Türkiye’yi niçin savaşa sokmak istiyorlar?

Türkiye’nin savunma teknolojilerinde Ukrayna ile yürüttüğü bazı ortak çalışmalar Ukrayna’nın NATO’ya alınmasına engel olunmasını akla daha yatkın hâle getiriyor. Türkiye savaşa girerse Batı’nın bütün plânları tutmuş olur. Sonuç ne olursa olsun, Putin kendi hatasını şimdi göremedi ama Batı’nın ileriye dönük plânına yardım etti. Batı için yakın gelecekte Özbekistan’a kadar ilerlemenin yolu açıldı.

UKRAYNA’nın NATO üyeliği 2008’de görüşüldü. Rusya ise Kırım’ı 2014’te ilhak etti. NATO’nun toprak bütünlüğü üzerinde tartışmalar olan ülkeleri üyeliğe almıyor oluşu ile Ukrayna’nın üyelik görüşmesi arasında 6 yıl bulunuyor. Buna göre bilerek bir bekletme olduğu açıktır.

NATO’nun sınırına yaklaştığını gören Rusya’nın bunu ciddi bir tehdit olarak algılaması normal olurken, bağımsız bir ülkenin kendi tercihini başka bir ülkenin tehdit algısı olarak görmesi bir o kadar anormal. Bu ölçü çerçevesine göre ortaya bir üslûp konurken, sınırlarına dayanan ezelî rakiplerin ileri dönük ne gibi bir plân oluşturacağını kestirmek kolay değildir.

Türkiye ile Azerbaycan’ın diplomasi trafiği yürüterek Rusya ve Ukrayna’nın müzakere masasına oturmasına ikna çabaları gösterdiği aşamada ABD ve Batı’nın Ukrayna’ya silah satmaya başlaması düşündürücüdür. Batı’nın bu tutumu nitekim Rusya’nın nükleer tehdit ile karşılık vermesine neden oldu. Zira “Savaşın devam etmesini isteyen bir AB, NATO ve ABD mi var?” demeye kalmadan Biden, zaten iki seçenek sundu: Biri “yaptırımlar”, diğeri “üçüncü dünya savaşı” ifadesi...

Biden’in “üçüncü dünya savaşı” söylemi tam bir felâket tellallığıdır. ABD farklı bir kıtada olduğundan, kendi egosunu gerçekleştirme psikolojisinin ötesinde tehlikeli bir çıkış yapmıştır. Dünya devletlerinin yapması gerekenin savaşın bir an önce durdurmaları gerekirken ABD ve Batı’nın silah satışı kabul edilemez bir durumdur. Çünkü silah demek, dinamik yapının farklı eğimlere gitmesi demektir. Bu silah satışı Ukrayna’nın direnci için olumlu bir gelişmedir ancak silah satan aynı ülkelerin müzakerelerde aynı heyecanı göstermemeleri şüphe barındırıyor.  

Türkiye ve Azerbaycan Rusya ve Ukrayna’ya müzakere çağrısı yaparken ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Çin’in çıkışları gerçek niyetlerini ortaya koyuyor. Çin başlangıçta Rusya tarafında yer alırken, şimdilerde çekimser ve tarafsız gibi görünmeye başladı. “Acaba ABD, Rusya’ya karşı Çin ile anlaştı mı?” diye düşünmeden edemiyoruz. Zira dış kaynaklı yazılarımızda her defasında “büyük savaş”ın Pekin-Londra güzergâhında olacağını dile getiriyoruz. Dolaysıyla bu süreçte kendilerine engel olarak gördükleri ne varsa ortadan kaldırma güdüsünde olan ABD, Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve İngiltere ile karşılaşıyoruz.

Bu yol üzerinde ABD ve Batı iki ana omurgayı engel görüyor. Birisi Rusya, diğeri ise Türkiye ve Türk devletleri. Bunların karşı karşıya gelmesi Batı’nın üç defa kazancıdır. Birinci olarak Ukrayna’daki genç nüfusun Avrupa’ya gitmesi ve iş gücü potansiyeli oluşturması, ikincisi Avrupa’nın Ukrayna’ya silah satarak gelir elde etmesi ve sonuncusu ise Rusya, Türkiye ve Türk devletlerinin karşı karşıya getirilerek zayıflatılması…

Şu aşamada ABD ve İngiltere silah satışı ve Ukrayna’nın Rusya eliyle tokatlanmasını sağlayarak kazanç sağlamışlardır. Putin sanırım bir panik veya başka bir algı ile bu savaşı başlatmayı doğru kabul etti, ancak tarihinin en büyük hatalarından birini yaptı. Rusya, Ukrayna ve Türkiye savunma noktalarında birlikte hareket edebilme kabiliyeti geliştirselerdi Rusya, Türkiye ve Ukrayna’nın kazancı çok daha fazla olurdu.

ABD, İngiltere ve Fransa, Çin’i kandırıp Rusya’yı öyle bir tuzağa çekti ki Rusya uzun yıllar bunun ceremesini çekecek. Ukrayna’nın ise beklenmedik bazı çıkışları da İngiliz, Fransız ve Biden’in hedeflerine hizmet etmeye başladı.

Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olarak NATO’ya girme isteği anlaşılabilir bir durumken Putin’in Zelenski ile bu işi masada çözmesi zor bir aşamaya girmiştir. Hem Putin, hem de Zelenski, ABD, İngiltere ve Fransa’nın oyununa gelmiş görünüyor. Çünkü bu bölgede ileriye dönük ve ekonomik anlamda hem Ukrayna, hem de Rusya, Batı’ya bağımlı hâle gelecektir. Bu aşamada da ABD, Fransa ve özellikle İngiltere, Pekin-Londra hattı üzerinde kendisine engel çıkarabilecek devletlerden kurtulmuş olacak.

Estonya, Letonya ve Litvanya 2004’te NATO üyeliğine kabul edilirken Rusya’nın Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına karşı çıkması mantıklı durmuyor. Aynı zamanda ABD, Fransa ve İngiltere’nin de Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkmaları normal değildir. Daha büyük şeytanî bir plânın ayak sesleridir.

“Rusya, ABD, Fransa ve İngiltere’nin Ukrayna’yı ateşe atmaktaki ortak nokta ne olabilir?” diye bakıldığında ilginç ortak noktalar da çıkıyor.

Ukrayna Rusya’dan ayrıldıktan sonra savunma sanayii teknolojileri Ukrayna’da kalmıştı. Aynı şekilde Rusya’nın bazı AR-GE’leri de Ukrayna topraklarında bulunuyor. Ukrayna Türkiye ile savunma sanayii teknolojileri açısından birlikte çalışmalarda bulunuyor. Ukrayna’nın savunma teknolojilerinde Rusya’dan öğrendiklerini Türkiye ile paylaşması hem Rusya, hem ABD, hem de AB tarafından istenmiyor.

Türkiye ile Ukrayna’nın İHA-SİHA teknolojilerinde bazı birliktelikleri hem Rusya’yı, hem de ABD, Fransa ve İngiltere’yi rahatsız ediyor. Diğer bir amiyane ifadeyle ABD, Fransa ve İngiltere, Ukrayna’yı Rusya eliyle tokatlıyor. ABD, Fransa, İngiltere ve Rusya’nın desteklediği Ermenistan’ın Karabağ’da İHA/SİHA ile canı çok yandı.

Rusya’nın Karadeniz’den Ukrayna’ya saldırması çok tehlikeli bir çıkış olmuştur. Ukrayna boğazların kapatılmasını Türkiye’den talep ederken Rusya da Ukrayna’nın Karadeniz’le bağını kesiyor. Aynı zamanda bazı Rus füzeleri Türk gemilerine de isabet ediyor. Tepişmenin olduğu yerlerin güney kısmında Türkiye’nin bulduğu gaz rezervleri bulunuyor. Şimdilerde Ukrayna ile yapılan gaz anlaşması, Kırım’ın Rusya’da kalmasıyla masada Putin’in olacağını gösteriyor.

Türk gazının 2023 öncesinde çıkarılmasında Ukrayna’nın tavrına karşın Rusya’nın durumu İngiltere ve Batı tarafından hesap edilmiş gibi görünüyor. Dolayısıyla buna benzer sinsi plânlar Türkiye’nin savaşa çekilmesi için yapılan adımlardır.  

Hem Ukrayna ile yürütülen çalışmalar, hem de Türkiye’nin ABD, Fransa, Rusya ve İngiltere’den bağımsız güçlenmesinin istenilmediği bir durum, Türkiye’nin savaşa çekilme plânıdır. Türk devlet aklı bunu görmüştür ve oyuna gelmeyecektir.

Türkiye’nin savunma teknolojilerinde Ukrayna ile yürüttüğü bazı ortak çalışmalar Ukrayna’nın NATO’ya alınmasına engel olunmasını akla daha yatkın hâle getiriyor. Türkiye savaşa girerse Batı’nın bütün plânları tutmuş olur. Sonuç ne olursa olsun, Putin kendi hatasını şimdi göremedi ama Batı’nın ileriye dönük plânına yardım etti. Batı için yakın gelecekte Özbekistan’a kadar ilerlemenin yolu açıldı.

Türkiye asla böyle bir savaşa girmemelidir!