Tekerleğe tutunmak

Türkiye, 1 Mart 2003 günü Irak sorununu, Recep Tayyip Erdoğan’ı anlamayarak kendi kendisinin başına belâ edinmişti. Şimdi Taliban’la görüşülmesini “vahşi bir terör örgütü ile konuşmak” şeklinde tanımlayanlar, hattâ ABD’nin arzuladığı gibi hareket edilmesini isteyenler, bu kez Afganistan’da yeni çuval hâdiselerinin yaşanması için zemin hazırlıyorlar.

AFGANİSTAN’da ABD Hava Kuvvetlerine ait uçakların tekerleklerine tutunup ülkedeki yeni durumdan kaçmak isteyenleri gördüğümde aklıma, 16 Temmuz 2016 sabahında Türk Hava Kuvvetlerine ait helikopterle Yunanistan’a kaçarak iltica eden sözde subay ama gerçekte aşağılık FETÖ’cü teröristler geldi.

“Dünya kamuoyuna intikam almamak ve diyalog kurmaktan bahsederek Afganistan’daki idareyi eline alan, ancak bunun da öncesinde hem Sovyetler üzerinden Ruslara, hem de son 20 yılda ABD’ye yenilmeyerek kendi toprakları için savaşmış ve başarı elde etmiş olan ‘Taliban’ adlı Afganistanlı örgütün muhtemel vahşetinden kaçmak psikozuyla cinnet getirenlerin tutundukları ve işgalciye ‘Gitme!’ der gibi yalvardıkları o görüntüler mi daha acı, yoksa 16 Temmuz sabahı ülkesinin helikopterini kaçırıp düşmanına sığınanların görüntüsü mü?” diye sorsalar, hiç düşünmem, bizdeki besleme hainlerin neden oldukları görüntüyle cevap veririm.

Ne yapacakmış Taliban? Kadınlara saygı gösterecekmiş, uyuşturucuyu yasaklayacakmış, âdil bir hükûmet kurmak ve Afganistan’ın bütünlüğünü sağlamak için gayret edecekmiş.

Ama diyorlar ki, “Taliban yalan söylüyor olabilir”…

ABD de demokrasi, özgürlük ve barış getirecekti, getirdi mi? ABD’nin yalanı ve yalancı olduğu tescilli; ancak yalan söylediğinde dinden çıkacağını düşünen zihniyetteki bir oluşumdan bahsediyoruz Taliban’a “Yalan söylüyor olabilir” derken…

Taliban’ı, ABD ve Rusya terörist olarak tanıdığı için terör örgütü listesine almış bir ülkeyiz. ABD, Mısır başta olmak üzere, var olduğu her ülkede Türkiye’ye sadakatini açıklayan İhvan-ı Müslimîn’i de terör örgütü listesine almışken, bu konuya nasıl bakmalı?

ABD, PKK’yı terör örgütü kabul etmesine karşın bu terör örgütüyle Türkiye’ye karşı politika geliştirmek üzere görüşüyor, peki bu çerçeveyi nasıl okumalı?

Türkiye Cumhurbaşkanı, “Ben de lider olarak kabul ettikleri kişiyle görüşebilir, burada kabul edebilirim” diyerek bir strateji ortaya koyuyorken, “Taliban bir terör örgütüdür, görüşülemez” demek neden? Taliban, Türkiye’ye karşı bölücü faaliyetlere mi girişti?

Afganistan, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş bir devlet ve bu devletin bir yönetimi mutlaka olacak. Öyleyse, “Türkiye Taliban yönetimini kabul eder mi?” diye sormanın amacı nedir? Türkiye, bir devleti tanıyorken, o devletin iktidarını eline almış kişi veya grup nedeniyle söz konusu ülkeyi muhatap mı almamalı yani?

Bütün bu süreçte Pakistan’ın ne yapmaya çalıştığını anlayarak hareket eden kişi sadece Recep Tayyip Erdoğan mı olmalı?

Türkiye’nin doğrudan Taliban’ı kabul etmemesini ve de Afganistan’da doğrudan ABD’nin yerini almasını salık vermek, bilerek veya bilmeyerek kan dökülmesini istemektir.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, enteresan bir söyleme imza attı ve Türkiye’deki Kemalistleri zıplattı. Dedi ki, “20 yıldır Afgan milleti, Taliban’ın önderliğinde ABD’ye karşı savaştı. ABD emperyalizmini Taliban yendi. Amerika Afganistan’dan kaçtı. Taliban, Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye’de yaptığı gibi, Afganistan’ın Kurtuluş Savaşı’nı başardı. Taliban, 20 yıl boyunca halkı örgütledi ve Amerika’ya karşı savaştı. 20 yıl! Halka dayanmanın daha ileri bir ölçüsü var mı?”.

Perinçek bu söylemi, Taliban’ı Türkiye’deki Atatürkçülere kabullendirmek için dile getirmedi. Onun derdini şöyle aktarayım…

Türk Birliği kurmak noktasında yaklaşık 20 yıldır ilmek ilmek anlı şanlı bir kilim dokuyan Türkiye’nin Afganistan’da ABD’nin rayına doğrudan oturması, bu kilimin tamamlanamaması anlamına gelir. Afganistan, Türk Birliği düşüncesinin merkez noktasında yer alır. Türk Birliği düşüncesinin parçalı kalmasını isteyen iki güç olarak ABD de, Çin de bu noktada Türkiye’nin Taliban’la, daha doğrusu Afganistan’da iktidar olacak hiçbir unsurla olumlu diyaloglar kurmasını istemez.

ABD, NATO görevinin Türkiye tarafından Türkiye’nin şartlarının kabul edilmeden yerine getirilmesini isterken sadece bu düşünceyle hareket etmektedir.

Peki, Çin ne yapmaktadır?

Çin yönetimi, ABD’nin çekilme kararını uygulamaya koyduğu Temmuz ayı ortasında Taliban Siyâsî Bürosu’ndan bir heyeti Pekin’de ağırladı. Görüşmede Çin yönetimi, Taliban’ı sürekli şekilde destekleyeceğini, bunun yanında “Doğu Türkistan İslâmî Hareketi” adlı “terör” örgütüne karşı Taliban’ın Afganistan sınırları içerisinde mücadele etmesini istedi.

Perinçek, Türkiye’de Çin’in fahrî şubesi olarak söylemini buna dayandırıyor ve Türkiye’nin Çin ile ilişkilerine bir de Afganistan ayağını kazandırmak istiyor. Tek derdi bu!

Türkiye, 1 Mart 2003 günü Irak sorununu, Recep Tayyip Erdoğan’ı anlamayarak kendi kendisinin başına belâ edinmişti. Şimdi Taliban’la görüşülmesini “vahşi bir terör örgütü ile konuşmak” şeklinde tanımlayanlar, hattâ ABD’nin arzuladığı gibi hareket edilmesini isteyenler, bu kez Afganistan’da yeni çuval hâdiselerinin yaşanması için zemin hazırlıyorlar.

Recep Tayyip Erdoğan’ı, 2003’te siyâsî anlamda desteklemezken Irak konusuna bakışı sırasında destekleyen, bugünse Afganistan konusunda (hem siyâsî olarak da seven ve) destekleyen biri olarak sonuna kadar anlıyor ve düşüncesinin yanında yerimi kararlılıkla alıyorum.

Son söz:

Hainler, vatanperverlerden daima korkmalıdırlar!

Hainler, bir uçağın tekerleğinden tutunmaktan korkmazken, vatanperverlerden çok daha fazla korkmalı ve köşe bucak kaçacak yer aramalıdırlar!

Vesselâm…