Türk dünyasının hacmi

Tarihte birçok Türk devletini aynı çağda yaşamış olarak görürken, “Türk dünyası” söylemindeki mânâyı sadece somut çerçevede anlamak, konunun hiç akledilmediğini gösteriyor. İki hafta önce koca koca binalarına ışıklı bayraklar yansıtarak Ermenistan’ın kuruluşunu kutlayan da bir Türk devletiydi…

ERMENİSTAN’IN Azerbaycan’a saldırmasının ardından Tovuz’da yaşanan Temmuz gerginliği bir tür Karabağ savaşına dönüştü.

Doğrusu stratejik anlamda Azerbaycan’a o günlerde önerilen de buydu. Kaldı ki bir fırsat kollamak önemliydi, Ermenistan bizzat bu fırsatı verdi.

Dağlık Karabağ’ın Birleşmiş Milletler nezdinde Ermenistan tarafından işgal edilmiş bir Azerbaycan toprağı olarak kabul görmesi önemliydi; fakat işgale sesini çıkarmayan BM, Azerbaycan’ın sert tepkisi karşısında uzlaşmaktan bahseder oldu.

Hâlbuki BM’nin kaçırmaması gereken bir not olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, saldırıdan bir hafta önce Ermenistan’ın savaşa hazırlandığını, yedek askerleri çağırdığını, paralı asker topladığını, PKK’nın Karabağ’a terörist yolladığını, bu gelişmelerin yanında Ermenistan’a giden Rus mühimmat konvoyuna Gürcistan’ın el koyduğunu duyurmuştu.

Azerbaycan’ın BM ve tüm uluslararası hukuk alanları nezdindeki veriler ışığında üstün ve meşru müdafaa girişiminde son derece haklı olduğunu görmek oldukça kolay.

Türkiye’nin verdiği tepkiyi görmemekse ancak kalp ve zihniyet engelli olmakla ilgili…

Türkiye’nin girişimlerini ve desteğini ana muhalefet partisi görüyor ve utanmaksızın yeni bir MİT tırları ihaneti gibi sunmaya çalışıyor.

Peki, ana muhalefet partisinin güdümündeki İyi Parti ve onun ekseninde yer alan eski tüfek Ülkücülerin gösterdikleri reflekse ne demeli?

Diyorlar ki, “Türkiye ile Azerbaycan hâlâ neden birleşmiyor? Türkiye neden kardeşlerinin yanında değil?”. Bu soru zemin anlamında güçlü, ancak temel anlamında oldukça basiretsiz ve zayıf!

Belli ki vaktinin Türk milliyetçileri, “Türk dünyasının birliği” mottosundan Türkiye ile Azerbaycan’ın birliğini anlayabilmişler ancak…

“İki devlet, tek milletiz” sözünün derinliğindeki küçük hacmi dahi tekrar düşünmek gerek sanırım. İyi niyetli ama ufku dar…

Asya’da kaç devletin Türk kimliği taşıdığını bilmiyor mu bu sorunun arkasına geçerek muhalefet ettiklerini sananlar?

Kaldı ki, bir birleşme durumunda ne olacağını zannediyorlar?

Tarihte birçok Türk devletini aynı çağda yaşamış olarak görürken, “Türk dünyası” söylemindeki mânâyı sadece somut çerçevede anlamak, konunun hiç akledilmediğini gösteriyor.

İki hafta önce koca koca binalarına ışıklı bayraklar yansıtarak Ermenistan’ın kuruluşunu kutlayan da bir Türk devletiydi…

Hattâ Azerbaycan medyasından sosyal medyaya düşen Azeri sunucunun sevinç gözyaşlarını paylaşırken “Azeri değil, Türk kızı” diyerek güya tarih bilgiçliği yapanlar da bu zihniyettekiler…

Muhalefet etmek amacı yüzünden hissedilen duygulardan berî kalmak ne acı!

Türkiye’ye Kafkasya’da açılan cephe ile yeni bir mücadele alanı açıldığını konuşuyoruz. Evet, bu doğru!

Osmanlı Devleti’nin Birinci Cihan Harbi’nde çarpıştığı her cepheye çekiliyor Türkiye, çekilecek de…

Fakat harcadığı efor, Birinci Cihan Harbi’ndeki gibi olmayacak. Keza böyle olmadığı, sadece Karabağ Savaşı’ndan dahi kolaylıkla çıkarılabilecek durumda. Libya ve Suriye’de de böyle oluyor zaten.

Allah, Türk’ün bayrağına bakınca heyecanlanıp çırpınan her deniz köpüğüne dalga, her toprağa rüzgâr, her kalbe cezbe indirsin! İndirsin ki, Türklükten dem vururken Türk’ün hacmini unutanlar utansınlar!