Tehditler, endişeler, savaşlar ve medya

Türkiye’nin tam da Rusya ile Ukrayna yetkililerini BM şahitliğinde bir araya getirip imzalattığı tahıl koridoru mutabakatının bir zafer olarak Türkiye ekonomisine üretim finansı ve borsalar bakımından olumlu şekilde yansıması gereken süreçte, bir el tarafından Pasifik gerilimi yaşatıldı. Ve Türkiye’de medya, yerli ve millî anlayışla hangi haberi verip hangi haberi vermeyeceğini akletmedi. Tahıl koridoru anlaşması yerine “Pasifik’te savaş çıkar mı?” konuşuldu haftalarca. Biz de Haber Ajanda olarak konuyu doğrudan yetkilisinden öğrendik. Çünkü bu ülkeye gerçekleri bildirmek gibi bir misyonumuz var.

BİR futbol sezonu bitip de takımlar yeni sezonun çalışmalarına başlarken, hatta önceki henüz bitmeden, spor medyası transfer haberleriyle dolmaya başlar.

Sezon içindeki müsabaka trafiği nedeniyle spor medyasının malzemesi hazırdır. Karşılaşma önceleri, karşılaşma sonuçları, karşılaşmalarda yaşananlar, hatta antrenmanlarda yaşananlar, yöneticilerin açıklamaları, sporcuların açıklamaları, hakemler ve hataları ve de daha birçok konu yığınladır. Fakat sezon bittiğinde bu malzemelerin hepsi elden gider. Spor medyasının patronlarıysa çalışanlarına ücret ödemektedirler. Bu ücretler boşa mı gitsin?

Elbette verilen ücretler boşa gitmemelidir. Öyleyse yeni sezona girilirken, başta bahsini ettiğimiz transfer haberlerine geçilir. Araştırmalar göstermiştir ki, sezon arası transfer haberleri, spor medyasında en çok okunan haberlerdir. Temenni ile hayâllerin, gerçeklerle imkânların buluştuğu transfer haberlerinin en ortalık karıştırıcı yanı, iki veya daha fazla takımın aynı oyuncu için harekete geçmesinin haberleştirilmesidir. Bu tür haberlerin kaynakları genellikle günümüzde menajerlerdir. Ve bu tür haberler için kullanılan başlık daima aynıdır: “Transfer savaşı!”

Bu başlık atıldı ya, o süreçte yaşanan her şey, piyasa yükselmesi ile neticelenir. Piyasa yükseltilir de yükseltilir. Zaten savaş, yapay bir kıtlık ortamı oluşturmak ve dengedeki zemini dalgalandırmak anlamında en etkili unsurlardandır.

Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle başlayan Kuzey Savaşı, dünyada önemli bir etki oluşturdu. Enerjinin yanı sıra hububat ve tahıl anlamında daralan piyasalar alım gücünün çok geride kaldığı manzaralar oluşturdu. Bu savaş başlamadan önce, savaşın çığırtkanlığı ile piyasada ön alan küresel “menajerler”, bir sanal kıtlık ortamı oluşturarak ekonomik organizasyonlar yürüttüler. Kuzey Savaşı’nın olduğu bölgeden dünyaya önemli bir enerji ve hububat akışı sağlanıyordu ve bu noktada ihtiyaç piyasasının bir bölümü ele geçirilmişti.

Hamdolsun Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Avrupa’yı enerji, yine Avrupa, Asya ve Afrika’yı da hububat kıtlığı sorunundan kurtardı.

Bu ara yol alınmış olsa da, menajer tiplerin sadece Kuzey ile yetinmeyecekleri biliniyordu. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı’nın Pasifik ziyaretleri, Çin-ABD gerilimini pik seviyeye yükseltti. Çin, Tayvan, Japonya, Singapur ve Malezya gibi dünyanın teknik ve ara ürün ihtiyacını karşılayan bu önemli ülkeler arasında yaşanabilecek uzun soluklu bir gerginlik, “savaş” haberleriyle farklı bir sanal kıtlık alanının oluşmasına imkân sağlayabilirdi küreselci menajerler için. Kuzey Savaşı çıkmıştı, bir de Doğu (Pasifik) Savaşı çıksa ne olurdu? İnsan ihtiyacının gıda, ulaşım ve ısınma tarafının yanında teknik plândaki ihtiyaçlar tarafı da böylece kilitlenir ve dünya, tümüyle küresel bir kıtlık zeminine otururdu.

Neyse ki Çin esip gürledi ama Rusya gibi yapmadı. Tabiî Tayvan da Ukrayna aklıyla hareket etmedi. Fakat bir kez “transfer savaşı” haberleri yapılmıştı. Türkiye dâhil birçok ülkede ekonomi bu haberlerden etkilendi, piyasada birileri ön aldı.

Türkiye’de medyanın, servis ettiği haberlerin okunmasını sağlamak veya tıklanma sayısını arttırmak gibi bir derdinin olduğu söyleniyor. Kusura bakılmasın, o belki İngiltere’de öyle ama bu ülkede tek dert bu değil. Çünkü 20 yıldır her zeminde mücadele eden ve türlü zaferler elde eden Türkiye’nin tek zayıf kaldığı burç, ekonomi. Çünkü Türkiye’de ekonomi için iki yüz küsur üniversiteden yeni bir model çözümü çıkmıyor.

Türkiye’nin tam da Rusya ile Ukrayna yetkililerini BM şahitliğinde bir araya getirip imzalattığı tahıl koridoru mutabakatının bir zafer olarak Türkiye ekonomisine üretim finansı ve borsalar bakımından olumlu şekilde yansıması gereken süreçte, bir el tarafından Pasifik gerilimi yaşatıldı. Ve Türkiye’de medya, yerli ve millî anlayışla hangi haberi verip hangi haberi vermeyeceğini akletmedi. Tahıl koridoru anlaşması yerine “Pasifik’te savaş çıkar mı?” konuşuldu haftalarca.

Biz de Haber Ajanda olarak konuyu doğrudan yetkilisinden öğrendik. Çünkü bu ülkeye gerçekleri bildirmek gibi bir misyonumuz var.

İyi okumalar…