Şükürsüz toplum

Şimdilerde dua sonrası rahmet indirildiğinde şükür gerekir. Bu nedenle dua eden diller susmamalıdır. Milletin önüne pranga olan eski yüzler kenara itilmelidir.

ÖZELLİKLE pandemi sonrasında dünyadaki ekonomik sıkıntı Türkiye’de de etkili oluyor. Bu gayet doğal bir süreçtir. Anormal tarihî süreçler aynı zamanda tarihî fırsatları da beraberinde getirir. Büyük sıçramalar kritik eşiklerde açık hâle gelir.

Ekonomik durum her geçen gün milletin boğazını sıkıyor. Bunu kimse inkâr edemez. Bir kupa bardağın 300 TL, tahta oyuncağın 750 TL olduğu yerde kar da, yağmur da zor yağar. Zira şükür, rızkın devamı için iyidir. 

Türkiye’deki ekonomik sıkıntı elbette istenen bir durum değildir. Avrupa’da ufak bir enflasyon olunca toplum hemen sokaklara iniyor. Bizde ise enflasyon ne olursa olsun devletinin yanında yer alan aziz ve her hizmete lâyık bir toplum bulunmaktadır. Böyle bir toplumun bütün istekleri yerine getirilse ve ayaklarına kırmızı halılar serilse yeridir.

Ancak garip işler de olmuyor değil. Doğuştan itibaren muhtar, vekil olanların da hoş görülmesi gerekmiyor. Bir defa muhtarlık e-Devlet Sistemi ile birlikte şehirlerde tarih olmuştur. Devlet bunu neden kaldırmaz, anlaşılır gibi değil. Siyâsî kaygı için bir ihtimâl görünüyor ama muhtarların büyük kısmı mevcut sisteme çalışmamaktadırlar.

Vekillerin büyük kısmı da 14 Mayıs sonrasına göre konuşlanmış durumdadırlar. “Dâvâ adamı” diyebileceğiniz kişi sayısı yok denecek kadar azdır. Bir de eskimiş yüzlerin yeniden sahaya inmesi var ki hiç sormayın.

Bunları yazmamızın nedeni, 14 Mayıs’ta bu aziz milletin ülkenin yararı yönünde tercihte bulunacağının gün gibi açık olmasıdır. Tarihe not düşmek için şunu ifade etmeliyim ki, aynı durumu belediye başkanları ve vekiller için söyleyemem. Zira aziz toplum başkanların ve vekillerin büyük kısmının şahsî menfaat üzere hareket ettikleri düşüncesindedir. Bu durum şükrü kenara itmiştir. Bunun da ciddî vebali vardır.

Burada hem maddî, hem de manevî olarak şükür ana eksendir. Muhtarlık ve vekilliği örnek olarak verdim, zira eski yüzler toplumun istemediği bir durum. Rızkın şükürsüz kalması da eski bir düşüncedir. Ekonomik açıdan piyasada her dönem tekelcilik işlenmektedir. Alternatif durumlar şiddetle desteklenmesi gerekirken tekelcilik ise halkı tehdit eder duruma erişmiştir. Devlet elinden geleni yapıyor ama enflasyon karşısında maaşlar eriyor.

Bizim toplumumuzun kadim geleneğinde ufak bir hediye bile olsa teşekkür etmek vardır. Bir kahvenin kırk yıl hatırının olması bu nedenledir. Özellikle Yüce Yaratıcı’nın hatırlanması, O’na dair fikrin oluşması esastır. Bir insanın bir insana hediyesinde bile teşekkür eden insanlığın Yüce Yaratıcı’nın ikramına karşı şükrü unutması en tehlikeli gaflet hâlidir.

Fizik evren metafizik evrenden damladığından, metafizik evrenin yok sayılması mümkün değildir. Bu nedenle koskoca evreninin Yüce Bir Yaratıcı tarafından inşâ edilmiş olması başlı başına bir hayret verici durumdur.

İnsanlar bu tür zihinsel faaliyetlerini yaparken bir düşünce sistemi geliştirmelidirler. Ülke yağmur ve kuraklık ile uğraşırken asıl gerekli dua edildiğinde rahmet indirildi. Mesele şudur: Dua geciktikçe rahmet de gecikti.

Şimdilerde dua sonrası rahmet indirildiğinde şükür gerekir. Bu nedenle dua eden diller susmamalıdır. Milletin önüne pranga olan eski yüzler kenara itilmelidir.