Türkiye’de emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi (2): Bireysel Emeklilik Sistemi

“Emeklilik şirketine 1 birim katkı yatıracaksınız ve sene sonu geldiğinde ise bu miktar katbekat artacak” şeklinde bir beklentiye girmek, hayâlden öteye gitmez. Öyleyse geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, önce BES’in ve sigortacılığın yasal altyapısı hiçbir açığa/yanlışa mahâl vermeyecek şekilde kamu yönetimi tarafından kesin çizgilerle belirlenmelidir. Emeklilik şirketleri de bu sınırlar içinde faaliyet göstermelidir.

GEREK toplumsal, gerekse bireysel anlamda gereksinimlerde artış ve genç nüfusa karşın yaşlı nüfusun artması, dünyada sosyal güvenlik konusunda alternatif yöntemlere olan talebi arttırmıştır.

Aktif sigortalı (çalışan) ile pasif sigortalı (emekli) oranı, yıllar içerisinde emeklilerin sayısındaki hızlı yükselişe neden olduğu gibi, sistem her ne kadar ileri yaşta emeklilik için dizayn edilmiş olsa da ortalama yaşam sürelerinin uzaması ile emeklilerin sosyal güvenlik sistemlerinin oluşturduğu yük her geçen gün artmaktadır.

Ayrıca sosyal güvenlik sisteminde gider arttırıcı çeşitli uygulamaların varlığı, kaynakların kullanımını olumsuz yönde etkilemiştir. Buna karşılık 1990’lı yıllarda hükûmetler çözüm amaçlı hareketlere geçmişlerdir. Bu durum, bir taraftan küreselleşme ve liberal ekonomi politikalarına olan yönelime, diğer taraftan birçok ülkede sosyal güvenlik sistemlerinin yeniden ele alınarak ihtiyarî ya da tamamlayıcı niteliklere sahip bireysel emeklilik sistemlerinin (BES) gelişimine sebebiyet vermiştir.

BES, uzun yıllardır dünyanın birçok ülkesinde uygulanan bir sistem olmakla birlikte, bazı ülkelerde sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı bir rol oynarken, bazı ülkelerde ise sosyal güvenlik sistemine alternatif olmaktadır. Bir diğer konu olarak BES, bazı ülkelerde katılımcıların tercihine bırakılmışken, bazı ülkelerde ise bu sisteme girmek zorunlu tutulmuştur.

Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi reformunun bir parçası olarak kamu sosyal güvenlik sisteminin yanı sıra tamamlayıcı nitelikte, 16 Mayıs 2000 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından TBMM’ye sunulan “Bireysel Emeklilik ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı” ile vatandaşların emekliliğe yönelik gönüllü tasarruflarını düzenleyen bireysel emeklilik hesaplarına dayalı fonlu bir sistem oluşturulması amaçlanmıştır.

Dünyada ilk özel emeklilik fonu 1375 yılında, İngiltere’de oluşturulmuştur. Esnaf ve sanatkârlar için oluşturulan fonun adı, “OfSt.James at Garlekhithe of London” olarak bilinmektedir. Fonlama modeline dayalı ilk bireysel emeklilik sistemi ise 1862’de, Avusturalya’da “Bank of South Wales” tarafından kurulmuştur. Özel emeklilik sistemiyle emeklilik aylığı plânı sağlayan ilk araç ise 1902 yılında, yine İngiltere’de “Equitable Life Assurance Society” aracılığı ile oluşturulan hayat sigortası poliçesidir.

BES, kişilerin çalışır durumda oldukları dönemde tasarruf yaparak elde ettikleri birikimlerin fonlarda değerlendirilmesiyle emeklilik geliri elde etmeye yönelik tasarlanmış bir yöntem olarak görünmektedir. Bununla birlikte, bireyler tarafından yatırılan katkı payları yatırıma dönüşerek yeni istihdam olanaklarının önünün açılması, yurt içi tasarruf seviyesinin arttırılması, sermaye piyasalarını derinleştirerek piyasadaki dalgalanmaların azaltılmasını sağlayan bir sistem olarak görülmektedir.

Bireysel emeklilik modelini ilk uygulayan ülke, 1980’li yıllarda Şili olmuştur. BES, 2000’li yıllarda daha popüler hâle gelmiştir. Türkiye de 2003 yılında BES’i uygulamaya geçiren ülkeler arasında yerini almıştır. Emeklilik gözetim merkezinin verilerine göre, 2020 yılının sonlarına yakın dönemde ülkemizde BES’ten -zorunlu ve gönüllü- toplamda yaklaşık 12,6 milyon kişi faydalanır olmuş ve istemde biriken fon miktarı ise (artı-eksi 1) 154 milyar TL’ye ulaşmıştır. 

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) nedir?

BES; emeklilik dönemini rahat geçirebilmek ve aktif çalışma dönemindeki yaşam standardının korunabilmesi için bireylerin çalışma yaşamları süresince birikim yapmasını sağlayan sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak emeklilik gelirine ek bir gelir sağlayan özel emeklilik sistemidir. Aslında BES sayesinde ikinci bir emeklilik hakkı elde ediliyor.

BES’in bireysel ve toplumsal faydalarını ifade edecek olursak… BES; bireylerin emeklilikte refah seviyelerinin artmasına, uzun vadede emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine, uzun vadeli yatırımlara kaynak sağlanarak sistemin geniş istihdam olanakları oluşturmasına, ekonomiye ciddî kaynak sağlayarak kamunun sosyal güvenlik kaynaklı yükünü azaltmasına, enflasyonla mücadele ve istikrarlı büyümeye olumlu katkı sağlamasına, kurumsal yatırım stratejileri ile piyasalardaki dalgalanmaların ve spekülasyonların azalmasına ve de sermaye piyasasının derinleşmesine olanak sağlar.

Türkiye’de 1 Ocak 2017 tarihinde uygulamaya konulan yasal düzenlemeye göre, çalışanlar ve işverenlerin yaptığı aracılık ile Bireysel Emeklilik Sistemi’ne otomatik olarak katılım sağlanıyor. “Otomatik katılım” denilen sistemde maaş bordronuzda yazılı brüt ücretin yüzde 3’ü “katkı payı” olarak alınmaktadır.

Sistem nasıl işliyor?

Bireysel Emeklilik Sistemi, birikimlerin toplanarak değerlendirilmesi ve kişiye toplu veya aylık şeklinde ödenmesi esasına dayalı bir sistem. BES hesabınıza yaptığınız katkı payı ödemeleriniz, sizin seçtiğiniz emeklilik yatırım fonlarında değerlendiriliyor. Bu fonların içinde yatırım aracı olarak faiz, repo, devlet tahvili, hazine bonosu, hisse senedi, döviz ve altın var. Yatırdığınız katkı payları, fonların içindeki bu yatırım araçlarına pay ediliyor ve kaynaklara göre, kişilerin BES’teki birikimlerini değerlendirmek için tercih ettikleri yatırım araçları içerisinde ilk sırayı devlet tahvili, hazine bonosu, kamu kira sertifikası alıyor. Emekliliğe hak kazanabilmeniz için gerekenler ise şöyle: Asgarî on yıl sistemde kalmak ve 56 yaşını doldurmuş olmak…

Emeklilik hakkını elde ettiğiniz zaman BES’teki birikimlerinizi toplu ya da belirli sürelerle sınırlı olarak aylık şekilde alabilirsiniz. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan yüzde 25 devlet katkısı uygulaması sayesinde sisteme yatıracağınız her katkı payı tutarının yüzde 25’i kadar ek bir tutar da hesabınızda birikiyor. Devlet katkısı, ödediğiniz BES katkı payınız oranında yükseliyor. Bu katkıya ek olarak sunulan emeklilik yatırımı fonları ise anaparanıza eklenir ve birikiminizin daha da değerlenmesini sağlar.

Önceki düzenlemeye göre vergi teşviki katılımcıya geri dönmekteydi. Yeni düzenlemede ise devlet katkısı da tasarrufa yönlendirildiği için, bireysel emeklilik sistemindeki birikimlerin artacağı belirtilmektedir.

Bu sistem içinde, BES’te katkı payı ödemekte zorlandığınızda istediğiniz zaman ödemelerinizi dondurarak ara verebilme, BES’i iptal etmek istediğinizde sözleşmeden dilediğiniz vakit vazgeçebilme gibi avantajları bulunuyor. Ancak emekli olmadan çıkmak istediğinizde, sistemde kaldığınız süre göz önüne alınarak yatırım garantisi üzerinden hesaplanacak gelir vergisi kesintisini ödeyerek ayrılmak durumunda kalıyorsunuz.

Mayıs ayının ilk günlerinde Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki tüm tasarruf sahiplerinin (12,6 milyon kişi) yıl içerisinde daha çok fon değişikliği yapabilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yürürlüğe girdi. Bu düzenleme ile katılımcıların her bir sözleşmesi için yılda 6 kez yapılabilen fon değişikliği sayısı 12’ye çıkarıldı. Değişiklik 1 Temmuz 2021’den itibaren geçerli olacak. Emeklilik yatırım fonları merkezî bir plâtformdan (BEFAS) alınıp satılabilecek ve katılımcılar tüm şirketlerin fonlarını portföylerine ekleyebilecekler.

Mayıs ayının sonunda ise 18 yaş altı 23 milyon gencin ve çocuğun BES’e girmesine imkân tanıyan yasa uygulamaya girdi. Hedef, 10 milyar liralık birikimin daha sisteme girmesi. Bugüne kadar 18 yaş altı için BES’i ebeveynler kendi adlarına yaptırıyorlardı. Bu yasa ile birlikte BES’e ödenecek katkı paylarını ve birikimlerin değerlendirileceği yatırım enstrümanlarını yine ebeveynler belirleyecek, fakat sözleşme 18 yaş altı için yapılabilecek. Yine devletin yüzde 25 katkısı burada da geçerli.

Bireysel Emeklilik Sistemi’ne girerken dikkat edilmesi gereken noktalar

BES’e yatırılan katkı payları emeklilik şirketleri tarafından tercih ettiğiniz emeklilik yatırım fonlarına yönlendirildiği için, öncelikle size önerilen veya tercih ettiğiniz fonun geçmiş -kısa, orta, uzun vade- performanslarına bakın. Getirilerin yıllık enflasyon oranının üstünde olup olmadığı kontrol edilmeli. Güvenli yatırım için daha az risk içeren fonları tercih edebileceğiniz gibi, “Daha fazla risk alayım, getiri ihtimâli yüksek olsun” diyebilirsiniz.

Çalıştığınız emeklilik şirketinin kesintilerine ve sözleşmede yer alan ayrıntılara dikkat etmek önemli. Yaşınız genç ise, alacağınız risk fazla olabilir; emeklilik dönemi yaklaştıkça daha düşük riskli fonların tercih edilmesi daha uygun olacaktır. Riski dağıtmak adına tek bir fona yatırım yapmak yerine emeklilik fonlarından bir sepet oluşturulabilir.

Bireysel Emeklilik Sistemi dünyanın birçok ülkesinde farklı şekilde uygulanmaktadır. Sosyal güvenlik ve emeklilik, kapitalist sistemin içerisinde uzun yıllar devlet destekleri ve çeşitli avantajları nedeni ile ağırlıklı olarak sürdürülegelmiştir. Kamu, işçi ve işveren katkısı ile oluşturulan fonlar ile ülkeler dünya üzerinde -hâkimiyet ve oyun kurucu yönlerini de kullanarak- günümüze kadar emeklilerine belli bir refah sağlamışlardır.

BES’in faydaları olduğu gibi, sistemin getirisi olarak birtakım sıkıntılar da vuku bulmuştur. Örneğin “Dotcom Balonu” denilen kriz buna örnek verilebilir.

1980 sonrası dünya genelinde uygulanmaya başlanan ve günümüz dünyasında da etkinliği devam eden neo-liberalizm (“Neo-liberal” denilen dönem, ABD’de Reagan döneminde başlamıştır) nedeniyle devletler sosyal güvenlik harcamalarını kısmak ve bütçe içerisindeki ağırlıklarını azaltmak için bireysel emeklilik programlarını teşvik edici kararlar almaktadırlar. Bu dönemde esnek istihdam biçimleri ve geçici işten çıkarmalarla emek üzerindeki baskı artmış, fiyatlar ücretlerden daha hızlı yükselmiştir. Bu dönemde kâr oranlarını yükseltmek amacıyla bir dizi strateji geliştirilmiştir. Bunlardan biri de enflasyondur. Fiyatlar genel düzeyi ücretlerden daha hızlı arttıkça, reel ücretler düşmüştür.

İşçiler üzerindeki baskının tüm dünyada arttığı bu dönemde reel ücretlerdeki düşüşün önüne geçmek imkânsız hâle gelmişti. Ayrıca sağlık ve emeklilik hizmetleri kötü bir hâl aldığından, ikinci strateji olarak sağlık sigortası ve emeklilik aylıklarında kesintiye gitme yolu seçilmiştir. Sistemdeki sorunu zirveye çıkaran olay ise, Amerika’da 2000’li yıllarda ortaya çıkan “Dotcom Krizi”dir.

NASDAQ Borsası, ABD’de bilgi ve iletişim teknolojilerindeki çığır açıcı gelişmelerden dolayı ciddî kâr vaadinde bulunan ve bilişim teknolojileri şirketlerinin hisselerinin alınıp satıldığı borsadır. Bu borsada şirketlerin değeri o dönemde hızlı bir biçimde yükselmiştir.  Örneğin “Infospace” adlı internet altyapısı konusunda çalışan şirketin hisse senetleri kısa sürede 15 dolardan bin 305 dolara çıktığı kaynaklarda belirtilmiştir. Fakat varlık fiyatlarındaki bu artış, herhangi bir temele dayanmamaktaydı. Tarih boyunca farklı şiddetlerde etkisi olan balonlar görülmüştür. FED’in de yine 2000’li yılların ortalarına dek faiz artışına gitmesiyle -yüzde 4,75’lerden yüzde 6,5’e varan- birlikte artı piyasaların buna göstermiş olduğu tepki neticesinde 2000 yılının Mart ayında Dotcom Krizi patlak vermiştir. Bu krizle birlikte emeklilik fonlarındaki birikimlerin değer kaybetmeye başladığı görüldü. Fonların portföy faiz oranları ve teknoloji şirketlerinin hisse senedi kaynaklı fiyatları düştü. Bu durum emeklilik yükümlülüklerinin değerinin arttığı ve bunları karşılamak için elde tutulan varlıkların değerinin düşmesi anlamına gelmekteydi. Nitekim şirketler yükümlülüklerini yerine getiremediklerinden dolayı teker teker iflâs ettiler. 

Global kriz nedeniyle ABD’de emeklilik fonları 15 ayda yaklaşık 2 trilyon dolar eridi. Piyasalardaki dalgalanmanın etkisiyle bu fonların yüzde 20’si eridi. Uzmanlarca ABD’deki emeklilik fon portföylerinin yaklaşık yüzde 80’inin hisse senedinde olduğu düşünülüyordu. Özellikle borsalardaki tarihî düşüşler, fonların gelirlerini de eritti. Ülkemiz de dünyada yaşanan olumsuz etkilerden nasibini aldı. Geçmişte hayat sigortacılığında yaşanan birtakım olumsuzluklar nedeniyle ülkemizde de ciddî sayıda hayat sigortası mağduru ortaya çıktı.

Şöyle biraz geriye, 80’li yıllara gidersek, hatırlayanlarınız olacaktır; ülkemizde hayat sigortacılığı noktasında geçmiş yıllarda birçok hatalar yapılmıştır. Bu hatalarda da herkesin payı vardır. Kapı kapı dolaşarak, hatta köy kahvelerine kadar giderek, “Şu kadar miktar para yatırın, bir süre sonra size şu kadar toplu para veya maaş vereceğiz” gibi yanlış sözlerle aldatıcı pazarlamalar yapan şirketleri unutmak pek mümkün değil. Bu şirketler, ikna çalışmaları sırasında sigortalının birikimlerinden ilk üç yılda ciddî oranda kesinti yapıldığını söylemezlerdi. Hayat sigortacılığının yasal sınırlarını tam olarak çizmeyen/çizemeyen kamu yönetimine, yüksek enflasyona rağmen yıllarca her ay beşer lira yatırıp emekliliği geldiğinde ise milyarlarca lira alacağı beklentisine giren sigortalıya kadar bir dolu sıkıntı vakidir. Yani uzun yıllar yüksek enflasyonla içli dışlı yaşayan bir ülkede, bu zihniyet nedeniyle aracılar dışında kazançlı çıkan pek olmamıştır. O yıllarda hayat sigortası satan şirketlerin bugün tamamına yakını, BES’in uygulanmaya başlamasıyla birlikte emeklilik şirketlerine dönüşmüşlerdir.

Son söz

“İstediğim hâlde her ay kumbaraya para koyamıyorum” diyenlerdenseniz ve bunu ancak BES sayesinde gerçekleştirebileceğinize inanıyorsanız şayet, şu tabloya göz atmanızı ve hatırda bulundurmanızı naçizane tavsiye ederim:

(Öncelikle, bu tavsiye modelinde enflasyon sıfır ve getiri de sıfır olarak alınacaktır.)

Bugünkü yaşınızın 26 olduğunu varsayalım. BES’te emeklilik yaşı 56… Yani emekliliğinize 30 yıl var. İlk 10 yılda her ay maaşınızdan yüzde 10, ikinci 10 yılda yüzde 20, üçüncü 10 yılda ise yüzde 30 tasarruf ederek BES fonuna katkı payı ödediniz. 30 yıllık birikim ile emeklilikten sonra, son çalışma maaşınız ile sağladığınız konforu bu emeklilik fonunuz ile 6 yıl ilâve bir katkı almadan sürdürebilirsiniz. Size vaat edilen (bunun üzerindeki açıklamalarda verilen) miktar, abartıdan öte değildir. Zira ne geçmiş yıllardaki, ne de bugünkü emeklilik şirketlerinin ellerinde sihirli bir değneğin olmadığı aşikârdır. Daha önce de belirttiğim gibi, BES, aslında bir fon yönetimi ve günün şartlarına göre katılımcıların yatırdıkları tasarruflar değerlendiriliyor burada. Demem o ki, “Emeklilik şirketine 1 birim katkı yatıracaksınız ve sene sonu geldiğinde ise bu miktar katbekat artacak” şeklinde bir beklentiye girmek, hayâlden öteye gitmez. Öyleyse geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, önce BES’in ve sigortacılığın yasal altyapısı hiçbir açığa/yanlışa mahâl vermeyecek şekilde kamu yönetimi tarafından kesin çizgilerle belirlenmelidir. Emeklilik şirketleri de bu sınırlar içinde faaliyet göstermelidir.

Son olarak, biraz sitem gibi görünebilir ama özellikle 50 yaş ve üzeri için çizilen tablo konusunda bir çift kelâm etmek önemli olacak: Ülkemizde son yıllardaki hâkim düşünce, “Bu kadar genç işsiz varken belli yaşın üzerindekilerin çalışması da neyin nesi?” şeklindedir. Peki, fırtına görmeyen kaptanla alınan yol nereye kadar gider? Bu yüzden çalışıp üretmeye devam, emekliliğe hayır!

Sağlıkla kalın…

 

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/850938

https://www.calismatoplum.org/Content/pdf/calisma-toplum-1331-61dd0a40.pdf

https://titck.gov.tr/storage/announcement/GDMxPAjS.pdf

T.C Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi- https://www.mevzuat.gov.tr

https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/18-yas-altina-da-bes-imkani-geliyor-580076.html

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/461589

https://www.turkiyesigorta.com.tr/bireysel-emeklilik

https://www.isbank.com.tr/bes

https://www.haberturk.com/bes-fonu-secerken-nelere-dikkat-edilmeli-2210923-ekonomi

https://www.bddk.org.tr/ContentBddk/BddkDergi/dergi_0020_04.pdf