Survivor fonu

Materyalizmin sadece yabancı kaynaklı fonlarla yayın yapan medya kuruluşları yoktur. Türkiye de dâhil, dünyanın her yerinde bu zihniyetle birbirini fonlayan, ruh ikizlerini rakiplerine (dindarlara ve vatanperverlere) karşı dirençli ve enerjik tutan sistem havuzları vardır. Ve geçmişte nasıl işlemişlerse, bugün de aynı şekilde işlemektedirler.

İNGİLİZ biyolog Charles Robert Darwin’in ortaya attığı ve son yüzyıl bilim çevrelerinin “teori” mesabesinde kabul ettikleri “Canlılığın Kökeni: Evrim” düşüncesini, genellikle insanın varlık atasının maymun olduğu tezi nedeniyle yeryüzündeki tüm dinlerin dindarları bir çırpıda tekfir eder, itelerler.

Ancak Evrim Teorisi’nin ortaya koyduğu tezlerin bütünü, insanın atasının maymun olduğu sonucuyla bitmez ve bu söylemle tartışılmak da istemez. Darwin’in yalnızca ana akım materyalizmin yakaladığı düşüncesi, tüm canlıların hayatta kalabilmek adına kapasitesi nispetince hem düşünsel, hem de fiziksel plânda eski konumuna göre evrilmeye çabaladığı, bu noktada yaşadığı ölüm engeli nedeniyle ölüm öncesinde edinebildiği yaşamsal beceri kodlarını kendisinden sonrakilere eriştirmek için üremek üzerinden hayata meydan okuduğu yönündedir.

Materyalizmden doğan birçok tali düşünce, kendi doktrini etrafında toplumlara hayatta kalmanın yöntemlerini sunar. Ve toplumlar, bu yöntemleri hayata karşı birer meydan okuma kültürü olarak uygularlar.

İçinde bulunduğumuz çağın bu uygulamalar plânındaki ismini kendi çerçevemize göre koyuyoruz. Materyalizm de buna bir isim veriyor. Ve materyalizmin araçlarından biri olan medya da… Medya, son olarak bu hayatta kalma programını “Survivor” başlıklı gerçekçi yarışma ile adlandırmıştır.

Evrim Teorisi’nin en bilindik ve sloganlaşmış temenni türü tespitlerinden biri, “güçlü olanın zayıf olanı yenmesidir”. Survivor, bu basit ilkeyi ortaya koyan bir gerçekçi yarışmadır. Peki, onun hayattaki yansıması nedir?

Survivor, sistemin ortaya koyduğu yarışmaların takımlar hâlinde kazanılmasını, kazanma olduğu müddetçe kazananın ödüllendirileceğini salık verir. Hatta takım içinde de bu yola başvurur ki sistemin varlığı hem daha kutsallaşsın, hem de sisteme bağımlılık eşit şekilde dağılsın. Anlamı “hayatta kalmak” olan Survivor’da bu bilinçle yarışan herkes, meydan okuma eşiğindedir. Bu meydan okuma sisteme değil, hayatta kalmayı zorlaştıracak diğer unsurlara karşıdır. Eleneceğini düşünen yarışmacı, edindiği tecrübeyi ve kendisine gelen destek oylarını dahi kendisinden sonrası için bir başka yarışmacıya yönlendirmeyi ihmâl etmez.

Şüphesiz Survivor’un gerçek hayattaki yansıması, hayatın materyalist anlamda yaşanmasının kendisidir. Bu anlamda bu düşünce ve anlayışla yaşayan her birey, içinde bulunduğu zemini aynı yöntemlerle bir tarla gibi işler. Bu düşünceyle yaşayan her birey, sahibi olduğu mesleğine, üzerinde çalıştığı işe aynı gözle bakar. Bu yüzden tek derdi, kazanmaktır. Yeniden kazanmanın yolu da, diğerleri az ile karnını doyurup yeni yarışmaya daha düşük bir direnç ve enerjiyle hazırlanırken, kendi karnının tok olduğu, daha yüksek direnç ve enerjiye sahip olarak hazırlanmasıdır.

Materyalist düşünceyi kendisine ilke edinmiş kişilerin oluşturduğu ve bu düşüncenin hâkim kılındığı topluluklar, sivil toplum kuruluşları, meslek ve iş kuruluşları, şirketler, akademiler, devletler vardır. Buralara mensup olanların yahut buralara mensup olmaya aday olanların arzusu daha fazla fonlanmaktır. Sanayicisi, esnafı, akademisyeni, siyasetçisi, sporcusu, mühendisi, doktoru, bakkalı, manavı, kasabı, pidecisi, berberi, gazetecisi ve aklınıza gelebilecek bütün mesleklerin sahipleri, zihinlerindeki düşünce materyalizm ise bu fonlama ile hayata meydan okuyabileceklerini düşünerek yaşarlar ve sistemi savunurlar. Ana akım materyalizmden doğmuş her ideoloji bu anlamda ruh ikizidir.

Ülkemizde yabancı ülke kaynaklarıyla fonlandığı ilân edilen medya kuruluşları son günlerde fazlasıyla gündem oldu. Gündem etrafından konuşulan medya kuruluşlarının komünist söylemler taşıdıkları, ancak bu fonlamaların kapitalist merciler tarafından sağlandığı da yine tartışılanlardandı. Ruh ikizlerinin birbirlerini kollayacakları ve sistemi savunacakları düşünülmedi; ancak gerçek, görülenin ta kendisiydi. Örneğin Türkiye’de Rotary tipi kulüplerin birçok mensubunun daha önce komünist/sosyalist/faşist ideolojiye inananlardan çıktıkları dahi bunun göstergelerindendir. (Evet, faşizm ile komünizm de ruh ikizidir. Her faşist komünist, her komünist de faşisttir. “Komünist faşizmi” diye bir durum vardır. Çünkü komünistler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, diğerlerine karşı kendilerinin taraftarıdırlar.)

Ayrıca fonlanan medya kuruluşları, Hükûmet’e yakın duran medya kuruluşlarının da Hükûmet tarafından fonlandığını ifade ettiler. Haklıydılar, ancak bu da sistemi savunma şehvetinden ileri gelen, sözde kendilerine yapılan ithama itiraz ederken sistemi daha da kutsayan bir söylemdi.

Materyalizmin sadece yabancı kaynaklı fonlarla yayın yapan medya kuruluşları yoktur. Türkiye de dâhil, dünyanın her yerinde bu zihniyetle birbirini fonlayan, ruh ikizlerini rakiplerine (dindarlara ve vatanperverlere) karşı dirençli ve enerjik tutan sistem havuzları vardır. Ve geçmişte nasıl işlemişlerse, bugün de aynı şekilde işlemektedirler.