
HALKIN psikolojik durumu hiç iyi değil! Ülkemizde tarım
açısından girdi maliyetleri artıyor. Gübre, enerji ve ilaç fiyatlarının her
biri yükselişte. Üretim giderek daha pahalı hâle geliyor. Üreten çiftçilere Devlet
birçok teşvik verse bile, çiftçinin kredi alacak durumu yok. Çünkü daha önce
aldığı krediyi ödeyememiş. Zaten sıkıntılı olan çiftçiye ne destek verirseniz
verin, ne yazık ki çözüm değil. Çiftçilere üretim yapabilmeleri için af gibi uygulama
getirilmeli.
Bu durumu herkes görüyor, peki Hükûmet’teki yetkililer
neden görmüyorlar?
Tarım, ülkenin can damarıdır. Tarım biterse yaşam biter,
sağlık biter, varlık biter. Hükûmet tarımla ilgili teşvikler ve destekler verdi
fakat üreten çiftçi ne yazık ki şehirde masa başı işi tercih etti. Köylerde
insan kalmadı, tüketen bir toplum hâline geldik. Teşvik veren Hükûmet,
üreticiyi köye gönderecek projeleri hayata geçirmeli, aksi hâlde işimiz zor.
Aslında önemli bir sorun daha var: Türkiye’deki birçok
üretici ihracata yöneldi. İhracatta daha fazla kâr olduğu için bu yöntem üretici
açısından tercih nedeni oldu. Bu durum görünürde hem ülkemiz, hem de esnaf
tarafından kazançlı görünse de, içeride ürün bulamayan halk, iç piyasada olan
ürünlerinse fiyatlarını yükseltti. Dolayısıyla bu da ülkemize ve milletimize
zarar verdi (vermeye devam ediyor). Bu konuda da yetkililer bir çözüm bulmalılar.
“Esnafımız ihracat yapmasın” demiyoruz. Sadece ihracat
yaparak iç piyasayı bitirmesinler, iç piyasaya da üretim yaparak ve ürün
satarak destek olsunlar istiyoruz. Aksi olursa, dışarıdan zenginleşen, içeridense
fakirleşen bir ülke hâline geliriz.
Gelelim market fiyatları ve toplum psikolojisine…
2023 Seçimleri öncesinde yapılan bazı çalışmalar var.
Bakınız, dünyada hangi ülke olursa olsun, seçime gideceği zaman seçim öncesinde
seçimin sonuçlarını belirleyecek adımlar atılır. Türkiye’de de vatandaş
üzerinden adımlar atılıyor. Zamlar, stok yapmalar, “Bittik”, “Bitiyoruz” şeklindeki
algı bombardımanları ve daha neler neler sürülüyor önümüze. Eğer bu süreç iyi
yönetilemezse, Arap Baharı önce Türkiye’yi vuracak.
Sayın Cumhurbaşkanım, sizi ne kadar bilgilendirdiklerini
bilmiyoruz fakat halkın psikolojik durumu hiç iyi değil. Sadece ufak bir
kıvılcımın yeteceği duruma geldik. Eğer çıkıp halkınıza durumu daha net ve anlaşılır
şekilde izah ederek yardım ister ve “Sabredin, birlikte aşacağız! Bize yardımcı
olun” derseniz, inanın, bu halk ölümüne sizi yalnız bırakmaz ve hiçbir algıya kanmaz.
Siz yeter ki vatandaşınıza sağlıklı bilgi akışı sağlayın.
Eğer bu bilgi akışını sağlamazsanız, bu bilgi akışını
para karşılığında Youtuberler ve satılmış gazeteciler sağlarlar. Halkı
istedikleri gibi sokağa döker veya eve sokarlar. Eğer bu durumu iyi kontrol
edemezseniz, kim iktidar olursa olsun, olan, bu ülkeye ve vatandaşa olur.
Değerli kardeşlerim, Türkiye’de yükselen gıda fiyatları
Avrupa ülkelerinde de aynı şekilde yükseliyor. Bu kriz, Covid-19 bahaneli,
gerçekte sistem değişikliği kaynaklı küresel bir krizdir. İngiltere’de market
rafları boş. Aynı şekilde Almanya’da da boşalmaya başladı. Amerika hakeza öyle.
Türkiye ise birçok ülkeden daha iyi durumda fakat içimizdeki fırsatçılardan
kaynaklanan algıyla bu iyi durumumuzu göremiyoruz. Aksine, kötümser bir tablo
çizmelerine müsaade ediyoruz. Birçok gelişmeden habersiz, provokatörlerin ve
toplum ajanlarının oyununa geliyoruz.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nda arabulucu ve tarafsız bir
politika izleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın başarılı politikası
sonucu ithalatta ve ihracatta Türkiye’nin eli güçlendi. Türkiye’nin tek endişe
edeceği şey, enerji ve motorin fiyatları. Fakat bu süreç halka doğru
anlatılırsa, devlet-millet el ele, biz bu süreçten de yara almadan -Allah’ın
izniyle- çıkarız. Halkımız önce şunu çok iyi bilmeli: Enerji ve motorin
fiyatları sadece bizde yüksek değil, tüm dünyada bizim gibi sıkıntı yaşanıyor.
Türkiye’de kırılgan bir yapı var. Nedir bu kırılgan yapı?
Paramızın değeri düştü, aynı zamanda gıda ve enerji fiyatları arttı. Bu da
yetmezmiş gibi stokçuluk başladı. Bu stokları yapanlarsa ihtiyacı olanlar değil,
parası olanlar. Bu tabloya bakıldığında, halk kışkırtılmadığı ve korku
politikası ile marketlere, sokaklara dökülmediği sürece bir problem yok. Bunu
kimlerin yaptığı belli. Peki, neden hâlâ bu konuya bir çözüm bulunamıyor? Acaba
Devlet’in önemli görevlerinde stokçuların ve karaborsacıların gizli ortakları
olan siyasiler mi var? Neden buna kimse engel olmuyor?
Bu soru ile yazımı noktalamak istiyorum. Zira bu durum
çok su kaldırır. Bunun cevabı bulunursa, çözüm noktasındaki adımlar zaten
atılır.
Ancak bir soru daha: Acaba Türkiye kadar kendi içinde
hain yetiştiren ve kendi topuğuna sıktıran başka bir ülke daha tanıyor musunuz?
Cevaplarınız yazarsanız seve seve okuyacak ve bir dahaki yazımda yer vereceğim.
Şimdiden teşekkürler…