“TEMİZLİK”, Koronavirüs ile
birlikte gündemimize iyice oturdu. Maskeyi, virüsün ağız ve burun yoluyla bulaşmaması
için kullanıyoruz.
Derdimiz
güven içinde olmak, korkmamak ve emin şekilde hayatımıza devam etmektir. İşte
bu “güven” ve “emin” olmanın kökünde “eman”
kökünden türeyen “iman” bulunmaktadır. Bu çerçevede temizlik için “Temizlik, imanın yarısıdır” hadîsi, durumun ciddiyetini hayat boyu ortaya koyuyor.
Arınma
ve temizlenmeyi ifade eden kelimeler “tahâret/tuhr”
ve “zekâ” köklerinden türemiştir. Bu noktada temizliğin maddî ve mânevî olarak
dış ve iç temizlik şeklinde anlaşılması doğaldır.
Dış
temizliği kendi içinde iki ana gruba ayırmak gerekir. Birincisi, kişinin
bedenen temizliği, diğeri ise çevre temizliğidir. Her iki temizlik pislikten,
kirden, pastan ve necis şeylerden temizlik olarak anlaşılır.
Günümüzde
çevre temizliği için “çevre mühendisleri” yetişmektedir. Atalarımız da geçmiş
medeniyetlerde sıklıkla çeşme, kuyu, han, hamam ve sarnıç gibi hizmetlere önem
vermişlerdir.
İç
temizlik de kendi arasında iki grupta görülür. Birincisi, kişinin bütün
organlarını kötü ve zararlı (günah) olan davranıştan korumasıdır. Diğeri ise
kalbin, rûhun temizliğidir. Rûhun mâsivâdan
ve kalbin kötü huylardan arındırılması esas olandır.
Bazı saygın kişiler kalp ve rûh(/nefs) temizliğini seyr-ü
sülûk için mânevî arınma şeklinde büyük bir önem atfetmiştir.
Maske
ve temizliğin birlikteliğini kapsayacak şekilde; Farsça “su” (âb) ve “el” (dest)
kelimelerinden oluşan, “el suyu” anlamındaki “abdest” kelimesi türemiştir. Abdest,
temiz su ile alınır. Abdestin çok sayıda faydası vardır. Abdest alınırken,
bedenin kritik ve uç noktalarına suyun temas ettirilmesi dikkat çekicidir.
Kan
dolaşımı, doku/hücre beslenmesi, ağız, burun ve boyna temiz suyun temas
ettirilmesi çok yararlıdır. Bunların yanında bedenin savunma sistemi olan lenf
dolaşımı ve beyaz kan hücrelerini (lenfosit) diri tutmak gibi abdestin büyük
etkisi vardır.
Temizlenmeyi
ifade eden kelimelerin köklerinden birisinin zekâ
olduğunu yukarıda ifade etmiştik. Zekâ “vererek temizlenme” ifadesini
karşılarsa, “zekât” olarak karşımıza çıkar.
Zekâ, aklın en kullanışlı cihazıdır. Aynı zamanda kavrama ve
çözümleme yeteneği olarak aklın elinde kullanıldığında “zihin” olarak insanın
yetişmesine hizmet eder. Detaylı bakıldığında, nefsin iç ve dış duyular yoluyla
bilgileri arındırarak kişiye kazandırılması da bu çerçevededir.
Ayrıca insanı çevreleyen bütün bilgilerin idrak edilmesi için
kuşatılmış bir yetenek olarak zekâ karşımıza çıkmaktadır. Çevrede olup biten bu
bilgileri süzmeden kabaca alan bir zekâ, başa belâdır.
İnsanoğlu kalp, rûh ve zihin temizliği yaparken hayâl, fikir,
endişe ve hatırda tutmayı kullanır. Bunları doğru kullanmak ancak vahiy ile
desteklenen akıl ve zekâ yoluyla mümkündür. Bu şekilde bir yol, kişiyi ancak hakikate
eriştirebilir.
Zihin, Marifetullah’ın
iletişim aracıdır. Marifet ve muhabbet insanı temize çıkarır. Muhabbet ise imandan
gelir. “Temizlik, imanın yarısıdır” hadîsi
böyle de anlaşılmalıdır. Böylece hakikate erişmek isteyen kişi su, hava ve ışık
gibi Marifetullah’ın işâretlerini idrak etmelidir.