Türkiye’yi yok etmek istiyorlar

Bir araya gelmesi mümkün görünmeyen bazılarının bir araya yeni geldiğini düşünmek aptallıktır. Bunlar en baştan beri tek hedefe doğru hep birlikte çalışıyorlardı. Şimdilerde bunu açıktan yapıyorlar. İş bu kadar basittir! Ancak sorun şurada: Baştan beri bunların birlikte çalıştıklarını ve bir amaca hizmet ettiklerini ortaya delilleriyle koyacak akademik bilgi ve belgelerden halkın haberi yoktu.

CEHALET ucuz, bilgi ve bilgelik ise pahalıdır. Cehalete erişmek çok kolay, bilgiye ulaşmak ve bilgeliği erişmek ise zahmetli bir iştir. Cehaletin bedeli çok ağırken, bilgeliğin bedeli en hafif olandır.

Türkiye saldırılara sürekli maruz kalan bir ülke olup, bu saldırıların devamını da görecektir.

İsrail Devleti iki bin yıl sonra yeniden kuruldu. Türkiye’ye saldırılar ile İsrail’in kuruluşunu eş tutmuyoruz; sadece örneklendirme açısından manidar düzeydeki bir durum.

Bazı durumlarda maddiyat ve değerlerden ziyade kökler insanlığı yönlendirir. İsrail’in iki bin yıl sonra yeniden kuruluşu, buna canlı bir örnektir. Türkiye’ye saldırıların temelinde de böyle bir kök meselesi görülüyor. Cehalet sığ iken, bilgi ve bilgelik derinlik arz ettiği için, Türkiye’ye karşı saldırıların köklerine inmekte zorluk görüldüğü akla geliyor.

Avrupa’daki terör yandaşlarının Türk bayrağına karşı tutumu, sıradan bir terör saldırısı olarak görülemez. Zira kendi içinde bir terör saldırısı olan Avrupa bütün dünyayı ayağa kaldırmaktayken, Türkiye düşmanı teröristlerin yeşerme alanının Avrupa olması tesadüf olarak yorumlanamaz.

Gerek Avrupa, gerekse güneyimizdeki teröristlerin yeşerme alanı, çipi elinde tutan Avrupa’nın ve Antik Yunan köklerinin birlikteliğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’ye açıktan bir saldırıyı, darbe girişimleri haricinde hiçbir devlet yapamaz. Aziz Türk milleti, açıktan saldırılara karşı ölüme meydan okuyan bir topluma sahiptir.

Bunu bilen Türkiye düşmanları, darbe girişimi haricinde hep bizdenmiş gibi görünmek zorundadırlar. Cehaletin bedeli ağır olacağı için, aziz milletin bilgi ve bilgeliğe erişmesi için de son derece titiz çalışma gösterilmektedir.

Toplumun cehaleti Avrupalılar tarafından şiddetle desteklenirken, aynı Avrupa’nın terörü de desteklemesi, kökleri derinlerde olan bir canhıraş saldırı ve kinle öfke çıkarma plânlarının yansımasıdır. Asıl mesele, Müslüman Türk milletini Anadolu topraklarından kökleriyle birlikte söküp atma plânıdır. Eğer böyle bir oluşum görülemiyorsa vay hâlimize!

Batı’nın Türkiye ile ilgili yaptırdığı özellikle akademik düzeydeki doktora çalışmalarına dikkat etmek gerekir. Açıktan destekler veya bilgiyi ortaya koyma çalışmaları görünürken, satır aralarında Müslüman Türk milletini kökleriyle birlikte bu topraklardan sökme plânı açıkça görülmektedir.

Eğer bu durum görülemiyorsa, okumasını öğrenmemişiz ve cehaletin dibini yaşıyoruz demektir. Zira bu toprakları köklerine göre yeniden ele geçirmek isteyenlerin gerek silahlı, gerekse bizden görünüp içimizi kemirenleri (hiç durmuyor ve durmayacak olduklarını) derk etmek güç olacaktır.

Dolayısıyla yıllardır yaptıkları plânları iki ana omurgadan oluşuyor: Biri dağda, silahla ve doğrudan Türk milletini hedef alıp siyâsî destek ile bunu meşrulaştırmaya çalışmak; diğeri ise bizim maya ve dokumuza uygun olarak hareket edip bütün bilgi ve belgelere hâkim olarak sinir uçlarımızı öğrenmek…

Sinir uçlarına dokunmak için tercih ettikleri yöntem, dinî hassasiyeti kullanmaktır. Zira Müslüman Türk milletine saldıranların tamamının kökleri ve mayaları hem Batı, hem de Hıristiyanlık inancıyla bağlıdır. Oryantalistlerin çok büyük kısmı da Türkiye düşmanlığına hizmet etmektedir.

Türkiye’de bazı hassas noktaların perdesi altına girenlerin hainliği açık olmadan görünmüyor. Ya da bazıları görmek istemiyor. Buna PKK ve FETÖ canlı birer örnek olarak verilebilir. PKK açıktan dinamik bir yapı olarak saldırıyı makro ölçekte yapıyor. Ancak FETÖ ve benzeri yapıların silahlı saldırıya geçmeden görünmesine hiç kimse inanmıyordu.

1990’lı yıllardan itibaren FETÖ’nün silahlı bir örgüt olduğu açıkken, 15 Temmuz 2016’ya kadar bunu fark edenlerin neden bir elin parmaklarını geçmediği ilginçtir. Ama masumane değildir. Dağdaki çobandan üniversitedeki hocalara kadar herkesin bu yapıya “Hizmet ediyorlar” diye yardım etmesi ilginçtir. Çünkü bu yapı, aziz milletin hassas din duygularına sızmıştır.

Şunu açıkça ifade etmek gerekir: PKK ve FETÖ, artık biliniyor. Buna benzer bazı yapılar da açık oluyorlar. Ancak Batı ve yandaşlarının Türkiye’yi yok etmek ve kökünden söküp atmak için çalışmaları her geçen gün devam ediyor, edecek de. Bu uğurda akademik çalışmalara destek ve kuvvet verilerek olaylar aşikâr olmadan önce devletin çözmesi noktasında gerekli verilerin ortaya konulması gerekir. Çünkü PKK ve FETÖ, birer maşa ve aparattır.

Bir araya gelmesi mümkün görünmeyen bazılarının bir araya yeni geldiğini düşünmek aptallıktır. Bunlar en baştan beri tek hedefe doğru hep birlikte çalışıyorlardı. Şimdilerde bunu açıktan yapıyorlar. İş bu kadar basittir! Ancak sorun şurada: Baştan beri bunların birlikte çalıştıklarını ve bir amaca hizmet ettiklerini ortaya delilleriyle koyacak akademik bilgi ve belgelerden halkın haberi yoktu.

Para, masa, kasa, makam ve yandaşlıkla birlikte hız ve haz arzusu bazı bilgi ve bilgeliğe erişmeye engel oluşturuyor. İnsanlar makamlara güç katmalı, makamlarda kaybolmamalıdır. Makam gözü kör etmemeli, öyle söz olmalı ki söz, özü kül eylemeli.