Türkiye’ye laf atanlar neden Batılı teröristlere tek ses etmiyorlar?

ABD, İngiltere, Fransa, Ermenistan ve İsrail’in son günlerdeki ılımlı gibi görünen sözde açıklamaları, çaresizlikten ve zorunluluktan. Batı bu kışı donarak geçirmek istemiyor, tahıl koridorunun kapanmasını istemiyor, mültecilerin kendi kapısına dayanmasını istemiyor. Derdi bu!

ABD, Danimarka, Fransa, İsviçre, Ermenistan, Kanada ve Sırbistan vatandaşlığına kayıtlı insanlardan oluşan bir semt düşünün. Muhtemelen buranın bir tatil köyü veya deniz kenarında bir yer olduğu akıllara gelebilir.    

Evet, bu ülkelerin nüfusuna kayıtlı yabancıların bulunduğu ve öldürülen 300’den fazla teröristin bulunduğu yer, Türkiye’nin güneyinde yer alan Irak ile Suriye’nin kuzeyindeki sözde terör devletinin kurulmak istendiği Rakka, Ayne’l-Arab, Kamışlı ve Menbiç gibi yerlerdir. Burada öldürülen ABD, Danimarka, Fransa, İsviçre, Ermenistan, Kanada ve Sırbistan asıllı teröristler de turistlik gezi için burada değiller.

Biraz da derine inip bakalım…

ABD vatandaşı askerler Tel Semen, Derik, Koniko, Şeddadi, Rimeylan, El-Hayr ve El-Omar bölgelerinden çekiliyor. Tel Rifat, Ayn İsa, Ayne’l-Arab ve Tel Temir bölgelerinden de Ruslar çekiliyor.

Moskova ile Şam arası 3 bin 400 kilometre, Washington ile Şam arası ise 10 bin kilometre. Ruslar ve ABD’liler bu bölgenin bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kendi ülkeleri için sömürmek üzere buradalar. Bunlara tek laf etmeyenlerin, haklı ve meşru gerekçelerle terörle mücadele için bölgeye giren Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne saldırmaları, Türk Devleti’ne ihanettir!

ABD’nin ağzı ne ise, bunların da ağzı aynısıdır. Plân büyük, tuzak dehşetli ama karşılarında yüzde 80 yerli ve millî savuma sanayiini üreten güçlü bir Türkiye var. Terör devletine izin vermeyecek bir güç bu.

İsrail istemediği için Şam yönetimini devirmeyen ABD, ABD istemediği için Dicle ile Fırat arasında fazla bulunmayan Rusya, Türkiye’ye verilen sözlerini tutmadıkları için bazı yerlerden çekilmek zorunda kaldılar. Ama ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlere bakılmamalıdır. Bunların kendi menfaatleri için her şeyi yapacakları asla unutulmamalıdır.

Haklı gerekçelerle hava harekâtında başarı gösteren Türkiye şimdi Suriye’nin kuzeyindeki Tel Rıfat ve Minnag bölgelerinde terör noktalarını vuruyor. Buraya dikkat edilirse, Fırat Kalkanı Harekâtı’ndan sonra kalınan bölgelerden devam edildiği görülür.

Mehmetçik kendi ülkesini meşru olarak koruma refleksi ile hareket ediyor. TSK üzerinden Devlet’i eleştirenlerin hangi safta yer aldıkları açıktır. Devlet’i eleştirenlerin Ermeni, Süryani, ABD’li, Sırp, Kanadalı, Danimarkalı, İsviçreli ve Fransız teröristleri eleştirmemeleri gayet doğaldır. Çünkü aynı amaca hizmet ediyorlar. Dicle ile Fırat arasında bir İsrail mandası hükümet, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terör devleti… Bunların ilk amaçları aynı zamanda Türkiye’nin içerisinde karışıklık çıkarmak ve yaklaşan seçimlerin yönünü değiştirmektir. Bu durum 15 Temmuz’da başaramadıkları işi bitirmek için hazırlanmaktır. Amaçları hiç değişmedi, Türkiye’yi 1071 öncesi topraklara geri çevirmek istiyorlar.

Plânları çok büyük, çok dehşetli. Ve öldürücü darbeyi vurmak istiyorlar. Türkiye’yi dar bir bölgeye hapsetmek, terör devleti kurmak, İslâm’ı bu topraklardan silmek ve tarih sahnesinde Grek, Roma, ABD, Rus, İngiliz ve Batı eksenli bir ulus oluşturma hedefindeler. Büyük İsrail için her yol mubah bunlar için.

Fakat unuttukları bir şey var: Bütün bir aziz milletiyle, Mehmetçiği ve yüzde 80 yerli ve millî savunma sanayii teknolojileri ile güçlü, haklı ve genç bir nüfusa sahip dev bir ülke…

ABD, İngiltere, Fransa, Ermenistan ve İsrail’in son günlerdeki ılımlı gibi görünen sözde açıklamaları, çaresizlikten ve zorunluluktan. Batı bu kışı donarak geçirmek istemiyor, tahıl koridorunun kapanmasını istemiyor, mültecilerin kendi kapısına dayanmasını istemiyor. Derdi bu!

İşler o kadar karışık ki, Ukrayna’nın yanında yer alan ABD ile Ukrayna’ya savaş açan Rusya’nın birbirine karşı oldukları düşünülmesin. ABD, Rusya ve PKK güçleri Suriye’nin kuzeyinde çok sayıda üssü birlikte kullanıyor. TSK’nın karadan girdiği bölgelerden çekilirken, ABD, Rusya ve PKK güçleri birlikte çekiliyorlar. 50 bin TIR dolusu silahsa terör örgütlerinin elinde. Bu aşamada olası bir tuzak için TSK çok dikkatli olmayı, kaos ve kuantum politikaları ile ABD, Rusya ve PKK teröristlerini yanıltması gerektiğini biliyor.

Bu aşamada Türkiye, Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini onaylama sürecini uzatmalıdır. Zira bu aşamadaki bir imza, Rusya’nın kuzeyden de Türkiye’de düşman olmasına neden olabilir.  

Türkiye üzerine oynanan oyunları sadece seçim ve Türkiye’nin yönetimini değiştirmek üzere tuzak olarak görmek çok büyük bir yanıltmacadır. Batı ve ABD çöküş sürecine girdi. Ekonomileri güçlü olduğu için çınar ağaçları gibi devrilmeleri de zaman almaktadır. Türkiye belki de iki bin yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar stratejik ve güçlü bir konuma erişmiştir.

Türkiye’nin durdurulması ve tarih sahnesinden çekilmesi, yukarıda adı geçen Haçlı devletleri, terör seviciler ve çipi farklı bir ülkede kodlanan içerideki bazılarının ümitleri, Türkiye’nin yok olmasına bağladılar. Bu nedenle hepsi birden saldırıyorlar. Bu nedenle içeride tek ses çıkması zorunlu!

Bu aşamada Türkiye’nin önünde iki ana yol görünüyor: Olduğu gibi topyekûn savunma refleksiyle hareket etmek (ki bu noktada hiç şüphe yoktur) ve seçim sonrasında daha büyük bir ivme ile saldırıların olmasını beklemek. Bu saldırıların geri püskürtülmesi ancak topyekûn direnmekle mümkün olacaktır. Kamu ve özel kuruluşların yanı sıra bütün bürokraside tamamen ehliyet ve liyakat üzere kurulu oluşumlar zorunlu hâl almıştır. Kıyısından köşesinden mabetlerin yanından geçmeyenlerin her Cuma fotoğraf çekinip fakir fukaranın tercihlerine konmalarına müsaade edilmemelidir.