BİLİM ve sanatla ilgili
kuralların gereği gibi uygulanamayışından ortaya çıkan duruma “yanılgı” denir. Yanıltmak
için yapılan düzen, tertip ve entrikalar ise hiledir. Yanıltma aracı olarak
yanlışı doğru, doğruyu da yanlış göstermede hile, sıklıkla başvurulan
araçlardan biridir.
Hileye
başvuran taraf karşı taraftan daha güçlü olursa, hile daha çok işe yarar.
Burada, güç odağında nitelik bulunur. Savaşın hile olduğunu bilmeyen yok. Devletlerin
diplomatik ilişkileri keserek silahlı mücadele türüne girmeleri savaştır. Bir
şeyi ortadan kaldırmak için girişilen mücadele de savaş türüdür.
Devletler
arasındaki savaş makro, insanî değerleri ortadan kaldırmak için kişiye
dış/çevre ve iç/nefis ortamlardan gelen saldırılar ise mikro savaş sanatıdır. Bu
nedenle devletler makro, kişiler ise mikro veriler ile analiz edilir.
Ateşkes,
düşmana zaman ve fırsat kazandırmaktan başka bir şey değildir. Ateşkesi üstün
taraf isterse doğruya daha fazla yaklaşılır, zayıf taraf isterse güçlü taraf
prangaya vurulabilir. Savaştan maksat, hak ve adâletin yerine getirilmesidir.
Ermenistan
ile Azerbaycan arasındaki ateşkeste Ermeniler zayıf taraf olarak hile yaparken,
Rusya uluslararası sahaya “büyük abi” fotoğrafı verdi. Ateşkes sürecinde
sivilleri vurarak savaş ve insanlık suçunu iyice derinleştiren Ermenistan,
Azerbaycan’ın sinir uçlarıyla oynamaktadır. Hedeflerden bir tanesi de Rusya’nın
Türkiye için kurduğu “savaşa çekme tuzağıdır”…
***
Şehir
ve insanları kısaca tanımlayan fiiller vardır. Orman, kitap, market, esnaf ve
çevre düzeni bunların başında gelir. Bir şehri güzelleştiren etkenler arasında
orman ve kitap ilk sıralarda yer alır. Cep telefonu kullanımında ilk sıralarda
olan Türkiye’nin kitap okumada maalesef istenen düzeyde olduğunu söylemek çok
zordur.
Bazı
marketler şehirlerin tanımlanmasında rol alırlar. Küçük şehirlerde en fazla bir
adet olan ya da hiç olmayan market, Anadolu’nun küçük bir şehrinde yedinci
şubesini açıyorsa, burada durup düşünmek gerekir. Öğretim/eğitim durumunda
ülkenin önde gelen şehirlerinden olan bu yerler bütün ülke sathına yayılıyor.
Böyle
şehirlerde ne bir kitapçı kaldı, ne de çay ocaklarında kitap okuma yerleri. Cep
telefonlarının dipsiz kuyularında ve kafelerde gençlik vakit öldürüyor. Nefs
ile savaşta, büyük bir yanılgı hilesi ile ateşkes durumunda geçilen nefs
savaşında içerideki ateş gençliği yakmak üzere...
Uzaktan
öğretim nedeniyle esnaf, kazancının düştüğünü beyan ediyor. İyi de bu insanlar
buharlaşıp yok olmadılar ki, memleketlerine gittiler… Salgın/Covid-19 nedeniyle
hareket alanı küçülen insanların ihtiyaçları da azaldı. Özellikle üniversite
gençliğinin harcamaları üzerine kurulan suni ticâret sekteye uğradı. Yeni çağ ürünü
hayat tarzına bütün halk ayak uydurmak durumunda.
Sanal
ortamın olması kitap okumaya engel değildir. Elinde kitap olmayanlardan kaç
kişi cep telefonu, başka tür aparatlar ya da kitap okumaya imkân sunan Kindle
ve e-kitap modelleri kullanıyor dersininiz? Ufak bir yoklama ile bu oranın “Hiç
yok” denecek kadar az olduğu görülür.
Kitap
okumamak, kafe ve cep telefonların parmaklıkları arasına girmek gibi bir gönüllülükle
o ateşin içine nasıl düşüldü? Daha fazla para kazanmak, mâkâm için revaçta olan
madde, görsellik ve haz, gençliği ateşe atıp diğerlerini es geçmedi. Hani en
büyük savaş nefsle mücadeleydi?
***
Tali
yollar ile gündelik hayatta yer edinmek, okumanın önünü tıkamıştır. Kazanç
kapıları, kafe ve benzeri yerler de işlevlerini okuma ve kitap yerine tali
yollara göre ayarlamaktadır. Hem esnafı, hem de gençliği kurtarmanın bir yolu,
tali yolları kapatıp okuma otobanını açmaktır.
Bakara
Sûresi tam da buna benzer bir aldanışa güzel bir örnek sunar ve sadece sarı
metale olan hırsın bir topluluğu dünyanın başına nasıl belâ ettiğini ortaya
koyar. Şimdi her Müslüman, kafasını iki elinin arasına alsın ve düşünsün: Bu
sürekli kazanma yolunda Hazreti Mûsâ’nın (as) yanında mı, yoksa karşısında mı
duruluyor?
Bundan
önceki üç sanayi devrimi bu coğrafya için olumsuz sonuçlar doğurdu. Yirmi
yıldır üniversitelerde Dördüncü Sanayi Devrimi hakkında dersler okutuluyor.
Nano/dijital teknolojinin lokomotif olduğu bu sanayi devriminden kaçış olamaz.
Dijital teknoloji ürünlerinden sadece İHA ve SİHA’lar Azerbaycan’da göğsümüzü
kabartıyor. Bunun gibi çok sayıda son sanayi devrimi gelişmesinin önü açılmış
olup, yenileri için yatırım bekleniyor.
Bu
yolda çok büyük adımlar atıldı, atılıyor. Bütün bir millet olarak bu adımlara
eşlik edildiği ölçüde Hazreti Mûsâ’nın (as) yanında yer alınır, aksi durumda
ateşin çocuklarının yaptıklarına karşı susmaktan başka yol kalmaz. Önemli olan,
çağın getirdiği ne varsa onu dışlamak değil, yüzünü millî ve mânevî yöne
dönüştürmektir.
Çâre, tali yolları kapatıp okuma otobanını açmaktır. İnsanın önüne hile ile kurulan yanılgı senaryoları ancak bu şekilde ortadan kalkar.