DENİZ Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Yalova’daki MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunda gerçekleştirilen “Deniz Astsubay Okullarının Kuruluşunun 133’üncü Yıldönümü” etkinliklerinde çok önemli açıklamalarda bulundu.
Tatlıoğlu Paşa’nın açıklamaları o kadar önemli ki birileri için yer yerinden oynadı.
Maalesef AK Parti iktidarı dönemlerinde çok önemli ülkelerde büyükelçi pozisyonlarında bulunan ve bugün CHP’den milletvekili seçilerek (başa belâ Seçim Kanunu işte) TBMM’ye giren Namık Tan, Tatlıoğlu Paşa’nın açıklamalarına çok sert tepki gösterdi.
Namık Tan gibi Ünal Çeviköz de, adeta tıpkısının aynısı gibi, AK Parti dönemi büyükelçilerindendi.
İkisinin de yaptıkları çıkışlar onları yetiştirenlere selâm çakıyor durmadan.
Her neyse, biz Deniz Kuvvetleri Komutanımızın beyanına dönelim…
“Şu ana kadar Batı Karadeniz’de 710 milyar metreküp doğal gaz bulundu. Karadeniz bizim için zaten çok önemliydi. Şu an ekonomik anlamda bizim için daha önemli bir konuma sahip. Biz Karadeniz’de TPAO’nun faaliyetlerinde, o faaliyetlerin işaretlenmesi için sürekli olarak varlık gösteriyoruz. Karadeniz’deki gemi varlığımız artarak devam ediyor…
2008 senesinde Gürcistan ve Rusya ile başlayan gerilimler, Güney Osetya-Kuzey Osetya problemleri, Abhazya’nın aynı şekilde problemleri, 2014 yılında Kırım’ın işgal edilmesi, 2018 Kerç Boğazı (sorunu) ve 2022 yılında başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı Karadeniz’deki jeopolitik mücadelede yeni bir dönem başlattı. Bildiğiniz gibi NATO, Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.
Son dönemde medyadan mutlaka takip etmişsinizdir, Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan dolayı 400’ün üzerinde Karadeniz’e dökülen mayın var. Bu mayınlardan 17 tanesi sahillerimize geldi. 2 tanesini tespit edemedik. 1 tanesi Kastamonu Cide’de, diğeri de Karadeniz Ereğli liman girişinde patladı.
Karadeniz’de bu mayınlarla mücadele ediyoruz. İki anlamda çok tehlikeli: Birincisi, o bölgede TPAO’nun çalışan gemileri var. Onlara çarpması durumunda, o sondaj gemilerinde çalışan arkadaşlarımızı ve aşağıda açık durumda bulunan doğal gazı kaybetmiş oluruz. Dolayısıyla Karadeniz’de çok ciddî bir mücadele içerisindeyiz. Aynı zamanda, biliyorsunuz, Karadeniz’de 'Tahıl Koridoru’nun güvenliğini biz sağlıyoruz. Her ne kadar tahıl koridoru 2023’te kapanmış olsa da tekrar açılması için girişimler devam ediyor ve bu tahıl koridorundaki bütün gemi geçişlerini ve Karadeniz’deki bütün bu mayın gibi tehlikeleri Deniz Kuvvetlerimiz olarak bertaraf ediyoruz.
Amacımız şu: Montrö’ye uyulsun!
Karadeniz’de biz bütün güvenliği sağladık. Biz Türkiye olarak Karadeniz’de bütün güvenliği sağlarız. Karadeniz’i bir Orta Doğu’ya çevirmesinler. Dolayısıyla Karadeniz’e herhangi bir ülkenin veya NATO’nun girmesini istemiyoruz!”
CHP Milletvekili Namık Tan, “Karadeniz’e NATO’nun girmesini istemiyoruz” diyen Tatlıoğlu Paşa’yı, “Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu bilmeyen bir oramiral. Hem de kuvvet komutanı” cümlesiyle eleştirdi.
Tan da biliyor ki, Tatlıoğlu Paşa, Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu biliyor. Peki, bunu bile bile neden cümlesini böyle kuruyor?
Deniz Kuvvetleri Komutanımız, doğrudan siyâsî ideolojik söylemlerle bir ABD düşmanlığı veya NATO karşıtlığı oluşturmak yahut hamasî bir gösteri yapmak niyetiyle kurmuyor cümlelerini. Her biri seçilmiş, matematik içeren, analitik cümleler.
Hukuka dayalı bir sesleniş Tatlıoğlu Paşa’nınki. “Bizim hukukumuz zaten burada işliyor, siz bizim NATO üyeliğimizi bahane ederek buradan kendi payınıza bir çıkar sağlamanın peşine düşemezsiniz, düşmemelisiniz” diyor.
Peki, Namık Tan bunu bilerek ve anlayarak neyi vurguluyor?
Tan, Türkiye’nin NATO’nun adeta bir malı gibi kendisinden bağımsız hareket edemeyeceğini düşünerek ve bir eski Türkiye meraklısı olarak, Karadeniz’de Türkiye’nin yerine NATO’nun varlığının daha doğru olacağını, hatta Türkiye’nin sadece NATO imajıyla bu denizde yerini alıp denizin nimetlerinden yararlanmak yerine NATO’nun bir cephesinde nöbet bekleyen er olması gerektiğini salık veriyor.
Peki, Tatlıoğlu Paşa’nın dikkat çektiği konu ne?
ABD savaş gemilerinden Karadeniz’e bırakılan mayınlar… Bu mayınlar sondaj gemilerimize çarparsa, Allah muhafaza, hem çalışanlarımızı kaybederiz, hem bulunan kaynağı kapatmak zorunda kalırız, hem de milyonlarca dolarlık sondaj gemilerimizden oluruz.
Türkiye burada hem kendi güvenliğini, hem tahıl koridorunun güvenliğini, hem de Ukrayna-Rusya arasındaki kıta sahanlığı çatışmalarına yönelik aracı pozisyonunu koruyoruken, ABD’ye ne, NATO’ya ne?
Yani demek istiyoruz ki Komutanımızla, “Gölge etmeyin, başka ihsan istemez!”.
Ha bu ABD mayınlarından biri sondaj gemilerimize çarparsa ne mi olur?
Adı sözde İsrail olan Siyonist terör örgütüne giden bütün petrol boru hatları aynı anda bakıma alınır. Maazallah, vanaları tıkanır. Ne İncirlik’in yakıtı kalır, ne Kürecik’in. Bu da böyle biline!
Kaldı ki, bunu çoktan yapmalıydık. Gazzeli bebeklerin hatırına bu kesinlikle gündeme gelmeli.