Su kıtlığına çare olarak yağmur hasadı ve sarnıçlar

Yağmur hasadı, dünyanın en büyük su kaynaklarından biri olan yağmur suyunun tarım, hayvancılık ve evsel ihtiyaçlarda kullanılmak üzere toprak altında veya üstünde biriktirilerek yeniden kullanılmak üzere depolanmasıdır. Yağmuru hasat etmenin farklı yöntemleri var. Yağmur suyu hasadının dünyadaki ilk örnekleri, evlerin uygun noktalarına yapılan sarnıçlar ve kuyular.

DÜNYANIN su dengesinin tehdit altında olduğu bilinen bir gerçektir. Yaşamın devamı, yeterli ve kaliteli suyun varlığına bağlıdır. Fransız okyanus uzmanı Jacques Cousteau, “Su döngüsü ile yaşam döngüsünün bir olduğunu unutuyoruz” der. Acı gerçek ise, dörtte üçünün sularla kaplı olduğunu henüz küçük yaşlarda öğrendiğimiz dünyamızda 700 milyondan fazla insanın temiz içme suyuna erişim sağlayamamasıdır.

Kaynaklara göre dünya haritasında görünen maviliklerin sadece yüzde 2.5’i tatlı su kaynaklarıdır. Bu suyun yüzde 70’i buzullardadır. Toplam suyun ise sadece yüzde 1’i kullanılabilir su kaynağı olarak belirtilmekte.

Dünyanın su ile imtihanına baktığımızda, küresel çapta çok büyük bir krizin kapıda olduğu aşikâr. Sayısal veriler, Türkiye’nin de bundan nasibini aldığını/alacağını, dolayısıyla harekete geçmek için fazla zamanımızın kalmadığını işaret etmekte. İşte tam da bu nedenle su kaynaklarına dair sahip olduğumuz tüm imkânları olabildiğince etkin ve verimli kullanmamız gerekli. Çözüm odaklı yaklaşımlardan biri olarak “yağmur hasadı” bu noktada devreye giriyor.

Ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 23 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de imar yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile 2 bin metrekareden büyük parsellere inşâ edilecek yapılara yağmur suyu toplama sistemi zorunluluğu getirdi. Üretimin ve tüketimin artmasına paralel su kullanımının artması ve suyun israflı kullanılması nedeniyle bu sistemin ilerleyen zamanlarda çok daha küçük parseller için de zorunlu olması kaçınılmaz görünüyor.

Ne kadar su kullanıyoruz?

Dünyada su kaynaklarının yüzde 71’i tarım amaçlı, yüzde 18’i sanayi ve yüzde 11’i evsel kullanım sırasında tüketilmektedir. Ülkemizde ise yüzde 73’ü tarım, yüzde 11’i sanayi ve yüzde 16’sı evsel kullanım olarak kayıtlarda yer almakta.

Çamaşır, bulaşık, duş almak, diş fırçalamak gibi birtakım günlük rutinlerimiz ile ilgili zaman zaman harcanan su miktarıyla ilgili - uyarılar yapılarak- hatırlatmalara rastlamak mümkün.

Bunların haricinde, tükettiğiniz ürünlerin üretim döngüsü ile genellikle ilgilenmeyiz, bu mânâda ulaşabildiğim birkaç veriyi paylaşmak isterim.

Bir hamburger için et üretimi noktasında hayvan yeminden başlayarak yemeye hazır oluncaya kadarlık süreçte 2 bin 400 litre su kullanılıyor. Pamuklu bir tişört üretimi için suyun ödediği bedel 2 bin 500 litre. Ya bir bardak kahve için harcanan 130 litre suya ne demeli? Bu arada işin görünmeyen tarafında kullanılan bu sular “sanal su” -sanal olmayan ne kaldı ki- olarak ifade ediliyor.

TÜİK 2020 verilerine göre Türkiye’de yaşayan her kişinin günde ortalama su tüketimi 217 litre. Bu tüketim sanal su kullanımı dikkate alındığında yaklaşık olarak 5 bin 400 litrenin üzerine çıkıyor.
Peki, Türkiye için “su zengini bir ülke” diyebilir miyiz?

Kaynaklarda, kişi başına düşen su miktarına göre 8 ilâ 10 bin metreküp arası “su zengini”, 2 bin metreküpten az olan “su kıtlığı çeken”, bin metreküpten az ise “su fakiri” olarak nitelendirilmiştir.

Yarı kurak iklim kuşağında bulunan Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında bin 652 metreküp iken 2020 yılına gelindiğinde azalarak bin 346 metreküpe düşmüştür. Türkiye’de nüfusun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı tahmin edilmekle birlikte kişi başına düşen su miktarının yaklaşık bin metreküpe kadar azalacağı öngörüler arasındadır.

Türkiye sizce su zengini midir? Ya da su fakiri olma yolunda mıdır?

Yağmur hasadı işe yarar mı?

Yağmur hasadı, dünyanın en büyük su kaynaklarından biri olan yağmur suyunun tarım, hayvancılık ve evsel ihtiyaçlarda kullanılmak üzere toprak altında veya üstünde biriktirilerek yeniden kullanılmak üzere depolanmasıdır. Yağmuru hasat etmenin farklı yöntemleri var. Yağmur suyu hasadının dünyadaki ilk örnekleri, evlerin uygun noktalarına yapılan sarnıçlar ve kuyular.  

Bizim memlekette -Kahramanmaraş- bağ evini yaparkenki ilk iş, yağmuru depolamak adına ya bir musluk -bizde depo denilmez- plânlanır veya su kuyusu açma derdine düşülür. Musluk genellikle ya evin arkasına ya da evin altına plânlanır. Şehir suyu kullanımı mümkün olmadığında zorunluluktur bu. Şehir suyunuz varsa acil durumlarda yedek depo görevi görür. Bu yapılarla zorunluluk olsun olmasın, aslında doğanın yükü hafifletilmektedir. Tarihten bu yana uygulanan bu yöntemlerin yaygınlaştırılarak varlığının sürdürülmesiyle kültürel mirasın yaşatılmış olması bir tarafta dursun, yine yağmur suyunun kullanımıyla şehir şebekesinden çekilen suyun miktarı azaldığı için enerji tasarrufu sağlanıyor.

Yağmur hasadı ayrıca, tuvalet sifonlarında temiz içme suyunun kullanılmasını da engeller.   

Akıllıca ve modern sistemlerle tasarlanan yöntemler sayesinde soğutma kuleleri, evsel klima sistemleri, yangın söndürme ve havuz gibi alanlarda kullanımı mümkün hâle geliyor. Bunlar yağmur hasadının faydalarından sadece birkaçı…

Yağmur hasadına dair dünyadan ve ülkemizden örnekler

New York Dünya Ticâret Merkezi’nde yağmur suları çatıda toplanarak etraftaki parkın sulanması ve binanın soğutulması için kullanılıyor. Bu işlemle bina soğutmasında kullanılan enerjiden yüzde 25 tasarruf sağlanıyor.

Frankfurt Havalimanı’nda sulama ve tuvalet amacıyla kullanılıyor bu sistem. Almanya Marburg Tenis Kortu yağmur suyuyla sulanıyor. Yine ABD’de yüz binlerce evde yağmur suyu depolama sistemi bulunuyor; çoğu bahçe sulama için. Yüzde 20’si de içme suyu amacıyla kullanılıyor.

Çin, Arjantin ve Brezilya da hayvancılık, küçük sulamalar ve yeraltı su seviyesini yenilemek için yağmur suyu hasadı yöntemini kullanan ülkelerden. Hindistan, yeraltı suyu tükenmesini önlemek üzere her bina için yağmur suyu hasadını zorunlu kılan ülkelerden.

Türkiye’de yayınlanmış ve ulaşabildiğim -üzülerek- tek örnek, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2015’ten beri Ayazağa yerleşkesinde uyguladığı sistem. Üniversitenin belirli yerlerine kurulan yağmur suyu bahçeleri ile zemine uygulanan geçirgen betondan süzülerek doğal yöntemlerle arıtılan ve gölette toplanan yağmur suyu, çevre sulanmasında ve kampüsün temizliğinde kullanılıyor. Yeni düzenleme ile bu sayının artacağını umut ediyorum.

Ülkemizde, tarihte örnekleri bulunan ve yeni düzenlemeyle tekrar gündeme gelen “sarnıçlara” ilişkin dosyamızda buluşmak dileğiyle, sağlıkla kalın…

 

https://www.dsi.gov.tr/Sayfa/Detay/754

https://wwftr.awsassets.panda.org/downloads/ysh_web_ekim_2020_1.pdf

http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-su-politikasi.tr.mfa

https://sutema.org/mavi-gezegen.1.aspx