Trump vs Biden

Ne Trump kazandı diye Türkiye ve Müslüman coğrafyalar daha müreffeh, daha yaşanası bir yer olacaktı, ne de şimdi Biden kazandı diye Türkiye hedeflerinden geri adım atacak. Kim kazanırsa kazansın, bölgemizde Türkiye’nin dışında kalacağı bir denklem yine işlemeyecek!

NOKTALAMA işâretlerinin önemini anlatmak için, “Oku baban gibi, eşek olma!” ya da “Oku, baban gibi eşek olma!” cümleleri örnek verilirdi vakti zamanında.

Eğitim sistemimizde bu örneklemeye hâlâ başvuruluyor mu bilemem ama bildiğim bir şey varsa, yıllar geçse de hâlâ “eşeklik” pek de öyle övünülecek bir şey değil bizim için. Hattâ kavga sebebi bile sayılabilir bir kişiye “eşek” demeniz.

Zira TDK’nin sözlüğüne göre incelikten uzak, yeteneksiz, inatçı, kaba kimseler “eşek” hitabına mazhar oluyorlar. Misâl, “Tahsil cehâleti alır, eşşeklik bâki kalır”.

Sanırım ABD’de durum biraz farklı. Orada eşeklik iyi bir şey olmalı ki Demokratların kendilerine eşek sembolünü lâyık görmüşler.

Türkiye’de -maazallah- sembolü eşek olan bir parti kursanız, allâme-i cihan olsanız dahi Abdülatif Şener abinin aldığı ya da Ahmet Davutoğlu’nun alacağı kadar bile oy alma şansınız yok.

Efendim, bir haftadır ABD’de fillerle eşekler (affedersiniz) tepişiyor, biz de eyâletlerdeki oy oranlarını izleyip duruyoruz. Eşekler önde bitidi.

An itibariyle ortalama bir TV izleyicisine ABD’nin eyâletlerini saydırsanız, teklemeden en az yarısını sayar herhâlde.

Sizi bilmem ama ben artık “Bitse de kurtulsak!” kıvamına gelmiş bulunmaktayım.

Vay efendim, oylar çalınmışmış, mucizevî şekilde kaybolan oylar varmış, Cumhuriyetçileri sandıklara yanaştırmıyorlarmış, mektupla oy kullanılır mıymış, bu da nereden çıkmış, postayla geç gelen oylar sayılmasınmış, Trump gidip oy çuvallarının üzerine yatacakmış, Biden seçmenlerine “Reylerinize sahip çıkın” diye çağrıda bulunmuş, sokaklarda yer yer çatışmalar başlamış, mağazalar yağmalamalara karşı vitrinlerini tahtalarla kapatmışlar, Trump seçim sonuçlarına itiraz edecekmiş, ellerinde itiraz için yeterince somut delil varmışmış, Trump kazansaydı zaten Biden de itiraz edecekmişti, kimi eyâletlerde yüz bin civarındaki oy farkı birkaç saatte nasıl tersine dönebilirmiş…

Neler oluyor kuzum? Sahi, ABD demokrasinin (!) ana vatanı değil miydi? Demokrasinin pulları dökülüyor mu ne?

Görünen o ki, ipi eşekler göğüslediğine göre Trump yine şov dünyasına dönüş yapacak. İzleyicilerine Beyaz Saray’dan anlatacağı epeyce magazin birikmiştir muhtemelen.

Bir taraftan da tartışma programlarında ABD’nin başkanının kim olacağını önemseyenleri ve kim seçilirse bizleri müspet ya da menfi nelerin beklediğini bildiren yorumcuları takip ediyordum.

Biden Müslüman düşmanıymış, seçilirse Müslümanlar için fenâ olurmuş diye hayıflananları görüyorum… Sanırsınız Trump yirmi tane cami, elli tane medrese yaptırdı. İslâm ve Müslümanlar için çok hayırlı işler yaptı.

Bir kısım yorumcumuz da içten içe, hattâ dıştan dışa Biden’in seçilmesini istemekte. Niçin peki? Bilirsiniz, Biden muhalefeti destekleyecek ve muhalefetteki dostları ile birlikte Erdoğan’ı devirecek. Az bir şey mi bu?

Hattâ bakarsınız, Biden gelince S-400’leri eskiciye verip yerine leğen ya da mandal alırız. Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatını durdurur, reaktörlerin üzerine beton dökeriz.

Libya’dan tası tarağı toplar gelir, bölgeyi emperyalistlerin insafına terk ederiz…

Hattâ Suriye’de, Akdeniz’de, Azerbaycan’da “yediğimiz herzeler” için PYD’den, PKK’dan, Yunanistan’dan, Ermenistan’dan özür bile dilemişiz…

Bunlar arzu edilecek şeylermiş gibi bunların olacağı ümidiyle bıyık altından sevinenleri bile görmekteyiz.

Biden gelecek; Türkiye’ye ve Erdoğan’a hâddini bildirecek, dertler bitecek. Gülünesi!

Şunu net olarak söyleyeyim ve buradan notumu düşmüş olayım: Ne Trump kazandı diye Türkiye ve Müslüman coğrafyalar daha müreffeh, daha yaşanası bir yer olacaktı, ne de şimdi Biden kazandı diye Türkiye hedeflerinden geri adım atacak. Kim kazanırsa kazansın, bölgemizde Türkiye’nin dışında kalacağı bir denklem yine işlemeyecek!

Hem kendisi, hem de yakın coğrafyası için Türkiye oyun bozan, can sıkıcı bir devlet olmaya devam edecek. Görürseniz, Kadri Gürsel ile Aslı Aydıntaşbaş’a söyleyiverin bir zahmet…

 

Filin durduramadığı Türkiye’yi eşeğin durdurmasını beklemek de… Ne bileyim… Ümit fakirin ekmeği işte!

Kalınız sağlıcakla efendim.