
BRENT petrol fiyatlarına
bağlı olarak artışa geçen akaryakıt fiyatları, dün gece de kendini hissettirdi
ve 2022 yılının başından bu yana 10 TL’nin üzerinde bir artış yaşamış olduk. Yaşanan
artışların ülkemize özgü olmadığı bir gerçek. Dünya çapında etkisini
hissettiren bu durum, başta araç sahiplerini kara kara düşündürürken, zamların
temel ihtiyaç malzemelerini tesiri altına alması, var olan sorunu katmerli bir
hâle getiriyor.
Salgınların
ve savaşların gölgesinde baş gösteren hammadde sıkıntısı, lojistik ve akaryakıt
ile bambaşka bir soruna bürünmüş durumda.
Enflasyonun
sınırlar ötesini de etkilediğini göz önüne aldığımızda altın, döviz,
gayrimenkul, araç, kira, mazot, benzin, LPG, doğalgaz, elektrik, buğday, şeker
ve sıvı yağ fiyatlarındaki amudi artışlar kaçınılmaz oluyor.
Evde,
işyerinde, kahvede, stadyumda, markette, vapurda, otobüste kiminle karşılaşırsan
karşılaş, “ekonomi” neredeyse tek başlık olarak ele alınmakta ve “Nereye
gidiyoruz?” sorusuna cevaplar aranmakta. Aradığımız sadece bu da değil. Suçlu
arıyoruz. Suçlu pozisyonunda ilk akla gelense “iktidarı yönetenler” oluyor. Cumhurbaşkanı
ile Maliye Bakanı ilk ikinin değişmez argümanı. Sonrası ise bir lokomotife
eklenen vagonlar gibi…
Haklı
gerekçeleri, hatta gerekçelerimiz olabilir ancak suçun bir köşesinde, birey
olarak bizim de kabahatimizin olup olmadığını araştırmamak beni kara kara
düşündürmüyor değil.
Örneğin,
50 litrelik bir depo mazot için bin 400 TL öderken, Kuşadası’nda bir hamburgeri
bin 200 TL’ye satan vicdansız esnafın hiç mi suçu yok?
Kıymanın
kilosu 150 TL’den satılırken, aynı tatil yerinde bir lahmacunu 200 TL’ye satan açgözlünün
hiç mi suçu yok?
Bu
örnekleri arttırabiliriz. Sonuç olarak dünya, kendi kıtlığını ve kendi yokluğunu
hazırlıyor. Şekva etmenin bahsi geçen sorunları çözmeyeceği de muhakkak.
Suçun
olduğu yerde suçluyu aramak doğru bir sonuç ancak olay mahallinde kendi ayak
izimizi ve parmak izimizi aramamak da bir o kadar yanlış!
Gram altının bin 500’ü, mazotun 50, doların da 25 TL’yi geçeceği konuşuluyor. Olmasını arzu etmemekle birlikte mümkün; ama kıtlık günlerinin yaklaşmakta olduğunu ve kaotik ortamların bizi beklediğini söyleyenlerin yankısı kulağıma değdikçe, inanın, darmadağın oluyorum. Ben olsam da siz olmayın!