Tam isabetli bir eylem: Kara harekâtı

Türkiye’nin Irak ile Suriye’nin kuzeyine meşru ve haklı gerekçelerle kara harekâtı yapması, dinamik terör yapısının çökertilmesi için elzemdir.

İNSANOĞLU evrendeki en detaylı ve en çok özelliğe sahip canlıdır. Potansiyel açıdan gerek maddî, gerekse manevî gücü zirvededir. Gerek fizik, gerekse metafizik âlemlere gidip oralarda fikir yürütmek de insana hastır. İnsan, toplum hâlinde yaşama özelliğinde de bir canlıdır. Bu nedenle köyler, kasabalar, ilçeler, şehirler ve ülkelerde formel olarak topluluk hâlinde yaşar.

Bireyin topluluk hâlinde yaşarken hem olumlu, hem de olumsuz yönlere ilticası kaçınılmaz bir durumdur. Bu nedenle gerek formel, gerekse informel STK’lar oluşabilir. Denetlenebilir ve açık olmak, güven tesis ettiği için tercih edilebilen yollardan ikisidir.

İnsan topluluk içinde yaşarken hem kendisini, hem de çevresini ilgilendiren olaylara girebilir. Kendisiyle ilgili olaylar bireysel olup mikro ölçekteki bilim ile analiz edilmesi gerekir. Yakın çevresi de büyük bir birey gibi görülebilir. Ancak bireyin topluluk içindeki aidiyeti kişinin toplum içinde şekillenmesine de aynalık eder.

Bireyin kendisi ve yakın (aile) çevresi için hareketleri ile toplum içindeki hareketlerini yönlendiren etki aynı değildir. Birincisinde iç etkenler aktifken, diğerinde dış etkenler aktiftir. İç etkenlerin aktif olduğu durumlar her zaman için kişinin hem dünya, hem de fikir hayatını oluşturur. Toplum içindeki davranışları ise dinamik ve makroskobik ölçekte analiz edilir.

Toplumun esas ögesi insan olduğundan, buradan hareket edilmesi gerekir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ifadesi işte böyle bir anlayıştır. Yoksa Batı’da olduğu gibi, bireyin sıradanlaştırıldığı toplumların kalıcı sürdürülebilirliği mümkün değildir. Doğu toplumlarında bireyin esas alınıp toplum içindeki durumunu Batı felsefesinin anlayışıyla inşâ etmek mümkün değildir.

Günümüz dünyasında birey, toplum içerisinde nicelik esaslı hareketi ile varlık gösteriyor. Bu nedenle toplumun birlikte hareketi olan eylemsizlik, dinamik ve etki-tepki gibi özellikler topluma yön veren pozisyondadır.

Türkiye’nin son bir ay içinde karşılaştığı olaylarda bireyi harekete geçiren etkenin dış kuvvet olduğu açıkça söylenebilir. Dış kuvvetten kastedilen durum, tam olarak toplum için geçerli olan eylemsizlik, dinamik ve etki-tepki gibi özellikler neticesinde bireyin harekete geçmesidir.

Türkiye gerek içeride, gerekse dışarıda bu tür etkilerin saldırılarına maruz kalıyor. Bu devam edecektir. İçeride bireysel, dışarıda da makro olayların etkinliği dış kuvvet formundadır. Bu nedenle içerideki bireysel olaylar ile dışarıda gelişen Türkiye’ye karşı olayların eylemsizlik, dinamik ve etki-tepki şeklinin de analiz edilmesi gerekir.

İçeride toplumu hedef alan terör olayının anahtarı ve dışarıda -özellikle Türkiye’nin Suriye-Irak sınırında- kurulmak istenen terör devletine yardım eden olaylar aynı ölçekte cereyan ediyor. Bu nedenle olayın eylemsizlik formatı, Türkiye’nin dik durmasına karşı konuşlanmıştır.

Bu yüzde bu durum devam edecektir. Yaklaşık kırk yıldır süren terör oluşumları, dinamik yapı evresini tamamlamışlardır. Bu nedenle terör yapısının Türkiye tarafından çökertilmesi zorunlu hâl almıştır.

Türkiye’nin Irak ile Suriye’nin kuzeyine meşru ve haklı gerekçelerle kara harekâtı yapması, dinamik terör yapısının çökertilmesi için elzemdir.

Son olarak, etki-tepki evresinde olan terör olayları, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devletine su taşıdığı için terörü destekleyen bütün ülkeler aynı konuma düşmüşlerdir.  

Terörü destekleyen bütün yapılar haksız ve yersizdir. Ancak baştan beri amaçlarının bu olduğu düşünülerek, tepkilerinin çürütülmesi gerekirdi. Bu olmadığı için, Türkiye’nin adı geçen bölgeye kara harekâtı yapması bilimsel olarak tam isabetli bir eylemdir.