TÜRKİYE epeydir eski
tartışma alanlarına çekilmek isteniyor.
Liberal
görünümlü maske ile küreselci hesaplarını hayata geçiremeyenler, yeniden
Kemalist ve anti-Kemalist, Atatürkçülük ve Atatürk karşıtlığı üzerinden eski Türkiye’nin
tartışmalarını alevlendirmenin arayışı içine girdiler.
Bu
kesimin maskesi Ayasofya’nın açılma ihtimâli gündeme gelince düştü. Bu zamana
kadar muhafazakâr ve milliyetçilere güzel görünmek için çevirdikleri şirinlik
rolünü oynayamaz hâle geldiler. Gerçek duyguları dışa vurdu, daha fazla
dayanamaz ve daha fazla şirinlik yapamaz duruma düştüler.
Bırakın
Ayasofya’yı, Sultan Ahmed’i müze yapma düşüncelerini ağızlarından kaçırdılar.
Bunu dile getiren CHP’li, “Durumu toparlayayım” derken bir gaf daha yapmış.
Meğer bütün bunları lâiklik gereği söylemiş.
Milliyetçi
takılan bir profesörse Atatürk’ün Ayasofya kararına karşı çıkmayı Cumhuriyet’in
kurucu değerlerine savaş açmak olarak görüyor. Bir sonraki aşama, Atatürk’ün
Türkçeye çevirdiği ezan olacak. Son aşama olarak da herhâlde Atatürk’ün partisi
dururken başka parti kurunların Cumhuriyet düşmanı ilân edilmeleri olacaktır...
Bu
mevzu uzun, tartışmakla bitiremeyiz. Konumuz da aslında bu değil…
Başlıktan
da anlaşılacağı gibi, konu, Kemalist maskeliler…
Ne
zaman Atatürkçülük üzerinden bir tartışma başlasa, şimdi arz edeceğim ve en
hızlı Kemalist kesilen dört kesime dikkat etmezsek, kutuplaşmanın şiddetini ve seyrini
engelleyemeyiz.
Cumhuriyet’in
100’üncü yılı için gün saymaya başladığımız bugünlerde, Cumhuriyet’in ilk
yıllarındaki tartışmalı konuları yeniden açmanın kimseye bir faydası yok. Her
olay, dönemiyle ve döneminin koşullarıyla değerlendirilmeli.
Ancak
gerek Cumhuriyet’in ilk yıllarında, gerekse günümüzde hâlâ Atatürkçülükten
geçinen veya Atatürk’ü kendine siper edinenler değişmediler.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 yıllık iktidarı dönemi ile ilgili isteyen olumlu, isteyen de olumsuz alıntılar yapabilir. Ancak Atatürk’ün icraatı arasında öyle uygulamalar vardır ki bunlarla ilgili tartışmaya mahâl yoktur.
Hem Nazım Hikmet ve Sebahattin Ali’ye ağlayıp, hem de Kemalist takılanlara dikkat etmeliyiz!
Mustafa
Kemal Atatürk’ün Komünistler, Alevîler, Masonlar ve Azınlıklar konusundaki
tutumu çok nettir.
Dolayısıyla…
1)
Hem Nazım Hikmet ve Sebahattin Ali’ye ağlayıp, hem de Kemalist takılanlara
dikkat etmeliyiz!
2)“677 Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine
ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun
Madde 1:
Türkiye
Cumhuriyeti dâhilinde gerek vakıf suretiyle, gerek mülk olarak şeyhinin tahtı
tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve
zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak
üzere kâmilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası
dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir.
Alelumum
tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik,
babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada
kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan
ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur.
Türkiye
Cumhuriyeti dâhilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate
müstenit olanlarla bilumum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır.
Seddedilmiş olan
tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas
edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile
yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı
ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve
elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır.
Şeyhlik, babalık ve
halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az
olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından
başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar.”
Bu
devrim kanununda geçen kavramların önemli bölümü, Alevîlik anlayışında
kullanılan kavramlardır. Bu konuna göre “dedelik” açıkça yasaklanmasına rağmen,
Ekrem İmamoğlu’nun “dedeliği” simgeleyen bir fotoğrafla Alevîliği farklı bir
din olarak sunması dikkat çekicidir.
Hem
Dersim’e ağlayıp, hem de Kemalist kesilenlere de dikkat etmemiz lâzım!
3)
Mustafa Kemal Atatürk’ün Mason localarını yasakladığını bilmeyen yok. Parmağına
loca yüzüğü, yakasına Atatürk rozeti takan Kemalist görünümlülere hasseten
dikkat etmeliyiz!
4)
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkma gerekçesinin, bölgedeki Rum ve Ermeni
azınlıkların çıkaracağı olaylar netîcesinde İtilâf Devletleri’ne işgal bahanesi
oluşturma tehlikesini bertaraf etme amacı taşıdığını da hepimiz biliyoruz.
Kurtuluş Savaşı öncesi ve sırasında İtilâf Devletleri’nin iç maşası gibi
çalışıp Cumhuriyet döneminde varlıklarını sürdüren azınlık mensuplarının
Kemalist olabileceklerini düşünmemeliyiz.
Mustafa
Kemal tarafından kapatılan misyoner okullarına ağlayanların Kemalistliklerine
de mutlaka dikkat etmeliyiz!