İZMİR Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer, kendisine verilen görevlerinin gereğini yapmaya başladı.
Herkesin malûmu, Tunç Soyer’in adaylığı gündeme geldiğinde en başta CHP’liler
şaşırmıştı. Hattâ bazı CHP’liler, Soyer’in aday yapılmaması için epey
girişimlerde bulunmuşlardı. Kılıçdaroğlu, Soyer karşıtlarına kulaklarını tıkadı
ve Soyer’in adaylığında ısrar etti.
Bunun
üzerine Soyer’in babasının 12 Eylül dönemi gündeme getirildi…
12
Eylül Darbesi’nden sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar İddianamesi’ni yazan ve
Alparslan Türkeş’e idam isteyen savcı, Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer’di.
Bu konunun gündeme gelmesinin sebebi ise, İyi Parti’nin kayıtsız şartsız CHP’yi
desteklemesiydi. İyi Partililer, “Babanın
suçunun cezasını oğluna ödetemeyiz” diyerek Soyer’i destekleme formülünü
bulmuşlardı.
Soyer’in
adaylığının kesinleşmesinin ardından, “Kılıçdaroğlu
niye bu isimde ısrar etti?” diye soruşturdum.
Meselenin
iç yüzünü bilen ve hattâ Soyer’in adaylığına karşı çıkan bazı isimlere, “CHP İzmir’de kimi aday gösterse kazanır. Kılıçdaroğlu
niye böyle tartışmalara neden olan ve ortağı Akşener’i zorda bırakacak bir isim
üzerinde ısrar etti?” diye sordum.
Aldığım
cevap, bugün yaşadıklarımızın habercisiydi: “Türkiye’de
2013 yılından beri kaos peşinde olanlar için Osman Kavala ne ise, Tunç Soyer
onun 10 katı!”
Aldığım
bu cevabın devamında şu değerlendirmeler geldi: “Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Soros ve uzantılarının talebi olan Tunç Soyer
konusunda aksini yapma ihtimâli dahi söz konusu olamaz. Bunun ne anlama
geldiğini seçimlerden sonra tüm Türkiye görecek!”
Tunç
Soyer, seçilmesinin ardından tam da hakkındaki değerlendirmeler doğrultusunda
hareket etti. Önce Kıbrıs konusunda ağababalarının istekleri doğrultusunda
açıklama yapmaktan çekinmedi. Türkiye’nin Kıbrıs’tan çekilmesini istedi!
Daha
pek çok skandal icraat ve açıklaması olan Soyer, son olarak İzmir’in bağımsız bayrağından
ve farklı bir para biriminden bahsetti. Soyer’in bu açıklamalarını bir nabız
yoklama ve sinir uçlarını test etme açıklaması olarak görmek lâzım.
Soyer,
bu açıklamalarıyla kurbağanın düşük ısıda pişirilmesi taktiğini Türk toplumuna
karşı uygulamaya koyduğunu gösteriyor. Benzer açıklamalar, bu tepkilerin
dinmesinin ardından gelecektir. İzmir üzerinde daha önce başka bir CHP’li de benzer
açıklamalar yapmıştı. CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit, İzmirlilerin gerekirse
Türkiye’den ayrılarak Avrupa’ya girmeye hazır olduğunu söylemişti. Bu ve
benzeri sözler tesadüfî değil. Gaf ise hiç değil!
İzmir;
Küreselciler, Sorosçular ve Anadolu’da gözü olanlar açısından çok önemli bir
yerdir. Osmanlı Devleti’ni parçalamak için bu coğrafyaya gelen misyonerler
İzmir’i karargâh edinmişlerdi. Osmanlı topraklarında azınlıklar üzerinden
kurdurulan terör örgütlerinin merkezi de İzmir’di, Fetullahçı terör örgününün
doğum yeri de…
Türkiye’de
birçok olay siyasallaştırıldığı için mücadele zorlaştı. PKK ile mücadele
siyasallaştı ve dolayısıyla zorlaştı; FETÖ ile mücadele siyasallaştı ve
dolayısıyla zorlaştı; sınır ötesi operasyonlar siyasallaştı ve mücadele
zorlaştı; Gezi Parkı olayları siyasallaştı ve mücadele zorlaştı…
Tunç
Soyer meselesi, siyasallaştırılmadan ele alınmalı! Siyasallaştırılan diğer
konularda zorlansak da epey mesafe alındı. Türkiye, o saldırıların üstesinden
geldi, geliyor. Ama Tunç Soyer eliyle başlatılmak istenen yeni kaos plânı
siyasallaşırsa, üstesinden gelmekte çok çok zorlanırız.
Onun
için Tunç Soyer’in partisine bakmaksızın, başta CHP’nin millîleri olmak üzere,
görüşü, düşüncesi ve inancı ne olursa olsun, bütün millîleri bir araya getirerek
mücadele etmemiz lâzım.
Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Mütarekesi’nden sonra Yunanlara işgal ettirilen İzmir, 15 Temmuz gecesi de işgal edilmek istenen illerimizin başında yer alıyordu.