Prizren, Kosova
OSMANLILAR, aşiret
kültüründen gelmekteydi ve hâlâ ordusunun bir bölümü, Anadolu’daki aşiretlerden
müteşekkildi.
Aşiret
kültürünün özünde “göçerlik” bulunmaktaydı. Yani bir aşiret, hayvanlarını,
çocuklarını ve bu hayatta kullanabileceği her şeyi yanında taşıma ve gerekli
gördüğü hâllerde konaklayacağı yere hızlı bir şekilde yerleşme konusunda
ustaydı.
Osmanlı
Ordusu ise farklı yerlerden gelen askerler ve yeniçerilerden oluşmaktaydı. Bu
kişiler profesyonel asker olmalarının hâricinde her en az bir konuda
uzmanlaşmış kimselerdi. Mimar Sinan’ın da bir yeniçeri olduğunu söylersek,
sanırım ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.
Bu
aşiret kültürü ve iş bölümü, kendini ordu ile seferlerde de göstermiştir. Ordu,
sefere çıktığı zaman geceyi geçireceği yerde hızlı bir şekilde yerleşmekteydi. Bu
seferler günler, haftalar, hattâ bazen aylar sürmekteydi. On binlerce kişilik
bir ordunun yüzlerce kilometrelik yolu gittiği düşünülürse, yanına alacağı ya
da taşıyabileceği yiyecek miktarı sınırlı olmaktaydı. Bu nedenle ordunun
ihtiyaçları, güzergâh üzerinde yer alan belli noktalardan, sebze ve meyve gibi
depolanamayan ürünler güzergâhta bulunan köylerden ve şehirlerden temin
edilmekteydi. Bu durum ise bölge halkı açısından önemli bir gelir fırsatı hâline
gelmekteydi.
Diğer
taraftan, ordunun geçtiği güzergâhta bulunan yollar ve köprüler temizlenir,
onarılır ya da gerekli durumlarda inşâ edilirdi. Ordunun geçmesine hazır hâle
getirilen ya da ordu için inşâ edilen bu yollar ve köprüler, günümüzde dahi
kullanılmaya devam etmektedir. Hattâ bu ordu güzergâhları, günümüzde ilgi çeken
seyahat rotaları arasında yer almaktadırlar. Çünkü bu güzergâhları takip ederseniz,
pek çok kültürel mîrası da görme şansı elde edebilirsiniz.
Bu
güzergâhların en meşhurlarından biri ise, Kanûnî Sultan Süleyman’ın Viyana
Kuşatması sırasında kullandığı Sultanlar Yolu’dur.
“Sultanlar
Yolu” olarak anılan rota, Süleymaniye Camiî’nde bulunan, Sultan Süleyman’ın türbesinden
başlayıp Viyana merkezinde bulunan Aziz Stjepan Katedrali’nde bitmektedir.
Yaklaşık 2 bin 200 kilometre uzunluğundaki bu güzergâh, Türkiye’den başlayıp
Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan, Macaristan, Slovakya
ve en nihâyetinde Avusturya’da sonlanmaktaydı.
Kanûnî
Sultan Süleyman’ın ordusuyla birlikte kullandığı Sultanlar Yolu’nun
Türkiye’deki başlangıcı, günümüzde türbesinin bulunduğu yerden başlayarak Fatih
Camiî, Eyüp Sultan, Kayabaşı, Şamlar, Sazlıbosna, Dursunköy, Çatalca, İnceğiz,
Hallaçlı, Karlı, Ahmetbey, Uluçınar, Hamzabey, Hasköy, Edirne, Avarız
(Sırpsındığı), Sarayakpınar, Karabulut, Kemalköy ve Kapıkule’ye kadardır.
Bu
yolla sonrasında Yunanistan’a giriş yapılır ve Kastanies, Marasia, Diakia ile
Ormenio’yu geçtikten sonra Bulgaristan’a geçilir.
Buradan
da Svilengrad (Cisri Mustafapaşa),
Lyubimets, Harmanli, Haskovo, Mineralni Bani, Parvomay, Sadovo, Filibe,
Stamboliyski, Pazarcık, Ihtiman, Novi Han, Sofya, Dragoman ve Kalotina’ya ulaşılır.
Bu
aşamadan sonra artık yol, Sırbistan topraklarından devam eder.
Sırbistan’da
Dimitrovgrad, Pirot, Bela Palanka, Nişka Banja, Niş, Paraçin, Despotovac,
Svilajnac, Smederevska Palanka, Smederevo, Belgrad, Zemun, Sremski Karlovci,
Petrovaradin ve Novi Sad şehrine ulaşırız.
Novi
Sad’ın ardından Hırvatistan’a giriş yapılır. Hırvatistan’da Ilok, Opatovac,
Šarengrad, Vukovar, Vinkovci, Đakovo, Osijek, Darda, Grabovac, Kneževi
Vinogradi, Karanac, Beli Manastir, Popovac, Podolje, Draz ve Topolje’ye varılır.
Hırvatistan’dan
sonra günümüz Macaristan sınırından devam eden yol; Udvar, Sátorhely, Mohaç,
Bátaszék, Szekszárd, Dunaföldvár, Székesfehérvár, Százhalombatta, Budapeşte,
Budakalász, Szentendre, Esztergom, Annavölgy, Tatabánya, Tata, Györ ve Halászi
üzerinden Slovakya’ya ulaşır.
Slovakya’ya
Štúrovo üzerinden giriş yapılır ve sonrasında Obid, Kravany nad Dunajom, Moča,
Radvaň nad Dunajom, Radvaň nad Dunajom-Žitava, Iža, Komárno, Kameničná,
Kolárovo, Nové Zámky, Nitra, Topoľčany, Trenčín, Beckov, Nové Mesto nad Váhom,
Čachtice, Vrbové, Prašník, Dobrá Voda, Častá, Harmónia, Modra, Marianka,
Bratislava ve Devin’in ardından en nihâyet yol, Avusturya topraklarına ulaşır.
Avusturya
topraklarında Wolfsthal, Hainburg an der Donau, Petronell-Carnuntum, Neusiedl
am See, Pamhagen, Mörbisch am See, Rust, Oggau am Neusiedler See, Eisenstadt,
Hornstein, Donnerskirchen, Purbach am Neusiedler See, Breitenbrunn, Sommerein,
Bruck an der Leitha, Trautmannsdorf an der Leitha, Rauchenwarth, Schwechat,
Simmering ile Viyana’ya gelinir.
Kanûnî
Sultan Süleyman, bu yolculuğa 1529 yılının 10 Mayıs günü başlamış ve 23
Kasım’da yani 141 günün ardından ordusuyla birlikte Viyana’nın kapısına
dayanmıştır. “Batı topraklarındaki en etkili ve hızlı sefer” olarak tarihe
geçen bu ilk seferin netîcesinde başarı elde edilemez. Kanûnî Sultan Süleyman,
aynı rota üzerinde başka seferler de düzenler ve en nihâyet, bu güzergâhta
bulunan Zigetvar Kalesi’nin kuşatması sırasında, 1566 yılında hayatını
kaybeder.
Kanûnî
Sultan Süleyman’ın seferlerinde kullandığı bu yol, yukarıda bahsettiğimiz imar
ve tamirat faaliyetlerinin hâricinde, ordusunun bu bölgedeki yaşayan insanların
başına dert olan kişi ve gruplardan kurtulmalarını da sağladığı yani bölgeye
barışı getirdiği için “Barış Yolu” olarak da anılmaktadır.
Kültürleri,
dinleri ve medeniyetleri uç uca bağlayan bu yol, günümüzde her biri kendi
ülkesinde ünlü birer trekking güzergâhı olarak kullanılmaktadır.