal ataklardan hızla kurtulmamız gerekiyor.

Bu ağır ahvâl içindeyken, gözüme bir tanıtım içeriği ilişti:

“Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz; güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi Fox Ana Haber …”

“Güvenilir, tarafsız ve kaliteli” habercilik…

Evet, haberciliğin olmazsa olmazları sıralanmıştı bir radyo cıngılına benzer cümlelerde. “Güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberciliğin yanı sıra deneyimli gazetecilik, farklı ve interaktif sunum”…

Bir şey eksikti, bulmak isterken imdadıma başka bir haber yetişti…

Cumhurbaşkanımızın İzmir’deki otoyol açılışında, “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” söylemine tepki gösteren ana muhalefet partisi CHP adına söz alan Fox TV muhabiri Barış Kaya, 25 Şubat günü Cumhurbaşkanımızın Azerbaycan ziyareti öncesinde, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada Erdoğan’a şu soruyu yöneltti:

“Muhalefet, ‘Şehitlerin isimleri neden açıklanmıyor? Muvazzaf mı, sivil mi? Neden tören yapılmadı? Ayrıca Suriye Millî Ordusu hangi sıfatla Libya’ya gitti?’ diye soruyorlar ve sizin şehitleri verirken kullandığınız ‘birkaç’ ifadenize tepki gösteriyorlar. Bunlara cevabınız?”

Libya soruları üzerine sinirlenen Erdoğan, “Değerli arkadaşlar, bakın Fox, önce gazete olsun. Fox, önce ciddî bir medya mensubu olsun. Bunu bir defa öğrenmesi lâzım. Yalan haber üretmeyi bırakın. Muhalefetin bu söylemleri beni ilgilendirmiyor” dedikten sonra, Libya’da iki güvenlik görevlimizin şehit olduğunu doğruladı.

Kanal mensupları ise, cevap sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın on bir saniyelik duraksamasına bile anlam yüklemişlerdi.

İhtimâl, -işin hakikati- mesele onların baktığı gibi değildi.

Erdoğan, on bir saniyelik zaman dilimi içersinde kendini toparladı, sinirlerini teskin etme başarısı gösterdi, cümlelerine âdeta yumuşatıcı döktü ve daha bastırılmış bir üslûpla Fox TV muhabirini, kanal yöneticilerini ve habercilik anlayışını silkeledi.

Bu künde sırasında sırtları yere gelse de “yenilmekten” ve “örselenmekten” haz alıyorlardı.

Bu, Fox’un Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği ilk skandal soru değildi. Geçen yıl 21 Eylül tarihinde, Erdoğan’ın ABD seyahati öncesi gazetecilerin sorularını cevaplandırdığı sırada Fox TV muhabirinin âdeta taciz içeren Tank-Palet Fabrikası sorusuna Erdoğan, “Açık bir şey söyleyeceğim: Fox TV’yi yalan medya olmaktan çıkarın. Bir defa dürüst olun, önce yayın politikasını bir kez Fox’un değiştirmesi lâzım” diyerek tepkisini dile getirmişti.

“FOX olarak tilkilik yapıyorsunuz”

Daha da geriye gidecek olursak…  

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonuçlarına dair AK Parti’nin yaptığı itirazla ilgili yaptığı açıklama sırasında Fox TV muhabirinin, “AK Parti’nin talebi İstanbul’da seçimin yenilenmesi, sizin söylediğiniz erken genel seçim değil mi efendim?” sorusuna MHP lideri Devlet Bahçeli, “Siz Fox olarak hiçbir şeyi doğru anlamıyorsunuz. Tabiî ki İstanbul’u kastediyoruz. Siz Fox olarak tilkilik yapıyorsunuz, kendinize göre ortalığı karıştırıyorsunuz!” cevabını vermişti.

Peki, Fox TV’nin dünü, bugünü, kimliği neydi?

Fox TV

İktidara yönelik pervazsızca sorular yönelten Fox TV, News Corporation’un Türkiye’de yayın yapan televizyon kanalının adıdır.

Takvimler 15 Kasım 2006 tarihini gösterdiğinde, Enver Ören’in şirketi İhlas Holding, Borsa’ya bir satış bildirmişti. Buna göre, 22 Nisan 1993’te yayın hayatına başlayan İhlas Holding bünyesindeki Huzur Radyo Televizyon A.Ş.’ye ait hisselerin yüzde 56,5’inin Amerikalı medya grubu News Corporation’a devredildiği açıklanıyordu.

Ahmet Ertegün aracılığıyla gerçekleşen devirden kısa bir süre sonra News Corporation, diğer hissedarlarla da anlaşarak şirketin tümünü satın aldı ve 24 Şubat 2007 tarihinde TGRT’ye ait frekans, Fox TV’ye tahsis edilmiş oldu.

Keith Rupert Murdoch’a ait News Corporation’a biraz ara vererek, satıştaki detaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Ahmet Ertegün, ABD’de müzik sektörünün önde gelen ismi, aynı zamanda Murdoch’un da ortağıydı. Ömrü uzun sürmedi, 2006 senesinde vefâtıyla boşalan koltuğa, 2007 yılında tanıdık bir isim oturdu: 8’inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın Özel Kalem Müdürü ve ANAP’lı eski milletvekili Engin Güner...

Fox Tv’nin Türkiye ayağını yöneten Güner’in kızı Ece Güner ise Fox TV’nin avukatlığını yürütmekteydi. Güner, FETÖ’nün meşhur Abant Toplantılarına katılan “ilk” ismi, CHP’li eski İstanbul milletvekili, iş insanı Erdoğan Toprak ile evliydi.


Murdoch kimdir?

Türkiye bir anda Amerika menşeli bir kanalla tanışmıştı. Kanalla ilgili çeşitli duyumlar ve varsayımlar öne atılmaktaydı. Öncelikli olarak sahibinden başladılar; Keith Rupert Murdoch, bir Yahudi idi…

Amerika Birleşik Devletleri merkezli News Corporation şirketinin Avustralyalı medya yöneticisi ve hissedarı olan Murdoch, 11 Mart 1931 yılında, Avustralya’da dünyaya gelmiş, çalışma hayatına çeşitli gazete, dergi ve televizyonlarda başlamış, kolladığı fırsatları bir tilki gibi sezinlemiş, en nihâyetinde şirketini İngiliz ve Amerikan medyası istikametine doğru büyüterek dünyanın en önemli ve en zengin medya patronlarından biri hâline gelmişti...

Dört ayaklı masa: Finans, medya, istihbarat, siyaset

Dünyadaki kredi derecelendirme kuruluşları ile global büyüklüğe erişen şirketlerin yapısında yer alan yöneticilerle istihbarata yön verenler ve önemli siyasetçilerin ortak bir özelliği vardır. Tıpkı masalarının “ortak” oluşu gibi… Aynı masanın etrafına yığılarak aynı hedef doğrultusunda fikir üretirler. Masa kenarına silah baronlarını, petrol kaçakçılarını ve ilâç üreticileri ile film yapımcılarını da iliştirmekte fayda var.

Örnek mi?

Rupert Murdoch’un, İsrail’in Golan tepelerinde kurulu GEN Enerji adlı şirketinde ABD Eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile CIA eski Başkanı’nın bulunması, sizce bir tesadüf müdür?

Rupert Murdoch’un TGRT öncesi ilişkilerine bakıldığında ilginç notlara ulaşıyoruz. Dünyanın en zenginleri listesinde yer almasının yanı sıra, bir film şirketinin de sahibi olması, onu dünyaya etki eden ailelerin talebi doğrultusunda subliminal mesaj içerikli filmlerin yapımcısı olarak karşımıza çıkarıyor.

Fox TV’nin özelliklerini sıralayacak olursak, sadece Amerika’da yayın yapıyor olması değil, Yahudi para baronlarının tüm dünyada hâkim olma isteğine karşı duran ülkelerde iktidara karşı “muhalefet” anlayışıyla iktidarı köşeye sıkıştırması ve istediğini elde etmek için şubeler açması ve para baronlarına aykırı iş yapan liderleri yıpratmasını burada özetleyebiliriz.

Yalan makinesi ve iç isyan kartı

Son on yıla bakıldığında, sadece Arap Baharı ile kaynayan kazana dönen Orta Doğu’da değil, Avrupa’da da bazı ülke liderleri, para baronlarına karşı geldiği için yapılan yalan yanlış haberlerle iktidarlarını kaybettiler.

Sayısız medya organına sahip Murdoch’a bağlı gazete ve TV kanallarının haber politikası incelendiğinde de bu minvâlde iç isyana oynayan hamlelerle karşılaşılır.

Gerek siyâsî partiler, gerek sivil toplum kuruluşları, gerek medya mensupları olsun, muhalefet kanadında yer almalarında elbette bir beis yoktur. Hattâ demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ancak muhalefet olurken gerçeklerin saptırılması, gerçeklik yörüngesinden uzaklaşarak yalan uydusuna tutunmaktır.

Fox’un gerçek yüzünden bîhaber olanlar, haberlerini ve dizilerini izlerken ister istemez, bilerek ya da bilmeyerek yalanla sıvazlanmış algıya alet olmaktadırlar.

Fox TV, son dönemde gerçekleşen sivil ve askerî darbe girişimlerinde “ortak” bir rol üstlenmiştir. Bir bakıma suç ortağıdır. Tıpkı 28 Şubat dönemi kartel medyası gibi…

Bu algı operasyonlarına küçük bir örnek verelim:

Trump’un attığı bir sosyal medya mesajından dolayı yükselen dolarların üzeri, Fox TV tarafından örtülmüş ve haber şöyle servis edilmiştir: “Erdoğan ile damadı Berat Albayrak’ın açıklamaları, doların artışına sebebiyet vermiştir…”

Söylem ile eylem arsındaki tezatlık

İsrail’e “bağlılık yemini” ile hareket eden Murdoch’a bağlı 200’e yakın gazete, onlarca TV kanalı, dijital yayın ve uydu plâtformları, yapım ve film şirketleri ile stüdyoların bulunduğunu öğrenmek, korkutucu olduğu kadar merek da uyandırmaktadır.

Tilkinin girip çıkmadığı yer kalmamıştır. Son duraklarından biri de Türkiye olmuştur. Türkçe karşılığı “tilki” olan kanal, ülkemizin kaynaklarını sınırsızca kullanarak, adına “özgür medya” diyerek, başta muhalifler olmak üzere Türkiye karşıtlarına umutsuzluk ve kaygı körükleyerek on üç yılı geride bırakmıştır. İktidara karşı kutuplaştırma ve onu itibarsızlaştırma kampanyalarında hep “öncü rol” oynaması da rastlantı değildir.

Geride bıraktığımız 28 Şubat’ı hatırlayacak olursak, rahmetli Erbakan Hoca’nın birkaç manşetle hazin bir sona hazırlandığını ve yine bu türde haber yapan kanalların muhalefet mahallesinde cirit attığını göreceğiz.

Murdoch’un, sahibi olduğu medya şirketleri aracılığıyla bugüne kadar onlarca kez Türkiye düşmanlığı yaptığı da bilinen bir gerçektir. Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü kararlı mücadelede kazandığı başarılar da Fox TV’yi her zaman rahatsız etmiştir. Kanalda alenen PKK’lı teröristlere övgülerin dizildiği, Türkiye’nin NATO’dan atılmasının konuşulduğu sahneler dün gibi akıllardadır.

Fox TV, Gezi Kalkışması’nda da yer aldığı cepheden, dönemin Başbakanı Erdoğan’a karşı açıktan tavır almakla kalmamış, eylemcileri politik mizahın öncüsü ilân etmişti.

Yine diğer TV kanallarının “Son Dakika” haberiyle duyurduğu 15 Temmuz işgalci darbe girşiminin başlangıcı sayılan köprülerin trafiğe kapatıldığı ve Ankara semâlarında jetlerin alçak uçuş yaptıklarını bildirdiğinde, Fox TV’nin Amerika’da yayın yapan kanalı, “Ya İslâm kazanacak ya da biz kazanacağız! Darbeyi yapanlar iyi çocuklar, darbeciler bizden!” diyerek darbeye çanak tutmuştu.

Aynı yayında şu skandal sözler yer almıştı:

“Darbeciler gücü ellerine geçirmek için yapmıyorlar. Ülkelerini kurtarmak için yapıyorlar. Tanrı darbeyi düzenleyenleri korusun… Darbeyi düzenleyenler bizim tarafımızda. Aşırı sağcı İslâmcılara karşılar. Yani demokrasi ve lâikliği savunuyorlar. Eğer bu girişim başarılı olursa, İslâmcılar (Erdoğan) kaybederse biz kazanırız. Eğer Erdoğan darbecileri bastırırsa, biz kaybederiz ve İslâmcılar kazanır.”

O yayında ekrana çıkanlar, Erdoğan’ı Halîfelik hayâli ve Orta Doğu’da “tek lider” olma çabası gütmekle itham ediyorlardı. Darbe girişiminin asker için son şans olduğunu, ellerinden kaçırırlarsa Türkiye’nin hızla radikal İslâmcılığa kayacağını söylüyorlardı.

Erdoğan’ı hiçbir zaman ABD dostu olmamakla suçlayan yayındaki katılımcılar, Irak’ta Erdoğan’ın ABD’yi oyaladığını ve operasyonu sabote ettiğini, dolayısıyla onun için gözyaşı dökmeyeceklerini belirterek düşmanlıklarını kanal vâsıtasıyla ilân ediyorlardı.

Dengeleri değiştiren satış

Hani bazı insanlar için kullandığımız bir deyim vardır “dini imanı para” şeklinde, Fox TV’ye baktığımız zaman, haberin merkezinde gerçeklik, demokrasi ve özgürlükten ziyâde, paranın birinci sırada olduğu rahatlıkla görülmektedir. Bu anlamda Fox TV’nin de dini, imânı ve partisi yoktur.

İsrail yanlısı politikasıyla ünlenen Fox Medya Grubu, iki yıl önce beklenmedik bir anda Wold Disney Grubu’nun oldu. 9 milyarlık servetiyle dünya zenginler listesinde yer alan Rupert Murdoch, medya grubunu Amerika’nın eğlence grubu Wold Disney’e satarak dengelerin değişmesine neden oldu. Satış, borçla birlikte yaklaşık 66 milyar dolarlıktı.

Wall Street Journal gazetesinin de sahibi olan Murdoch’ın serveti, 2019 yılında tam 10,2 milyar dolar eksildi ve 7,8 milyar dolara geriledi. Buna rağmen hâlen “en zenginler” sıralamasında hatırı sayılır bir yerde. Servetinin bu denli erimesinin altında yatan sebebinse 21st Century Fox’un Disney’e satışından elde ettiği geliri altı çocuğu arasında pay etmesi gösteriliyor.

Portakal ve Küçükkaya’nın referansı

Millî irâdenin sergilendiği her yerde Fox TV mikrofonu bulundu. Bunlar Fatih Portakal ve İsmal Küçükkaya idi…

Bugün tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la yan yana durarak yıldız parlatma yarışına girdi bu ikili. 7 Haziran tarihinde sandıktan çıkan sonuca sevinmekle kalmadılar, çiftetelli oynayıp, yayınlarında eski günlere özlem duyarak “koalisyon” tellâllığına soyundular. 4 ay sonraki 1 Kasım Seçimleri’nde sandıklar açıldıkça, Portakal ile Küçükkaya’nın suratları düştü…

İşte bu ikiliyi kanalda bir araya getiren isim, dikey hiyerarşiyi değil, yatay hiyerarşiyi savunan, dayatmacı gazeteciliği ve dayatmacı siyasetçiliği reddeden, ülkemizde basının özgür olmadığını iddia eden Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk’tü.

2 Şubat 1967 tarihinde Nazilli’de dünyaya gelen Portakal, iletişim ve gazetecilik bölümlerini okumamış, nabza göre şerbet veren milyar dolarlık medya imparatoru olan patronunun ülkesi Avustralya’dan sonra soluğu Yunanistan’da almış, en son İzmir’e dönerek muhabirliğe soyunmuş, müteakiben de 32. Gün’ü yöneten rahmetli Birand tarafından keşfedilmişti. Takvimler 2013 Eylül ayını gösterdiğinde, Portakal, Fox TV ana haberlerini sunmaya başlamıştı.

Yalan habere dayalı özgürleştirilmiş ekran yüzleri, söylemlerinde cesur davranıyorlar…

Portakal’ın çığırtkanlığı tepki topluyor

“Nereye gidiyoruz, ne yapılmak isteniyor. Hiç kimseye danışmıyorlar! Bu yasalarla nereye gidiliyor? İnsanlar korkuyor. Ben de korkuyorum. Kanallar kapanıyor.”

Evet, bu sözlere imza atan Portakal, tuzak ve taciz suâller yönelten muhabir arkadaşlarını savunurken, “Soru sormayı seçiyoruz, bu bizim işimiz, gazeteciliğin işi” diyor.

Kaos yayıncılığına soyunmuş kanalın medya yüzü Portakal, 11 Aralık 2018 tarihinde ekran başından, Fransa’daki Sarı Yeleklilerin ayaklanmalarını Türkiye’ye uyarlayarak, “Haydi bakalım, ‘barışcıl’ bir eylem için sokağa çıkın. Zamları protesto edelim!” diyerek halkı sokağa davet etmişti.

Özgür haber yaptıklarını sık sık vurgulayan İsmail Küçükkaya ise, Rize’de Yavuz Sultan Selim Köprüsü haberini bahane ederek, vatandaşın AK Parti’yi övmesine tahammül gösterememişti.

Bir başka skandal ise, Mersin Şehir Hastanesi’nde yaşanmıştı. Sağlam bir hastanın ellerine koltuk değnekleri tutuşturulduktan sonra yapılan röportaj ile iktidarın sağlık politikası eleştirilmek istenmişti.

Bu konuya sadece haber merkezli de bakmamak lâzım. Destek verdiği, yapımcılığını üstlendiği dizilerle kültürel erozyona çanak tutmakta Fox. Meselâ ilk akla gelenlerden biri, sayısız kadınla resmî ya da gayr-i meşrû ilişki yürüten zengin adamın rol aldığı “Yasak Elma” dizisi...

Türbülansların merkezinde yer alan Türkiye üzerinden hesap yapanların, dün olduğu gibi bugün de ülkemize yönelik yeni format atma arzusunda olduklarını unutmadan, “gerçek” haberler okumayı ve duymayı arzu ettiğimizi belirterek, yazımızı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Ağustos 2018 tarihinde Bayburtlularla buluşmasında yaptığı konuşma ile sonlandırıyoruz:

“Tüm olumsuz ihtimâllere karşı da hazırlıklarımız var. Döviz kuruna, faizlere, tehditlere bakıp el ovuşturanlar hiç boşuna heveslenmesinler. Faiz lobilerine sesleniyorum: Boşuna heveslenmeyin! Bu milletin sırtından kazanamayacaksınız, bu milleti çökertemeyeceksiniz! Türkiye’yi kaybetme pahasına küçük hesapların peşine düşenler, emin olun, yarın çok pişman olacaklardır.”