DOĞRU bilgiye
dayanmadan ortaya atılan her görüşün insanları yanlışa sürükleme potansiyeli
vardır. Son günlerde Sakarya’da bulunan Tank Palet Fabrikası’nın Katar’a
satıldığı görüşü gündemi işgal etmiş durumda. Özellikle sosyal medya ve TV
kanalları bu konuda programlar yapıyorlar.
Bunların temelinde ise bilim,
teknik ve sanayi bakışından ziyade fabrikanın satılıp satılmadığı üzerinden
oluşturulan toplumsal algının düzlüğe çıkartılması üzerinde duruluyor. Bırakalım
yalan olma durumunu, doğru bile olsa, görüşün makbul olması sanayi devrimleri
ve teknoloji gelişim sürecine göre belirlenmelidir. En azından bütün dünyada
böyledir.
Çevredeki olaylardan bir kısmını
konu seçip teori/deney yoluyla yöntem ve gerçeklikten yararlanarak sonuç
çıkarmaya çalışılan düzenli bilgiler bütünü bilim olarak görülebilir. Bir ürün
ortaya koymak amacıyla bir yöntem takip ederek ve araç, gereç ve aletler
kullanarak bilimsel sonucun biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi teknoloji
olarak bilinir.
Hammaddeleri işleyip insanların
kullanımına sunmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütününe de sanayi/endüstri
denir. Yeni bilim ve teknikler her devirde kendi endüstri devrimini
gerçekleştirir. Günlük hayatta kullanılan ürünler bilim, teknoloji ve sanayi
aşamalarını geçerler. Bu aşamaların arka plânında aslında teknolojik bir ürünün
hayatta kalıp kalmama durumu yatar. Yani her yeni ürünün kalıcı olacağını
söylemek mümkün değildir.
Elde edilen bir ürünün günlük
hayatta kalması ve insanlar tarafından kullanılır olması için en az üç aşamayı
geçmesi gerekir. Bunlar; teknolojinin ilk buluş evresi, teknolojinin gelişim
süreci ve teknolojinin olgunluk çağıdır. Bir teknoloji, olgunluk çağına
eriştiğinde insanların kullanımına sunulabilir.
Olgunluk sürecini tamamlayan
teknolojiler artık değişiklik içermezler. Bütün dünyada nasıl yapılacağı ve
nasıl üretileceği standart bir hâl alır. Dünya da ihtiyaç kadar üretir ve
yatırımlar yeni nesil teknolojiye yapılır.
Günümüzde nanoteknoloji, dijital
teknoloji, otonom makineler ve sanal ortamların olduğu dördüncü sanayi devrimi
(Endüstri 4.0) yaşanıyor. Bu devrimin teknolojileri doğuş sürecindeler. Burada
her türlü teknolojiye yatırım yapılabilir. Zira gelişmiş ülkelerin en fazla
yatırım yaptığı alanların başında nanoteknoloji ve dijital teknoloji
gelmektedir. Doğru olan da budur. Pandemi sürecinde dijital teknolojinin ne
derece kullanıma müsait olduğuna dünya şahit oldu. Sadece bu teknolojiyi
kullanan kişilerin uyum sorunu ve yetersizlikleri sekte oluşturdu.
Endüstri 4.0’dan önce insanlık üç sanayi
devrimi daha yaşadı. Buhar makinelerinin icadının gerçekleştiği 18’inci yüzyıl
mekanik üretim tesislerinin uygulandığı birinci endüstriyel devrimdir. Ardından
19’uncu yüzyılda telgraf ve telefon icatlarıyla elektrik ve iş bölümüne dayalı
seri üretimlerin yapıldığı ikinci sanayi devrimi geldi. Üretim süreçlerinin
otomasyon aşamasına entegre edildiği 20’nci yüzyıl üçüncü sanayi devrimi de
daha sonra ki burada elde edilen endüstriyel ürünler günlük hayatta kullanıma
devam etmektedir.
Dördüncü sanayi devriminde insan
yapay zekâ ile birlikte makineden ayrılmaktadır. Ancak üçüncü sanayi devrimi
ürünlerinin üretiminde hâlâ insan gücü ihtiyacı vardır.
Otomobil, tank ve benzeri
teknolojilerin büyük kısmı, gelişim sürecini tamamlamış sanayi ürünleridir.
Elektrik ve dijital teknoloji entegre edilmekten ileri gidilmemektedir. İHA,
SİHA gibi teknolojiler ise yeni nesil ve yatırım yapılması gereken
teknolojilerdir.
Bazı otomobil firmaları
fabrikalarını Türkiye’de kurmaktadır. Çünkü bu teknoloji standart ve gelişim
sürecini tamamladığı için kendi ülkelerinde arazi işgal etmek
istememektedirler. Bunun yerine başka ülkelerde uzun süreli vadelerde arazi
kiralayıp oralarda üretim yapmaktadırlar.
Tank paleti de aynen bu şekilde,
gelişim sürecini tamamlamış, kalıp kullanılarak gerçekleştirilen bir üründür.
Bırakın Katar’ın burada üretim yapmasını, keşke paletler Katar’da üretilse de
biz oradan alsak ve burada da yeni nesil teknolojik ürünler için yeni nesil
fabrikalar kursak!
En basitinden iki örnekle olayı
belirgin hâle getirelim…
Otomobillerin petrol ürünü sıvı
yakıt motor teknolojileri standarttır, yeniden motor üretmek, satın almaktan
hem pahalıdır, hem de akıllıca değildir. Güvenilir bir yerden motor alıp kendi
otomobilinizde kullanırsınız. Ayrıca ABD, Türkiye’ye F-16’ları rahatlıkla
sattı. Ancak kendisi Körfez Savaşı’nda hiç F-16 kullanmadı, F-15 kullandı.
Çünkü F-15 çift motorlu, F-16 tek motorlu. F-15’in hareket kabiliyeti daha
yüksektir. Şimdilerde gelişim sürecinde olan F-35 için parasını ödediğimiz hâlde
ABD üç adet F-35 savaş uçağını teslim etmedi.
Sonuç olarak, gelişim sürecini tamamlamış olan otomobil, motor, tank paleti ve benzer fabrika ve ürünlerin satılmasında hiçbir sıkıntı olmaz. Kritik aşamalarda ihtiyaç kadar üretim yapabilecek bir fabrika, dönüşüm ile bu işi hâlleder. “Tank palet” söylemi tamamen gündelik, politik ve toplumdan oy devşirme amaçlı bir söylemdir. Bilimsel hiçbir dayanağı yoktur!