Suriye’nin fethi, olası riskler ve Çin

Suriye’deki muhaliflerin başarısı, tek kelime ile Türkiye’nin Devlet Aklı’yla açıklanabilir. Gerisi teferruattır... İçerideki ve dışarıdaki muhaliflerin bunu sindirmesi kolay olmayacaktır. Bu oluşumla “Türkiye Yüzyılı” resmen başlamıştır. Ancak Türkiye ile Çin’in karşı karşıya getirilmek istendiği gerçeği de unutulmamalıdır.

YENİ Suriye’nin fiili lideri hâline gelen Ahmed eş-Şera, ülkeyi ziyarete gelen Batılı liderleri de kabul edip nasıl bir ülke inşâ edeceklerini ifade ediyor. Yeni bir yönetim ve yeni bir bakış ortaya koyarken riskleri de dillendirip bir devletin küllerinden yükselişine imza atıyor. Türkiye’den sonra Batılıların da konsolosluk açmaya başlamasıyla birlikte Suriye uzun bir yolculuğa çıkmış durumdadır. 

Suriye’nin önünde risklerle birlikle ciddi umutlar da bulunuyor. Toprak bütünlüğü, yeniden kalkınma hamlelerinin başlaması ve dünya ile uyum sürecindeki konuşlanmalar önem arz ediyor.

Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasında en baştan beri hep aynı söylemi geliştirdi ve hep aynı yerinde duruyor. Bunu delen üç durum var. Birincisi Suriye’nin kuzey doğusunda bulunan ve Batı’nın finanse ettiği terör güçleri, diğeri ise İsrail’in Suriye topraklarında ilerlemesi ve Suriye’nin savunma sanayi yerlerini vurmasıdır. Sonuncusu ise Rusya’nın sıcak denizlerdeki üssü olan Lazkiye ve Tartus’ta varlığına devam etmek istemesidir. 

Putin, Esed’i Lazkiye ve Tartus’ta kalmak için pazarlık aracı yapabilir. Bunun için bütün gücünü kullanacaktır. Rusya, Esed döneminde olduğu gibi Suriye’de kalmak istiyor. 

İsrail ise Golan Tepeleri ve Şam’ı vurabilecek yerlerdeki toprakları almak istiyor. Buna kimse “dur” demiyor. Görünen o ki, Ahmed eş-Şera ve ekibi şimdilik İsrail ile karşı karşıya gelmek de istemiyor. Çünkü İsrail ile karşılaşmaları durumunda ABD’nin Trump döneminde de koşulsuz desteğinin devam edeceğini iyi biliyor. Bu, büyük risklerin bir ayağıdır.

Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan terör oluşumlarının temizlenmesi zorunludur. Bunun üç nedeni vardır: Birincisi Suriye’nin toprak bütünlüğü için bu durum şarttır. İkincisi Ahmed eş-Şera ve askerlerin bazı yakınları da terör oluşumlarının olduğu Rakka, Deyrizor, Tel Abyad ve Resulayn gibi yerlerde ikamet ediyorlar. Üçüncüsü ise Türkiye’nin buraların terörden temizlenmesi noktasında kararlı olmasıdır. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı Suriye’nin toprak bütünlüğü çok önemlidir. Terör oluşumlarının olduğu yerlerde ABD’nin varlığı bir pazarlık konusu olacak ve Türkiye’nin önüne sürülecektir. Buna aşağıda tekrar değineceğiz.

Yeniden kalkınma hamlelerinin başlaması için devletin şekillenmesi gerekiyor. İyi niyetler görüldüğü için dünya ile birlikte yol yürünmek istenmesi anlaşılmıştır. Böyle bir gidişat Batılıların hem işine geliyor hem de gelmiyor. Suriye’nin istikrarlı olması ve kalkınma hamlelerinin başlaması Batı ülkelerinde olan Suriyelilerin kendi topraklarına döneceği için Batılılar tarafından destekleniyor. Ancak Suriye’deki yeni oluşumların Türkiye’nin etkisinde olması Batılıların zoruna gidiyor. Doğal olarak durum budur. Nitekim atanan yeni bakanların da bir şekilde Türkiye ile iletişimde olması, olaya Batılıların bakışını etkiliyor.

Batılıların niyetlerini iyi okumak gerekir. Şahsen hiç iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum. Zira Türki’nin etkisini perdeleyip kendileri yeni oluşumdan yararlanmak için her türlü strateji ve siyasal oyunları oynayacaklardır. Ancak bu aşamada Türkiye Batılılardan fersah fersah önde gidiyor.

Olayın asıl omurgasını, olayın zamanlaması oluşturuyor. Zira ABD’deki seçimler tamamlanmış, Biden kaybetmiş ve Trump kazanmış ancak Trump daha görevine başlamadan Suriye 13 günde Esed’i devirmiştir. Biden tekrar kazansa bu durum olmayabilirdi. Bu nedenle Türkiye’nin “Devlet Aklı”nı takdir etmek gerekiyor.

Suriye en baştan beri dünya ile uyum hâlinde olmak istiyor. Bu durum Batılıların karşı çıkmalarını gerektirecek hiçbir kozu ellerinde bırakmamıştır. Türkiye destekli Suriye’nin 13 günde Esed’den kurtulması tam anlamıyla şok etkisi yaşatmıştır. Yani böyle bir operasyonda Türkiye ve Suriye muhalifleri dünyayı açık yakalamıştır. Dünya ve Türkiye açısından çok büyük bir başarılı operasyon gerçekleştirilmiştir. Ancak asla unutulmamalıdır ki, Türkiye destekli Suriye’nin bu başarısı hem dünyada hem de Türkiye’nin bazı iç çevrelerince tam anlamıyla sindirilebilmiş değildir.

Trump her ne kadar Türkiye ile Biden’a göre iyi ilişkiler kursa da tecrübe ile sabittir ki, Trump’ın her an olumsuz kararlar alabileceği olasılığı mevcuttur. Trump’ın şimdiki yumuşak konuşmaları Türkiye’ye zaman kaybettirmek, ABD’ye ise zaman kazandırmak amaçlıdır.

Zira ABD terör oluşumlarını yönetmeyi ne zaman bırakır ve Suriye’den ne zaman çıkar, bilinmiyor. Ayrıca İsrail’in Golan Tepeleri ve diğer aldığı yerleri Suriye geri istediğinde ABD İsrail’in yanında yer alacaktır. Türkiye destekli bu operasyon tam anlamıyla başarılı görülürken batıdan doğuya doğru kayan ekonomik merkezler en büyük fotoğrafı oluşturuyor. 

Çin, Tayvan üzerine giderken karşısında ABD’yi görecektir ancak asıl mesele Türkiye ile Çin’in karşı karşıya getirilmesidir. ABD eğer İsrail’in Suriye’deki ilerleyişini durdurup aldıkları yerleri vermesi ve terör ile mücadelede Suriye ve Türkiye’nin yanında yer alacaksa bunu Türkiye’nin Çin ile karşı karşıya gelmesi için yapacaktır. Çok dikkatli olunmalıdır.

Suriye Millî Ordusu’nun Halep Kalesi’ne Türk Bayrağı asması ve Türkiye’nin içindeki bazı muhaliflerin Türkiye’nin başarısını gölgeleme etkisini farklı bir yazıda kaleme almak gerekiyor. Zira bu öyle kolay bir bakış değildir.     

Netice’de Suriye’deki muhaliflerin başarısı, tek kelime ile Türkiye’nin Devlet Aklı’yla açıklanabilir. Gerisi teferruattır... İçerideki ve dışarıdaki muhaliflerin bunu sindirmesi kolay olmayacaktır. Bu oluşumla “Türkiye Yüzyılı” resmen başlamıştır. Ancak Türkiye ile Çin’in karşı karşıya getirilmek istendiği gerçeği de unutulmamalıdır.