Türkiye Yüzyılı: Anadolu Devrimi başlıyor!

2028 yılı için herkesin dikkatinden kaçan üçüncü bir yol tutuş imkânı var: Cumhuriyet’in 100’üncü yılı... Yani 2023 yılında kutlanacak olan Cumhuriyet’in 100’üncü yılı imkânının 2028 yılı için plânı. Bir başka ifadeyle, 2028 yılına hazırlık yapan ve herkesin gözünden kaçan üçüncü bir aktör, “Cumhuriyet”.

TÜRKİYE gergin ve tedirgin.

İkiye bölünmüş sosyolojide bir taraf “Erdoğan’sız Türkiye” döneminin başlayacağını düşünüyor ve iki ajandasını da karıştırıyor: Erdoğan ve onu destekleyen sosyolojiden hesap sormak… Ve tabiî bir de “yeni iktidar ve yeni imkân(lar)” hesapları…

Erdoğan’ı yirmi yıldır destekleyen sosyoloji de gergin ve tetikte. Erdoğan’ın kaybetmesi durumunda kapısını çalacak iki operasyonu tahmin edebiliyor: Kazanımları kaybetmek ve rövanşist muhalefetin hınçla yapacakları…

2023 yılının Cumhuriyetin 100’üncü yılı olması bile toplumun birlik ve dirlik içinde Cumhuriyet’i neşe ile kutlamasına yetmeyecek. Üstelik Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlaması yıl boyu etkinliklerle şimdiden başlayarak değil, seçim sonrası, 29 Ekim’de yapılacak gibi. Yani maalesef “Cumhuriyetin 100’üncü yılını hangi sosyoloji daha da neşeyle kutlayacak?” gibi bir toplumsal bölünmüşlüğün gölgesinde kalınacak sanırım.

Oysa Türkiye toplumu “seçim rövanşizmi” veya “seçim zaferi” ile hesaplaşmaya odaklıyken, iki büyük fotoğrafı “sandığın kör noktası” cephesinden unutuyor. Bu ise çok büyük bedeller ödetecek Türkiye’ye. Bu iki büyük fotoğrafın biri içeride, diğeri dışarıda çiziliyor.

İçeride çizilen tablo şu: Erdoğan, 2028 Seçimlerine yasa gereği aday olamıyor. Dolayısıyla “Erdoğan’sız Türkiye” isteyenler, aslında beş yıl sonra “seçimsiz sonuç” alacaklar. Fakat bunu isteyenler önümüzdeki beş yılı hazırlık yaparak, toplumu ikna ederek ve Türkiye için öngördükleri programı anlatarak geçirmek istemiyorlar. “Bu yıl Erdoğan gitsin, sonra bakacağız Türkiye meselelerine” duruşunda ısrarlılar. Yani muhalefetin 2028 için hiçbir plânı yok. Üstelik muhalefetin iddiasına göre Türkiye büyük bir enkaz hâlinde. Bu iddia için bile beş yıl hazırlık yapmayı istemeyecek kadar hırslı, hırçın ve “saldırgan”!

Erdoğan’a yirmi yıldır destek veren sosyoloji de 2028 yani beş yıl sonrasında Erdoğan’ın başkan adayı olamayacağını unuttu/unutuyor. Erdoğan’ın bıraktıklarını önümüzdeki beş yıl içinde nasıl tahkim kılacağına dair düşünmek ve eyleme geçmek bir tarafa, “Erdoğan bir yolunu bulur, başta kalır ve biz de beş yıl daha olanı koruruz” şeklindeki psikolojik eşikten bakarak “Erdoğan seçilsin, sonrasına bakarız” duruşunda ısrarlı. Yani dalgın, inatçı ve “öylesine”!

Oysa içerideki bu tabloyu yani 2028 yılında Erdoğan’ın Başkan olamayacağı tablosunu iktidar ve muhalefet yanlısı sosyoloji ya okuyamıyor ya da 2023 gelmiş de üzerindeki gerginlikle bırakın yılları, günleri bile göremeyecek bir politik kilitlenme içinde. Oysa 2028 yılında öyle bir Türkiye ortaya çıkma ihtimâli var ki, iki sosyolojinin de faydasına/hayrına olmama ihtimâli yüksek. Çünkü dışarıdaki ikinci büyük fotoğrafta, 2023 yılından başlayarak (2028 yılına kadar Türkiye’ye öyle operasyonlar yapma hazırlığı içinde ki) iki sosyoloji de kendi elleriyle kendi sonunu getirecek. Bu ise dışarıdaki operasyon güçlerine kendi elleriyle finalde ülkeyi teslim edeceklerine işaret ediyor. İşte tehlike bu kadar plânlı ve sonuca yakın. Hiçbir “iyimser” söylem bu finali geciktirmeyecek.

Dışarıdaki büyük fotoğraf ise şöyle: Tek kutuplu dünyanın patronu ABD, elinden dünyayı kaçırıyor. Dünya çok kutuplu dünyaya yöneldi ve bölgesel güçler dönemi başladı. ABD geçen yüzyılda elinde tuttuğu ülkeleri yavaş yavaş kaybediyor; buna Türkiye de dâhil. O nedenle ABD yüz yıldır elinde tuttuğu Türkiye’yi öylesine elinden çıkarmayacaktır ve bunun sebepleri için ilk sıraya koyduğu Erdoğan’a ve onun iktidar döneminde oluşan sosyolojiye büyük operasyonlar yapma uygulaması içinde. Zaten muhalefeti ve olası adayları destekleme sebebi de budur. PKK/PYD ve Yunanistan’ı silahlandırması ise buz dağının görünen kısmı.

Fakat dışarıdaki gelişmeler, görünen o ki, 2023 Seçimlerine odaklanmış seçmenin -tabiri caizse- gündeminde değil ve hatta bununla ilgilenmiyor bile. Varsa yoksa politik papatya falı gibi “Erdoğan’lı… Erdoğan’sız…” tekerlemesi içinde ve içten hesaplaşmalı bir siyasallaşma kampanyasında.

Oysa içerideki ve dışarıdaki bütün olup bitecekler, 2028’de başlayacak olan Erdoğan’sız dönem hesapları. Muhalefet, “Yarın değil, şimdi!” ısrarında. Erdoğan ise 2023 Seçimlerinden emin şekilde “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesini açıklayarak, vizyon tanıtım şarkısında da kullanılan ifadeyle “Yarın değil, hemen şimdi!” demeyi ihmâl etmiyor. Yani muhalefetin de, iktidarın da şarkı nakaratı aynı: “Yarın değil, hemen şimdi!”

Fakat bu nakarattan iki tarafın anladığı da, hesabı da bambaşka.

Oysa 2028 yılı için herkesin dikkatinden kaçan üçüncü bir yol tutuş imkânı var: Cumhuriyet’in 100’üncü yılı... Yani 2023 yılında kutlanacak olan Cumhuriyet’in 100’üncü yılı imkânının 2028 yılı için plânı. Bir başka ifadeyle, 2028 yılına hazırlık yapan ve herkesin gözünden kaçan üçüncü bir aktör, “Cumhuriyet”. (Siz buna “Türk devlet aklı” da diyebilirsiniz.)

İşte biz, son beş yıldır bu aklın izini sürüyor ve bu aklın 2028 plânlarını anlama ve buna katkı sağlama gayretindeyiz. Bu nedenle son beş yıldır Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlamak adına 1 Ocak 2023 yılında start verilecek her proje ve kampanya hem çok önemli, hem de 2028 yılına hazırlık adına çok kıymetli. Zira her biri yoldaki bir kilometre taşı işlevi görecek.

Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlamayı seçim sonrası 29 Ekim gününe ertelemek ve seçim sonuçlarını görmeyi öncelemek, Türk devlet aklının ve toplumun tarih boyunca yapacağı en stratejik hatası olacaktır. Buna ihtimâl vermiyoruz. Fakat TBMM bütçe görüşmeleri bitimiyle Meclis’in 2023 yılını “Cumhuriyetin 100’üncü Yılı” ilân etme kararı almadan tatile girmesi, bu stratejik hatanın en önemli ipucu olsa gerek. Oysa Meclis’in tıpkı 2021 yılını “İstiklâl Marşı Yılı” ilân etmesi gibi, 2023 yılını da 1 Ocak’tan başlayarak yıl boyu kutlama, anma, yarışma, proje ve tanıtım yılı olarak plânlaması gerekirdi. Hatta 2023 Seçimleri, Cumhuriyet kutlamalarının gölgesi/himayesi altında olacak şekilde dizayn edilerek dünyaya mesajlar verilmeliydi.

Bu durumda küresel güçlerin 2023 yılına “1-0” önde başlayarak operasyonlarına başlama ihtimâli var. Biz de bu öngörüyle son beş yıldır bu riske işaret eden sayısız yazı yazdık, çevrimiçi ortamlar da dâhil geniş sohbetler yaptık. Artık 2023 geldi. Yılbaşı sabahında 2028 stratejisi de devrede olacak şafakla beraber. Biz de o şafak vaktinde beş yıldır hazırlandığımız 2028 stratejisine yönelik startı vereceğiz. Dünyaya bir kez daha ispatlayacağız: “Anadolu Devrimi devam ediyor, Anadolu devrimciliği ölmedi!”

2023 yılının ilk günü, şafakla beraber, “Türkiye Yüzyılı: Anadolu Devrimi” başlıyor!