
SON birkaç yazıdır İsrail’in kurulduğu günden bu yana Filistin’de uygulamaya koyduğu hukuk ve insanlık dışı uygulamalara yer veriyordum. Bu yazıda da İsrail’in Filistinlilerin eğitim, dolaşım ve seçme-seçilme gibi en demokratik haklarına ilişkin hukuk dışı uygulamalarına değineceğim.
Eğitim hakkı kısıtlanıyor
Lisans eğitimim sırasında yabancı uyruklu statüsünde eğitim gören bir Filistinliyi fakültede ağırlamıştık. Yanlış hatırlamıyorsam bir radyo programına konuk olmuştu.
Radyo programından sonra Filistinli öğrencimiz ile sohbet etme imkânı bulmuştuk. Fakültemize konuk olan bu öğrenci, kimya bölümünde eğitim görüyordu. Sohbet sırasında eğitim için Ürdün, Mısır ya da başka bir ülke varken neden Türkiye’yi tercih ettiğine dair bir soru yöneltilmişti. Öğrenci arkadaşımız, bir Filistinlinin İsrail’de kimya eğitimi almasının yasak olduğu mealinde bir cevap vermişti. Biz cevabı garipsemiştik. Ama İsrail’in, “Bomba yapmayı öğrenir ve bunu İsrail aleyhine kullanır” düşüncesiyle bu yasağı getirdiğini, bu nedenle kendi ülkesinde kimya eğitimi almanın mümkün olmadığını anlatmıştı.
Bahse konu olan olayın üzerinden 15 yılı aşkın bir zaman geçti. Aynı yasak devam ediyor mu bilemiyorum ama İsrail’in Filistinliler söz konusu olduğunda en temel insan haklarından biri olan eğitim hakkını bu denli sıkı bir şekilde kısıtladığını o sohbet sırasında öğrenmiştik.
Seyahat etmek neredeyse imkânsız
İsrail’in en temel insan haklarına yönelik kısıtlamaları bunlarla da sınırlı değil.
İsrail en temel insan haklarından biri olan seyahat hakkını da kısıtlıyor. Öyle ki, başta Batı Şeria olmak üzere Filistin’deki tüm giriş̧ ve çıkış noktalarını ve Filistin ile yurtdışı arasındaki seyahati denetim altında tutuyor.
İsrail, Gazze’de ise deniz yolunu sıkı bir şekilde kontrol altında tutuyor. İsrail’de kalıcı ikâmet statüsüne sahip Doğu Kudüslüler dışında işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler, özel bir izin almadan yurtdışına seyahat edemiyor ve bu izin sadece kıdemli iş insanlarına ve istisnaî insanî durumlarda veriliyor. Söz konusu İsrail vatandaşı Filistinliler için de bu geçerli.
İsrail ordusu ve güvenlik güçleri, Filistinlilerin yurtdışına seyahat etmelerine yasak getirirken gerekçe olarak sadece “Gizli Bilgi” ibaresini kullanıyor.
Gazze’de bu durum daha da sıkı. Çünkü Gazze’den dışarı çıkmak neredeyse imkânsız. İsrail denizden tüm yolları sıkı kontrol altında tutarken Mısır ise Refah Sınır Kapısı’ndan geçişleri kontrol ediyor. Gazze’ye “açık hava hapishanesi” denmesinin nedeni de bu sıkı ablukadan kaynaklanıyor.
Tecrit, yaşam alanlarını hapishaneye dönüştürüyor
Kısıtlamalar sadece yurt dışı çıkışları için söz konusu değil. İsrail, Filistinlilerin yaşadığı bölgeleri yasadışı bir şekilde duvarlarla örerek, yaşam alanlarının dış bölgelerle, hatta tarım arazileriyle olan ilişkisini kesiyor. Bu noktada da sıkı denetimler uygulayan İsrail, insanların tarım arazilerine ulaşmasını bile bir sürü katı kurala bağlıyor. İsrail bu amaçla 700 kilometreden daha uzun bir duvar örmüş durumda. Bu duvar nedeniyle Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler tecrit ediliyor.
Evlere ve tarım arazilerine giriş çıkışlar bile özel izne tâbi tutuluyor. Batı Şeria ve Gazze arasında geçiş ise neredeyse imkânsız. İsrail, iki Filistin toprağı arasındaki bağlantıyı kopararak Filistinlilerin yaşadığı bu alanlardaki etkileşimi ortadan kaldırıyor.
Eğitim, seyahat ve dolaşım gibi en temel insan haklarından yoksun bir şekilde tecrit ve kısıtlamalar içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan Filistinliler, buna rağmen var olma savaşlarını sürdürüyorlar.