Toplumsal hareketler ve protesto kültürü

Medya teknolojileri, toplumsal hareketlerin örgütlenme ve yayılımını önemli düzeyde etkilemiştir. Bu bağlamda günümüzde protesto kültürü, coğrafî alanlar ile sınırlı kalmayıp -yani mekân aşıp- toplumların ortak sorun ve çıkarlar etrafında birleşmesi şeklinde ilerleme kaydetmiştir.

SOSYAL bilimler literatüründe yer alan bazı kavramların muhteva ile kullanım amaçları arasında farklılıklar bulunmaktadır. Günlük konuşma dilinde birbirinin yerine kullanılan, ancak esâsında farklı anlamlar içeren kavramlar da vardır. Bu tür kavramlardan biri de “protesto” veya alternatifi anlamındaki “toplumsal hareket” kavramıdır.

İçerisinde bir eylem barındırdığı için aynı anlamda kullanılsa da “protesto”, toplumsal hareketlerin bir alt kümesi olarak kabul edilmektedir.

Kavramsal bağlamda protesto, herhangi bir davranış ve/veya düşünceyi yanlış bularak, bunu her türlü yoldan ifade etmek anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle protesto, muhalefet beyanı anlamı içermektedir.

Bir davranış biçimi olarak protesto, bir durumu, iddiayı, davranışı veya uygulanmakta olan politika ve kararları irade açıklaması yolu ile kabul ve tasvip edilmediğinin bildirilmesidir. Günümüz küreselleşme çağında toplumsal hareketler ve protesto eylemleri dünyanın hemen hemen her yerinde sıklıkla görülmektedir. Aynı coğrafî sınırlarda yaşamayan, ancak ortak değerleri taşıyan insanlar dahi dünyanın herhangi bir yerinde yaşanmış olan haksız politika ve eylemlere karşı tepki göstermektedirler. En yakın örneğini ise şu günlerde Yeni Zelenda’da yaşanan hain terör saldırısına karşı dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların yapmış oldukları protesto eylemlerinde görüyoruz.

İlgili terör olayı, kimi ülkelerde STK’lar aracılığı ile sokaklara çıkılarak protesto edilirken, aynı dine mensup olmayıp insanî değerleri gözeten kimseler ise sosyal medya üzerinden tepki vermektedirler. O hâlde denilebilir ki, “Protesto, sadece belli bir kitlenin ortak irade açıklaması olmayıp, bireylerin de eylemlere karşı muhalif söylemlerini içeren bir davranış şeklidir”. Bu bağlamda protesto, fiilen, yazıyla ve sosyal medya üzerinden gerçekleştirilebilmektedir.

Demokrasinin bireyleri sosyal ve siyasal hayata kitlesel katılımını teşvik eden yapısı nedeniyle toplumdaki vatandaşların kaygılarını ifade edebilmeleri ve toplumsal yapının değişimini sağlayabilmeleri aracı olarak görülen protestolar, demokratik toplumlarda olumlu karşılanmakta, hattâ demokrasinin bir gereği olarak görülmektedir. Bu bağlamda, toplumlarda protesto kültürünün demokratikleşme ve teknolojik gelişme süreçleri ile birlikte ilerleme kaydettiğini söylemek mümkündür.

Tarihsel süreç içerisinde farklılık gösteren protesto, geçmişte gerçekleşen keskin ve katı sınıf ayrımlarından kaynaklanan hareketler kültürel, siyasal ve kimlik sorunu temeline dayanarak zamanla küreselleşme karşıtı hareketlere dönüşmüştür. Böylelikle toplumlarda yeni bir siyasal ve sosyal ilişki şekli oluşmaya başlamıştır. Buna karşın küreselleşme karşıtı olarak ortaya çıkan protesto eylemleri, küreselleşme ile gelişen sosyal medya ve internet gibi iletişim araçları ile dünya çapında kitlesel bir hareketlenme şekline dönüşmüştür. 

Dolayısıyla medya teknolojileri, toplumsal hareketlerin örgütlenme ve yayılımını önemli düzeyde etkilemiştir. Bu bağlamda günümüzde protesto kültürü, coğrafî alanlar ile sınırlı kalmayıp -yani mekân aşıp- toplumların ortak sorun ve çıkarlar etrafında birleşmesi şeklinde ilerleme kaydetmiştir.

Türkiye bağlamında protesto kültürünün gelişim sürecine baktığımızda da ülkemizdeki bu zeminin dünyadaki gelişim süreci ile paralel olduğunu söylemek mümkündür. 18’inci yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nde milliyetçi temalı protestolar görülmeye başlamıştır. O dönemde özellikle beyannameler ve gazeteler aracılığı ile toplumun ve etnik tebaanın protesto hareketlerine yönlendirildiği görülmektedir. 19’uncu yüzyıldan itibarense hürriyet talebi ile iktidara karşı protesto eylemleri gerçekleştirilmiştir.

Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüz Türkiye’sine kadar birçok protesto ve toplum hareketi gerçekleşmiştir. Son dönemlerdeki en büyük ve etkili protesto örneği ise Gezi Parkı olaylarında görülmüştür. 27 Mayıs 2013 sabahında Taksim’de çevreyi koruma düşüncesi ile bir araya gelen grubun hareketi, zamanla büyük bir toplumsal harekete dönüşmüştür. Ortaya çıkış amacının çok daha ötesine geçerek sözde demokrasi ve özgürlük talep eden kitlenin kentleri nasıl savaş alanına çevirdiğine böylece şahitlik edilmiştir. Gezi Parkı eylemleri, Türkiye protesto kültürüne ve toplumsal hareketlenme tarihine damgasını vurmuştur.