GEREK toplumsal,
gerekse bireysel anlamda gereksinimlerde artış ve genç nüfusa karşın yaşlı
nüfusun artması, dünyada sosyal güvenlik konusunda alternatif yöntemlere olan
talebi arttırmıştır.
Aktif
sigortalı (çalışan) ile pasif sigortalı (emekli) oranı, yıllar içerisinde emeklilerin
sayısındaki hızlı yükselişe neden olduğu gibi, sistem her ne kadar ileri yaşta
emeklilik için dizayn edilmiş olsa da ortalama yaşam sürelerinin uzaması ile
emeklilerin sosyal güvenlik sistemlerinin oluşturduğu yük her geçen gün
artmaktadır.
Ayrıca
sosyal güvenlik sisteminde gider arttırıcı çeşitli uygulamaların varlığı,
kaynakların kullanımını olumsuz yönde etkilemiştir. Buna karşılık 1990’lı
yıllarda hükûmetler çözüm amaçlı hareketlere geçmişlerdir. Bu durum, bir
taraftan küreselleşme ve liberal ekonomi politikalarına olan yönelime, diğer
taraftan birçok ülkede sosyal güvenlik sistemlerinin yeniden ele alınarak
ihtiyarî ya da tamamlayıcı niteliklere sahip bireysel emeklilik sistemlerinin (BES)
gelişimine sebebiyet vermiştir.
BES,
uzun yıllardır dünyanın birçok ülkesinde uygulanan bir sistem olmakla birlikte,
bazı ülkelerde sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı bir rol oynarken, bazı
ülkelerde ise sosyal güvenlik sistemine alternatif olmaktadır. Bir diğer konu
olarak BES, bazı ülkelerde katılımcıların tercihine bırakılmışken, bazı
ülkelerde ise bu sisteme girmek zorunlu tutulmuştur.
Ülkemizde
sosyal güvenlik sistemi reformunun bir parçası olarak kamu sosyal güvenlik sisteminin
yanı sıra tamamlayıcı nitelikte, 16 Mayıs 2000 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından
TBMM’ye sunulan “Bireysel Emeklilik ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı” ile
vatandaşların emekliliğe yönelik gönüllü tasarruflarını düzenleyen bireysel
emeklilik hesaplarına dayalı fonlu bir sistem oluşturulması amaçlanmıştır.
Dünyada
ilk özel emeklilik fonu 1375 yılında, İngiltere’de oluşturulmuştur. Esnaf ve
sanatkârlar için oluşturulan fonun adı, “OfSt.James at Garlekhithe of London”
olarak bilinmektedir. Fonlama modeline dayalı ilk bireysel emeklilik sistemi ise
1862’de, Avusturalya’da “Bank of South Wales” tarafından kurulmuştur. Özel
emeklilik sistemiyle emeklilik aylığı plânı sağlayan ilk araç ise 1902 yılında,
yine İngiltere’de “Equitable Life Assurance Society” aracılığı ile oluşturulan
hayat sigortası poliçesidir.
BES,
kişilerin çalışır durumda oldukları dönemde tasarruf yaparak elde ettikleri
birikimlerin fonlarda değerlendirilmesiyle emeklilik geliri elde etmeye yönelik
tasarlanmış bir yöntem olarak görünmektedir. Bununla birlikte, bireyler
tarafından yatırılan katkı payları yatırıma dönüşerek yeni istihdam olanaklarının
önünün açılması, yurt içi tasarruf seviyesinin arttırılması, sermaye
piyasalarını derinleştirerek piyasadaki dalgalanmaların azaltılmasını sağlayan
bir sistem olarak görülmektedir.
Bireysel
emeklilik modelini ilk uygulayan ülke, 1980’li yıllarda Şili olmuştur. BES,
2000’li yıllarda daha popüler hâle gelmiştir. Türkiye de 2003 yılında BES’i
uygulamaya geçiren ülkeler arasında yerini almıştır. Emeklilik gözetim
merkezinin verilerine göre, 2020 yılının sonlarına yakın dönemde ülkemizde
BES’ten -zorunlu ve gönüllü- toplamda yaklaşık 12,6 milyon kişi faydalanır
olmuş ve istemde biriken fon miktarı ise (artı-eksi 1) 154 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Bireysel
Emeklilik Sistemi (BES) nedir?
BES;
emeklilik dönemini rahat geçirebilmek ve aktif çalışma dönemindeki yaşam
standardının korunabilmesi için bireylerin çalışma yaşamları süresince birikim
yapmasını sağlayan sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak emeklilik
gelirine ek bir gelir sağlayan özel emeklilik sistemidir. Aslında BES sayesinde
ikinci bir emeklilik hakkı elde ediliyor.
BES’in bireysel ve
toplumsal faydalarını
ifade edecek olursak… BES; bireylerin emeklilikte refah seviyelerinin artmasına,
uzun vadede emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine, uzun vadeli
yatırımlara kaynak sağlanarak sistemin geniş istihdam olanakları oluşturmasına,
ekonomiye ciddî kaynak sağlayarak kamunun sosyal güvenlik kaynaklı yükünü
azaltmasına, enflasyonla mücadele ve istikrarlı büyümeye olumlu katkı sağlamasına,
kurumsal yatırım stratejileri ile piyasalardaki dalgalanmaların ve
spekülasyonların azalmasına ve de sermaye piyasasının derinleşmesine olanak
sağlar.
Türkiye’de
1 Ocak 2017 tarihinde uygulamaya konulan yasal düzenlemeye göre, çalışanlar ve
işverenlerin yaptığı aracılık ile Bireysel Emeklilik Sistemi’ne otomatik olarak
katılım sağlanıyor. “Otomatik katılım” denilen sistemde maaş bordronuzda yazılı
brüt ücretin yüzde 3’ü “katkı payı” olarak alınmaktadır.
Sistem
nasıl işliyor?
Bireysel
Emeklilik Sistemi, birikimlerin toplanarak değerlendirilmesi ve kişiye toplu veya
aylık şeklinde ödenmesi esasına dayalı bir sistem. BES hesabınıza yaptığınız
katkı payı ödemeleriniz, sizin seçtiğiniz emeklilik yatırım fonlarında
değerlendiriliyor. Bu fonların içinde yatırım aracı olarak faiz, repo, devlet
tahvili, hazine bonosu, hisse senedi, döviz ve altın var. Yatırdığınız katkı
payları, fonların içindeki bu yatırım araçlarına pay ediliyor ve kaynaklara
göre, kişilerin BES’teki birikimlerini değerlendirmek için tercih ettikleri
yatırım araçları içerisinde ilk sırayı devlet tahvili, hazine bonosu, kamu kira
sertifikası alıyor. Emekliliğe hak kazanabilmeniz için gerekenler ise şöyle: Asgarî
on yıl sistemde kalmak ve 56 yaşını doldurmuş olmak…
Emeklilik
hakkını elde ettiğiniz zaman BES’teki birikimlerinizi toplu ya da belirli
sürelerle sınırlı olarak aylık şekilde alabilirsiniz. 1 Ocak 2013 tarihinden
itibaren uygulanmaya başlanan yüzde 25 devlet katkısı uygulaması sayesinde
sisteme yatıracağınız her katkı payı tutarının yüzde 25’i kadar ek bir tutar da
hesabınızda birikiyor. Devlet katkısı, ödediğiniz BES katkı payınız oranında
yükseliyor. Bu katkıya ek olarak sunulan emeklilik yatırımı fonları ise anaparanıza
eklenir ve birikiminizin daha da değerlenmesini sağlar.
Önceki
düzenlemeye göre vergi teşviki katılımcıya geri dönmekteydi. Yeni düzenlemede
ise devlet katkısı da tasarrufa yönlendirildiği için, bireysel emeklilik sistemindeki
birikimlerin artacağı belirtilmektedir.
Bu
sistem içinde, BES’te katkı payı ödemekte zorlandığınızda istediğiniz zaman
ödemelerinizi dondurarak ara verebilme, BES’i iptal etmek istediğinizde
sözleşmeden dilediğiniz vakit vazgeçebilme gibi avantajları bulunuyor. Ancak
emekli olmadan çıkmak istediğinizde, sistemde kaldığınız süre göz önüne
alınarak yatırım garantisi üzerinden hesaplanacak gelir vergisi kesintisini
ödeyerek ayrılmak durumunda kalıyorsunuz.
Mayıs
ayının ilk günlerinde Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki tüm tasarruf sahiplerinin
(12,6 milyon kişi) yıl içerisinde daha çok fon değişikliği yapabilmesine imkân
tanıyan bir düzenleme yürürlüğe girdi. Bu düzenleme ile katılımcıların her bir
sözleşmesi için yılda 6 kez yapılabilen fon değişikliği sayısı 12’ye çıkarıldı.
Değişiklik 1 Temmuz 2021’den itibaren geçerli olacak. Emeklilik yatırım fonları
merkezî bir plâtformdan (BEFAS) alınıp satılabilecek ve katılımcılar tüm şirketlerin
fonlarını portföylerine ekleyebilecekler.
Mayıs
ayının sonunda ise 18 yaş altı 23 milyon gencin ve çocuğun BES’e girmesine imkân
tanıyan yasa uygulamaya girdi. Hedef, 10 milyar liralık birikimin daha sisteme
girmesi. Bugüne kadar 18 yaş altı için BES’i ebeveynler kendi adlarına
yaptırıyorlardı. Bu yasa ile birlikte BES’e ödenecek katkı paylarını ve
birikimlerin değerlendirileceği yatırım enstrümanlarını yine ebeveynler
belirleyecek, fakat sözleşme 18 yaş altı için yapılabilecek. Yine devletin yüzde
25 katkısı burada da geçerli.
Bireysel
Emeklilik Sistemi’ne girerken dikkat edilmesi gereken noktalar
BES’e
yatırılan katkı payları emeklilik şirketleri tarafından tercih ettiğiniz
emeklilik yatırım fonlarına yönlendirildiği için, öncelikle size önerilen veya tercih
ettiğiniz fonun geçmiş -kısa, orta, uzun vade- performanslarına bakın. Getirilerin
yıllık enflasyon oranının üstünde olup olmadığı kontrol edilmeli. Güvenli
yatırım için daha az risk içeren fonları tercih edebileceğiniz gibi, “Daha
fazla risk alayım, getiri ihtimâli yüksek olsun” diyebilirsiniz.
Çalıştığınız
emeklilik şirketinin kesintilerine ve sözleşmede yer alan ayrıntılara dikkat
etmek önemli. Yaşınız genç ise, alacağınız risk fazla olabilir; emeklilik
dönemi yaklaştıkça daha düşük riskli fonların tercih edilmesi daha uygun
olacaktır. Riski dağıtmak adına tek bir fona yatırım yapmak yerine emeklilik
fonlarından bir sepet oluşturulabilir.
Bireysel
Emeklilik Sistemi dünyanın birçok ülkesinde farklı şekilde uygulanmaktadır.
Sosyal güvenlik ve emeklilik, kapitalist sistemin içerisinde uzun yıllar devlet
destekleri ve çeşitli avantajları nedeni ile ağırlıklı olarak sürdürülegelmiştir.
Kamu, işçi ve işveren katkısı ile oluşturulan fonlar ile ülkeler dünya üzerinde
-hâkimiyet ve oyun kurucu yönlerini de kullanarak- günümüze kadar emeklilerine
belli bir refah sağlamışlardır.
BES’in
faydaları olduğu gibi, sistemin getirisi olarak birtakım sıkıntılar da vuku
bulmuştur. Örneğin “Dotcom Balonu” denilen kriz buna örnek verilebilir.
1980
sonrası dünya genelinde uygulanmaya başlanan ve günümüz dünyasında da etkinliği
devam eden neo-liberalizm (“Neo-liberal” denilen dönem, ABD’de Reagan döneminde
başlamıştır) nedeniyle devletler sosyal güvenlik harcamalarını kısmak ve bütçe
içerisindeki ağırlıklarını azaltmak için bireysel emeklilik programlarını
teşvik edici kararlar almaktadırlar. Bu dönemde esnek istihdam biçimleri ve
geçici işten çıkarmalarla emek üzerindeki baskı artmış, fiyatlar ücretlerden
daha hızlı yükselmiştir. Bu dönemde kâr oranlarını yükseltmek amacıyla bir dizi
strateji geliştirilmiştir. Bunlardan biri de enflasyondur. Fiyatlar genel
düzeyi ücretlerden daha hızlı arttıkça, reel ücretler düşmüştür.
İşçiler
üzerindeki baskının tüm dünyada arttığı bu dönemde reel ücretlerdeki düşüşün
önüne geçmek imkânsız hâle gelmişti. Ayrıca sağlık ve emeklilik hizmetleri kötü
bir hâl aldığından, ikinci strateji olarak sağlık sigortası ve emeklilik
aylıklarında kesintiye gitme yolu seçilmiştir. Sistemdeki sorunu zirveye
çıkaran olay ise, Amerika’da 2000’li yıllarda ortaya çıkan “Dotcom Krizi”dir.
NASDAQ
Borsası, ABD’de bilgi ve iletişim teknolojilerindeki çığır açıcı gelişmelerden
dolayı ciddî kâr vaadinde bulunan ve bilişim teknolojileri şirketlerinin
hisselerinin alınıp satıldığı borsadır. Bu borsada şirketlerin değeri o dönemde
hızlı bir biçimde yükselmiştir. Örneğin “Infospace”
adlı internet altyapısı konusunda çalışan şirketin hisse senetleri kısa sürede
15 dolardan bin 305 dolara çıktığı kaynaklarda belirtilmiştir. Fakat varlık
fiyatlarındaki bu artış, herhangi bir temele dayanmamaktaydı. Tarih boyunca
farklı şiddetlerde etkisi olan balonlar görülmüştür. FED’in de yine 2000’li
yılların ortalarına dek faiz artışına gitmesiyle -yüzde 4,75’lerden yüzde 6,5’e
varan- birlikte artı piyasaların buna göstermiş olduğu tepki neticesinde 2000
yılının Mart ayında Dotcom Krizi patlak vermiştir. Bu krizle birlikte emeklilik
fonlarındaki birikimlerin değer kaybetmeye başladığı görüldü. Fonların portföy
faiz oranları ve teknoloji şirketlerinin hisse senedi kaynaklı fiyatları düştü.
Bu durum emeklilik yükümlülüklerinin değerinin arttığı ve bunları karşılamak
için elde tutulan varlıkların değerinin düşmesi anlamına gelmekteydi. Nitekim şirketler
yükümlülüklerini yerine getiremediklerinden dolayı teker teker iflâs
ettiler.
Global
kriz nedeniyle ABD’de emeklilik fonları 15 ayda yaklaşık 2 trilyon dolar eridi.
Piyasalardaki dalgalanmanın etkisiyle bu fonların yüzde 20’si eridi. Uzmanlarca
ABD’deki emeklilik fon portföylerinin yaklaşık yüzde 80’inin hisse senedinde
olduğu düşünülüyordu. Özellikle borsalardaki tarihî düşüşler, fonların
gelirlerini de eritti. Ülkemiz de dünyada yaşanan olumsuz etkilerden nasibini
aldı. Geçmişte hayat sigortacılığında yaşanan birtakım olumsuzluklar nedeniyle
ülkemizde de ciddî sayıda hayat sigortası mağduru ortaya çıktı.
Şöyle
biraz geriye, 80’li yıllara gidersek, hatırlayanlarınız olacaktır; ülkemizde
hayat sigortacılığı noktasında geçmiş yıllarda birçok hatalar yapılmıştır. Bu
hatalarda da herkesin payı vardır. Kapı kapı dolaşarak, hatta köy kahvelerine
kadar giderek, “Şu kadar miktar para yatırın, bir süre sonra size şu kadar
toplu para veya maaş vereceğiz” gibi yanlış sözlerle aldatıcı pazarlamalar
yapan şirketleri unutmak pek mümkün değil. Bu şirketler, ikna çalışmaları
sırasında sigortalının birikimlerinden ilk üç yılda ciddî oranda kesinti
yapıldığını söylemezlerdi. Hayat sigortacılığının yasal sınırlarını tam olarak
çizmeyen/çizemeyen kamu yönetimine, yüksek enflasyona rağmen yıllarca her ay
beşer lira yatırıp emekliliği geldiğinde ise milyarlarca lira alacağı beklentisine
giren sigortalıya kadar bir dolu sıkıntı vakidir. Yani uzun yıllar yüksek
enflasyonla içli dışlı yaşayan bir ülkede, bu zihniyet nedeniyle aracılar
dışında kazançlı çıkan pek olmamıştır. O yıllarda hayat sigortası satan
şirketlerin bugün tamamına yakını, BES’in uygulanmaya başlamasıyla birlikte
emeklilik şirketlerine dönüşmüşlerdir.
Son
söz
“İstediğim
hâlde her ay kumbaraya para koyamıyorum” diyenlerdenseniz ve bunu ancak BES
sayesinde gerçekleştirebileceğinize inanıyorsanız şayet, şu tabloya göz
atmanızı ve hatırda bulundurmanızı naçizane tavsiye ederim:
(Öncelikle,
bu tavsiye modelinde enflasyon sıfır ve getiri de sıfır olarak alınacaktır.)
Bugünkü
yaşınızın 26 olduğunu varsayalım. BES’te emeklilik yaşı 56… Yani emekliliğinize
30 yıl var. İlk 10 yılda her ay maaşınızdan yüzde 10, ikinci 10 yılda yüzde 20,
üçüncü 10 yılda ise yüzde 30 tasarruf ederek BES fonuna katkı payı ödediniz. 30
yıllık birikim ile emeklilikten sonra, son çalışma maaşınız ile sağladığınız
konforu bu emeklilik fonunuz ile 6 yıl ilâve bir katkı almadan
sürdürebilirsiniz. Size vaat edilen (bunun üzerindeki açıklamalarda verilen)
miktar, abartıdan öte değildir. Zira ne geçmiş yıllardaki, ne de bugünkü
emeklilik şirketlerinin ellerinde sihirli bir değneğin olmadığı aşikârdır. Daha
önce de belirttiğim gibi, BES, aslında bir fon yönetimi ve günün şartlarına
göre katılımcıların yatırdıkları tasarruflar değerlendiriliyor burada. Demem o
ki, “Emeklilik şirketine 1 birim katkı yatıracaksınız ve sene sonu geldiğinde
ise bu miktar katbekat artacak” şeklinde bir beklentiye girmek, hayâlden öteye
gitmez. Öyleyse geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, önce BES’in ve sigortacılığın
yasal altyapısı hiçbir açığa/yanlışa mahâl vermeyecek şekilde kamu yönetimi tarafından
kesin çizgilerle belirlenmelidir. Emeklilik şirketleri de bu sınırlar içinde
faaliyet göstermelidir.
Son
olarak, biraz sitem gibi görünebilir ama özellikle 50 yaş ve üzeri için çizilen
tablo konusunda bir çift kelâm etmek önemli olacak: Ülkemizde son yıllardaki hâkim
düşünce, “Bu kadar genç işsiz varken belli yaşın üzerindekilerin çalışması da
neyin nesi?” şeklindedir. Peki, fırtına görmeyen kaptanla alınan yol nereye
kadar gider? Bu yüzden çalışıp üretmeye devam, emekliliğe hayır!
Sağlıkla kalın…
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/850938
https://www.calismatoplum.org/Content/pdf/calisma-toplum-1331-61dd0a40.pdf
https://titck.gov.tr/storage/announcement/GDMxPAjS.pdf
T.C
Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi- https://www.mevzuat.gov.tr
https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/18-yas-altina-da-bes-imkani-geliyor-580076.html
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/461589
https://www.turkiyesigorta.com.tr/bireysel-emeklilik
https://www.haberturk.com/bes-fonu-secerken-nelere-dikkat-edilmeli-2210923-ekonomi
https://www.bddk.org.tr/ContentBddk/BddkDergi/dergi_0020_04.pdf