Tarih, gâvur için de tekerrür eder

“Hikâye bu ya…” demek de var elbet. Ancak tarih, sadece olumsuz yanlarıyla tekerrür etmez. Mehmed Akif’in “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” sorgusuna Türk Devleti iyi çalışmış olmalı ki bu kez o tarih bizim için olumlu, gâvur için olumsuz yanlarıyla tekerrür eder hâlde. Suriye’deki gelişmeleri okurken konunun derinliğini fark ettiren açıklama MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi…

HABER Ajanda’mızın sayfalarında çokça gezinmişti Sefine-i Tayy-i Zaman. Az kahrını çekmedi Kahraman Gündüz. Ve malûm, bir süredir bakımdaydı. Aslında bakım meselesi hikâye… Haydi size bir sır vereyim: 

Şam’daki Kasiyun tepesinin eteklerinde bir yerde, Sevr mağarasının önüne tüneyen güvercin ile örümceğin torunları yeni bir operasyon yapmıştı da onların koruduğu mağaraya saklanmıştı harekâtın bamteline erişilene kadar… 

“Tarih tekerrürden ibaret” derler ya, o vakitten beridir güvercinle örümceğe pek çok vazife verilmişti belki de. Belki operasyonun selâmeti için defalarca devreye giren bir muhafız hanedanı gibi, avucuna yerden bir miktar kum alıp düşmanın gözüne serperken Yasin’in ​​“Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar. (Ayrıca) önlerinden ve arkalarından birer set çektik de onları sardık, artık göremezler” ayetlerini okuyanlara yardımcı olmuşlardı, kim bilir!? 

Bugünkü Suriye’yi anlamak için Sefine-i Tayy-i Zaman’a binip Milâdî 1071 yılına gitmek lâzım bu yüzden. Öyle ya, Kasiyun tepesindeki mağaranın önünde görünmeyen güvercinle örümceği belki Malazgirt ovasında görebilirdik. Zira Malazgirt ovası, Ağustos ayının o en sıcak gününde Kudüs’e mağara eşiği olmuştu. Nasıl mı?

Henüz Clermont Konsili toplanmamış, “Haçlı Seferi” diye bir şey tarihe kaydedilmemişti. Bizans İmparatorluğu, Kudüs’ün Müslümanların elinde olduğu gerekçesiyle ordularını toplamış ve Kudüs’e doğru yönelmişti. Selçuklu Hükümdarı Alparslan ise, daha önce Kayseri’yi ele geçirip Konya ve Malatya’ya hâkim olduktan sonra Fatımîlerden aldığı davet üzerine Şam’a doğru ilerlemeye başlamıştı. Sultan Alparslan, Bizans kuvvetlerinin Kudüs’e doğru ilerlediğini öğrenir öğrenmez, Şam harekâtından dönerek Bizans’ı karşılamaya karar verdi. Muharebe meydanı, Malazgirt ovası olmuştu. 637’de Hazreti Ömer’in (ra) komutasındaki İslâm ordularının fethettiği Kudüs, 1099’daki Birinci Haçlı Seferi ile kuşatılana kadar böylece korunmuştu. Sultan Alparslan, bir güvercin edası, bir örümcek hızıyla kendisine verilen vazifeyi yerine getirmişti.

Sefine, 1071’de topladığı Malazgirt akıncılarını 2011’de Bağdat-Şam-Kudüs hattına bırakmıştı. Yeni bir güvercin ve örümcek hikâyesi yazmak için 14 yıl gerekecekti demek, öyle olmuştu. Sabrın sonu selâmet…



“Hikâye bu ya…” demek de var elbet. Ancak tarih, sadece olumsuz yanlarıyla tekerrür etmez. Mehmed Akif’in “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” sorgusuna Türk Devleti iyi çalışmış olmalı ki bu kez o tarih bizim için olumlu, gâvur için olumsuz yanlarıyla tekerrür eder hâlde. Suriye’deki gelişmeleri okurken konunun derinliğini fark ettiren açıklama MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi zira: 

“Komşu ülke Suriye’de 13 yıldır süren çatışma dönemi, yerini yeni bir döneme bırakmıştır. Suriye yeni bir siyaset kulvarına girmiştir. Suriye’deki istikrar, Türkiye için çok önemlidir. Geçiş dönemini takip eden önümüzdeki aylarda geçici yönetim oluşacaktır. Seçimlerin yapılması gündeme gelecektir. Dost ve kardeş Suriye halkı zulümden çok çekmiştir. Barışçıl havanın hâkim olması memnuniyet vericidir.

Masumların hesabı katil Esed’den mutlaka sorulmalıdır. Bu alçak, Lahey Adalet Divanı’nda cani Netanyahu ile en yakın sürede yargılanmalıdır. (...) İç cephesini tahkim eden Türkiye’nin yapacağı pek çok şey vardır. İsrail’in korsan yayılmacılığı durdurulmalı, Golan Tepeleri’nden çekilmediği takdirde geniş bir yaptırım ve mücadele stratejisi geliştirilmelidir. Siyonist barbarlık Türkiye’nin daha fazla sabrını zorlamaktan uzak durmalıdır. Bu en azından kendisi için hayırlı bir adım olacaktır. Şam’a gözünü diken Tel Aviv’in de Kudüs’te Osmanlı şamarını yiyeceğini hiç kimse unutmamalıdır. Şam’a parmak sallayanların azı dişini Kudüs’te sökmek sadece bir zaman meseledir. İsrail yanlıştan derhâl dönmelidir. Tarih bize diyor ki, ‘Kudüs’ün ilk durağı Şam’dır!’. Şam güvendeyse Kudüs de güvende olacaktır. Şam fethedilmişse, Kudüs’ün fethi de yakındır.”

Milâdi yeni yılımız hayırlara ve fetihlere vesile olsun inşallah!