Süper Vali’ye tek günlük yâverlik

Yazıcıoğlu’nun şehre vali olacağını daha erken öğrenmek basit bir istihbarat bilgisi… Peki, o gelmeden evvel, onun adrenalin tutkusuna hazırlık yapmak neyin nesiydi? Ah, doğru ya! Bütün memleketin geleceğini ele geçirmek için eğitime, akademiye, Askeriyeye, Mülkiyeye, Hâriciyeye ve Adliyeye hazırlanandan ne beklenebilirdi ki?

DERSTEYDİM. Ara verildiğinde telefonuma baktım, çağrı kaydı vardı…

Arayan, bulunduğum bölgeden sorumlu kişiydi.

Karşı arama yaptım, “Müsaitsen alayım, kampüsteyim” dedi. Çıktım.

Arabasına binip de selâmlaşmadan sonra, o günlerde kızağa çekilmiş olarak Merkez’de bulunduğunu bildiğim Recep Yazıcıoğlu’nun Denizli’ye vali olarak atandığını söyledi.

Şaşırmıştım. Daha resmî bir şey yoktu, bu bilgiye nasıl ulaşmışlardı? Tanıdığı biri söylemiş olabilirdi, neyse…

Şaşırmıştım ama sevinmiştim de… Zira pasif bir nitelikle tanıdığım valilik mâkâmına şânına yaraşır bir nitelik katmış birinin öğrenci olduğum şehre atanarak yeniden aktif göreve dönmesi sevindiriciydi.

Sanırım bunda ağabeyi Mustafa Sait Yazıcıoğlu’nun AK Partili oluşu da etkili olmuştu…

***

Konuşmaya devam etti.

FETÖ ile iltisaklı olduğu için bugün kapalı olan, ancak o günlerde faaliyetlerine yeni başlayan Adrenalin Derneği’nin merkezinin açılışını Recep Yazıcıoğlu’nun yapacağını anlattı.

Benim de o açılışta bulunmamı, evimden de iki kişinin benimle birlikte gelmesini istedi.

Macera bu ya, ben bu süreçte ev sorumlusu bile değildim.

Ama herkes bilirdi ki, ben o büyük sorumlunun gözdesiydim…

Yani özel bir görev almıştım ve bunu yapacaktım.

Arabadan inerken bir hatırlatma yaptı: “Takım elbisen yoksa alalım, varsa onu giy, Vali Bey’in yanında sen olacaksın!”

***

Açılış günü gelip çattı.

Çok heyecanlıydım. Türkiye’nin konuştuğu Vali Recep Yazıcıoğlu yeniden aktif göreve dönmüştü de göreve başladıktan çok kısa bir süre sonra kendisini çok yakından görecektim.

Açılışa çok da erken olmayan bir saatte gittik.

Her şey hazırlanmıştı.

Bana, Vali Bey’in yanından ayrılmamam, istediği bir şey olup olmadığını sormam ve buna göre ona hizmet etmem söylendi.

Vali Bey ve ekibi merkeze geldi; Dernek Başkanı, karşılama yaptıktan sonra kısaca beni de tanıştırdı ve kendisine yardımcı olacağımı söyledi.

Ardından açılış töreni başladı.

Benim de arkasında bulunduğum portatif kürsüde çok kısa bir konuşma yaptıktan sonra kurdeleyi kesti ve içeri geçildi.

Hep yanında yahut arkasındaydım. Bir kez çay istedi, bir de su…

Sürekli şehri soruyor, cevaplar bekliyordu. Bir de sorduğu, adrenalindi…

Derneğin ismi ne diye “Adrenalin” konulmuştu ki?

Resmî anlamda 2001’de kurulan derneğin açılışını bir önceki Vali Yusuf Ziya Göksu’ya niçin yaptırmamışlardı?

Evet, Şehit Vali Recep Yazıcıoğlu, adrenalin tutkunu biriydi, bunu tüm Türkiye biliyordu…

***

Birkaç saatte, o devlet adamının neden bu kadar çok sevildiğini anlayabilmiştim. Zira heyecanı içine sığmıyordu.

Sadece birkaç ay sonra Ankara’ya gittiği o gün (8 Eylül 2003) şehit olduğunu öğrenince tüm şehir yasa büründü.

Birkaç saat de olsa varlığına şâhit olan bu fakiri de söz konusu haber oldukça sarsmıştı.

Adrenalin Derneği’nin yönetimi, dernek 2001’de kurulmasına ve Yazıcıoğlu Denizli’ye 2003 yılında atanmasına rağmen, Yazıcıoğlu’nun derneğin kuruluşuna yardım ettiğini belirten beyanlar vererek taziye ilânı verdi.

Bense daha büyük bir gerilimin henüz başlangıcındaydım…

Bunu da bir başka zamanda yazarız inşallah…


Bu hikâyeden benim çıkardığım sonuç hep şu oldu:

Türkiye’de “bilim” konusu açıldığında meseleye bakış daima fennî bilgi üzerine odaklandı.

Hâlbuki bilimin içtimaî kısmı da vardı ve toplumumuz buna karşı önce kör edildi, daha sonra bizzat görmezden geldi.

Bu sayede sosyolojiden, psikolojiden, davranış bilimlerinden, antropolojiden, tarihten ve daha birçok sosyal bilimden uzak kaldı.

Onların da sonlarında “-loji” eki vardı ama tercih yapılmıştı bir defa…

Böylece davranışlarımızın kodları çözüldü, hangi olaya yahut kime nasıl ve ne seviyede tepki verip refleks göstereceğimiz karşı taraf için ayan oldu.

Bu yüzden hep en az bir adım önde oldular. “En az bir adım”…

Yazıcıoğlu’nun şehre vali olacağını daha erken öğrenmek basit bir istihbarat bilgisi…

Peki, o gelmeden evvel, onun adrenalin tutkusuna hazırlık yapmak neyin nesiydi?

Ah, doğru ya! Bütün memleketin geleceğini ele geçirmek için eğitime, akademiye, Askeriyeye, Mülkiyeye, Hâriciyeye ve Adliyeye hazırlanandan ne beklenebilirdi ki?