DÜNYADA
9’uncu, Avrupa'da ise 2’inci olan “Türkiye Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi”,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ve
Dünya Ekonomi Forumu (WEF) iş birliğiyle açıldı. Merkezin
faaliyetleri Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası tarafından yürütülüyor…
***
Teknolojinin
doğma, büyüme ve olgunlaşma gibi üç evresi
vardır. Dördüncü sanayi devrimi, ilk evrenin son dönemlerini yaşıyor. Dördüncü
sanayi devrimi, dijital dönüşüm ve nanoteknoloji ayakları üzerinde yükseliyor.
Türkiye, dijital dönüşümde kendisini gerçekleştirecek güven
ve donanıma sahip olduğunu ispatladı ve dördüncü sanayi devriminin dijital
dönüşüm ayağında başarılı bir süreçten geçiyor. Umarız bu durum olgunlaşma
evresinde de böyle tamamlanır.
Dördüncü sanayi devriminin nanoteknoloji ayağı çok geriden
gelmektedir. Bu ayağın sakat kalması ciddî sıkıntılara yol açar. Türkiye’nin
nanoteknoloji konusunda uzmanlaşmış ve yetişmiş eleman eksiği yoktur. Sadece
nanoteknolojinin dijital dönüşüm gibi önde olması gecikiyor. Nanoteknoloji
konusunda bilimsel çalışmaların teknolojiye aktarım sıkıntısı yaşanıyor.
Kovid-19
salgını ve terör olaylarıyla birlikte dijital dönüşümün önemi artmış, “uzaktan
öğretim” ve “İHA/SİHA” bu durumun önemli yapıtaşları olmuştur. Benzer durumun
nanoteknoloji için de fark edilmesi gerekiyor.
Madde,
gıda ve canlıların ortak paydası, nanoteknoloji alanıdır. Çevremizde olup biten
olumlu ve olumsuz olayları nanoteknoloji ile rahatlıkla anlayıp kolayca çözüm
üretebilme potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle gelecekte gıda ve su
sıkıntılarının olacağı kıtlık dönemlerinde nanoteknoloji, gıda, sağlık ve canlı
organizmaların bütününden müteşekkil bir havuza ciddî ihtiyaç vardır.
Bilimsel
olarak bu ayaklar birbirinden bağımsız şekilde iyi derecede yürümektedirler.
Ancak önemleri dijital dönüşüm kadar anlaşılmamıştır. Kıtlık dönemlerinde 1
çuval gıda ile bir mahalleliyi haftalarca doyurmak mümkündür. Bu potansiyel
Türkiye’de mevcûttur. Ancak böyle bir durum, eylem olarak başarılamamıştır.
Gıda
ve tahıl ambarlarının yanında kıtlık dönemleri için nanoteknoloji ve dijital
teknolojinin birlikte işlem göreceği stratejik gıda depolarına ihtiyaç vardır.
Bu gıdalar çok uzun süre büyük bir topluluğu açlık ve susuzluktan
kurtaracaktır.
Daha
önceki sanayi devrimlerinde çok atılım yapılmasa da bu hamleler bizim açımızdan
başarılı bir durumla netîcelenmemiştir. Buhar ve kömürün belirleyici rol
oynadığı birinci, petrolün belirleyici rol aldığı ikinci ve fosil yakıtların
aktif olduğu üçüncü sanayi devrimlerinin acı sonuçlarını hep birlikte bu toplum
yaşadı.
Bu
nedenle “Türkiye Dördüncü Sanayi Devrimi
Merkezi”, ülkenin “1” numaralı gündem maddesi olması gerekirken, bazılarının
“gündem değiştirmelerine” tutsak edildi. Hayret verici bu durum karşısında “3
defa acı tecrübeyi” yaşamış bir toplum olarak Dördüncü Sanayi Devrimi
Merkezi’ni gündemin merkezine oturtamamak, içler acısı bir durumdur! Toplumun yaygın olarak bu durumu
içselleştirememiş olması da başka bir handikaptır.
Bazıları
bir parke taş döşeyip aylarca reklâmını yaparken, Dördüncü
Sanayi Devrimi Merkezi’nin açılışının gerekli reklâmının yapılmadığı ve toplum
tarafından öneminin anlaşılmadığı kanaatindeyiz.
Türkiye
için son 10 yılın en önemli iki çıkışı vardır. Biri “fikrî iktidar” söylemi,
diğeri ise “Türkiye Dördüncü Sanayi Devrimi
Merkezi”nin açılmış olmasıdır. Bunların nasıl sonuçlanacağını zaman gösterecektir.
Ancak, bunların olması gerekenden çok düşük bir profilde devam ediyor olması ürkütücüdür.
Ürkütücü
tarafa şöyle de bakılmalıdır: Daha önceki üç sanayi devrimine iyi başlanıldığı
gibi bitirilememesi, dördüncü sanayi devriminin ülkemiz için aynı akıbetle
sonuçlanması endişesidir. Zira içeride ve dışarıda bu noktada çok büyük direnç
ve saldırı gerçekleşiyor.
“Türkiye Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi” istendik düzeyde gerçekleşirse,
(i) Türkiye çok güçlü bir konuma oturur; (ii) yetişmiş insanlar istihdam edilir
ve böylece hem işsizlik azalır, hem de yeni dünyaya hazır hâle gelinir; (iii)
kamu, özel sektör, üniversite ve STK iş birliği tavan yapar; (iv) câri açık
kapanır; (v) yapay zekâda öncü oluruz; (vi) insan odaklı çözümler sağlanır.
Kısaca, bu merkezin açılmasıyla Türkiye, “Yeni dünyada ben de
varım” diyor. Bunun için Batı’nın Türkiye’ye karşı içeriden ve dışarıdan
saldırıları devam edecektir.
Merkezin açılması ülkemize hayırlı olsun! Emeği geçen herkes
teşekkürü hak ediyor!