Tarihten ürkmek yerine tarihle kucaklaşmak

Eğitimin müfredat programlarında ön en önemli açılım/değişim, tarih derslerinde başlatılmalıdır. Tarih kitaplarının sayfaları, yeni nesillerin gönüllerinde yeni ufuklara yön vermelidir. Çocuklarımıza tarihlerinin ve dinlerinin birer korku unsuru değil, aksine sevgi ve barış kaynağı olduğunun öğretilme zamanı gelmiştir. Gerçek başarı ve muasırlaşmak, tarihle kucaklaşmaktan ibarettir.

TARİH, toplumların/milletlerin hâfızası olarak kabul edilir. Hâfıza kaybına uğramış bir insan, davranışlarını kontrol edemez, çevresiyle iletişiminde zorluk çeker. Ama en önemlisi, dostunu ve düşmanını ayırt edemez!

Bazen dostları için üzüntü ve keder, bazen düşmanları için alay konusudur bu yönüyle...

Tarihçiler, “yirmi beş yılı” bir nesil sayarlar. Cumhuriyet, yüzüncü yılına yaklaşıyor; dört nesil yetiştirmiş. Yetiştirdiği nesiller eliyle yönetiliyor…

Cumhuriyet nesillerinin en ayırıcı niteliği, tarihinden kopmuş ve tarih korkusu üzerine yetiştirilmeleridir.

Nesillerin gönüllerine tarih korkusu salınarak eğitilmektedir. Eğitimin ilk basamağından itibaren, özel olarak, zihinlere bir Osmanlı korkusu yerleştirilmektedir.

“Osmanlı kötü, padişahları hain”…

Buna karşılık, “Cumhuriyet iyi ve onu kuranlar kahraman”

Sıralamada ikinci korku alanı, “İslâm”…

İslâm, nesillerin gözünden saklanması gereken bir sır, bir hazîne olarak gizlenmiş ve onun yerine henüz bir tanımı bile yapılamayan “lâiklik” ikâme edilmiştir. İslâm korkusu ile gönüller karartılmış, İslâm’ın temel prensipleri hep çarpıtılmıştır.

Hiç istisnası olmadan, tüm zamanlarda yani yüz yıl boyunca nesillerin, tarih ile bağları koparılmıştır. Nesillerin göz ve gönül içi, iki nefes hava ile doldurulmuş meşin bir yuvarlağın peşinden amaçsızca koşturulmuştur.

Özellikle tarih bilinci yerine birtakım safsatalar yutturulmuştur. “Samsun’a gizlice çıkan Bandırma vapuru kötü bir taka ve içindeki yalnız”…

Ama tarih Bandırma vapurunun taka olmadığını, padişahın izni ve parasıyla yola çıkıldığını, en önemlisi de içinde sadece bir kişi değil, otuz kişinin bulunduğunu yazınca, yeni nesiller şoke oldular!

Çünkü gerçek tarihle yüzleşiyorlar…

Kısaca Cumhuriyet, hâlâ nesillere tarih korkusu pompalamaktadır. Hâlbuki tarihimizle yüzleşmek için korkulacak ve utanılacak hiçbir yön bulunmamaktadır.

Tarihle yüzleşmek, yeni nesillere güç ve güven verecektir. Yeni nesillerin tarihimizi yakından tanımaları ve iyice öğrenmeleri gerekmektedir.

Bu bir fantezi değil, ihtiyaç, hattâ zarurettir!

İhtiyaçtır; çünkü millet ve toplum olarak milletlerarası yarışta ve arenada ayakta kalabilmek ve yaşayabilmek için tarihimizin derinlemesine ve ayrıntısına kadar bilinmesi gerekiyor. O bizim hâfızamızdır.

Tarihimizi yakînen tanımamız gerekmektedir. Çünkü biz tarihimizle tanışmaz ve yüzleşmezsek, başkaları bize tarihlerini “iyi” diye yutturur ve hâfıza kaybı yaşatırlar!

Kavga, tarih için yüktür. Ve tarih, kavgayı kaldıramaz!

Tarihle kavga edenler hep kaybetmişlerdir. Ama o, kendisini korumasını bilir…

Tarihten korkmak veya kavga etmek yerine tarihi sevmek ve tarihle yüzleşmek, bilimsel yönden en akılcı yoldur.

Tarihinden ve kültüründen korkup utanan nesiller yerine tarihini seven ve onunla yüzleşerek korkmayan nesillere ihtiyaç bulunmaktadır.

Eğitimin müfredat programlarında ön en önemli açılım/değişim, tarih derslerinde başlatılmalıdır. Tarih kitaplarının sayfaları, yeni nesillerin gönüllerinde yeni ufuklara yön vermelidir.

Çocuklarımıza tarihlerinin ve dinlerinin birer korku unsuru değil, aksine sevgi ve barış kaynağı olduğunun öğretilme zamanı gelmiştir.

Gerçek başarı ve muasırlaşmak, tarihle kucaklaşmaktan ibarettir.