İNSANLAR herhangi bir
konuda seçim yaparken değerlerine, ideolojilerine, aidiyetlerine başvururlar.
Bunlar ışığında tercihlerde bulunurlar. Yani ideolojiler, aidiyetler ve
değerler insanların tercih ve seçimlerine kılavuzluk edip yol gösterirler.
İnsanlar,
ideolojileri ve aidiyetlerine ters düşen şeyleri genellikle araştırma yapmadan,
peşinen reddetme eğilimindedirler. Dolayısıyla çoğu insan, ideolojileri ve
aidiyetlerinin oluşturduğu kanılarla hareket eder.
Yine
insanların azımsanmayacak bir kısmı, bu kanıları mutlak dogmalar hâline getirir.
Bu da onları düşüncelerini değiştirme yeteneğinden yoksun kişilere dönüştürür.
Kanılarına
ters düşen hemen her şeyi reddetme eğiliminde olan kişilerin bu tür
davranışlarının altında yatan nedenlerden biri de psikolojik bütünlüğünü koruma
çabasıdır. Çünkü kanılarına ters düşen bir gerçek, kanılarını sarsar, hâttâ
kanıları yıkar. Hâliyle, söz konusu kanılar üzerine inşâ edilmiş psikolojik
bütünlük de çöker. Bu nedenle insanların azımsanmayacak bir kısmı, gerçeği
araştırmak yerine kendi kanılarını tahkim etme eğilimindedir. İnsanlar
kanılarını tahkim edebilmek için o kanıları tahkim eden, o kanıları destekleyen,
hâttâ o kanıları kutsayan düşünce, fikir, bilgi kaynağı ne varsa ona sıkı
sıkıya sarılırlar. Fakat ne kadar sıkı sarılırlarsa sarılsınlar, kanıları
onlara kendini gerçekleştirme olanağını çoğu zaman vermez.
Bu
durumda kendini öteki üzerinden gerçekleştirme güdüsü açığa çıkar. Bu güdü
psikolojik bütünlüğü koruma güdüsüyle birleşince, sahip olduğu kanıların karşı kefeye
koyduğu ve “öteki” diye tanımladığı kişilere kendi kanılarını dayatma başlar.
Bu dayatmayı yapanların birçoğu, yıkıcı bir negatif psikolojiye sahiptirler. Bu
negatif psikolojiyi tersine çevirebilmek ve için kanılarını olabildiğince
yücelten bu kişiler, kanılarının ötekileştirdiklerini sürekli aşağılamaya çalışırlar.
Negatif gördükleri hemen her şeyi karşıtlarına yükleyen bu kişiler, bu sayede
kendi kusurlarını da kamufle ettiği yanılsamasına kapılırlar.
Bir
tür patoloji ve histeri hâli olan bu linç eğilimi, özellikle sosyal medyanın
yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte yaygınlık kazandı. Sosyal medya ortamında
oluşturdukları sanal gettolarda kanılarını olabildiğince tahkim eden ve bu
motivasyonla sanal gettolarda örgütlenen gruplar, en temel değerleri bile linç
etmekten geri durmuyorlar.
Aşırı
politikleşmenin fazladan beslediği bu histeri, bazen gerçek hayatta son derece
sevecen ve insanî ilişkileri son derece iyi olan kişileri bile bu girdaba
çekebilir. Hâttâ bu tür kişiler bu linçin öncülüğünü bile yapabilirler. Daha
doğrusu, bu patolojiye ortak olup son derece sevecen ve insanî ilişkileri güçlü
bireyler bile derin bir motivasyonla hareket edebilirler.
O
yüzden linçin kıvılcımı tutuşturulduğunda, çok çabuk büyüyüp alev topuna, hâttâ
volkana dönüşeceğinden ve derin yıkıcı etkiler bırakacağından, bu kıvılcımı
gördüğünde söndürmek, hiç olmazsa uzak olmak gerekir. Hele her türlü
manipülasyonun fazlasıyla yer aldığı sosyal medyada ortamlarında…