Stokçu ve karaborsacıların gizli ortağı olan siyasiler kimler?

Halk kışkırtılmadığı ve korku politikası ile marketlere, sokaklara dökülmediği sürece bir problem yok. Bunu kimlerin yaptığı belli. Peki, neden hâlâ bu konuya bir çözüm bulunamıyor?

HALKIN psikolojik durumu hiç iyi değil! Ülkemizde tarım açısından girdi maliyetleri artıyor. Gübre, enerji ve ilaç fiyatlarının her biri yükselişte. Üretim giderek daha pahalı hâle geliyor. Üreten çiftçilere Devlet birçok teşvik verse bile, çiftçinin kredi alacak durumu yok. Çünkü daha önce aldığı krediyi ödeyememiş. Zaten sıkıntılı olan çiftçiye ne destek verirseniz verin, ne yazık ki çözüm değil. Çiftçilere üretim yapabilmeleri için af gibi uygulama getirilmeli.

Bu durumu herkes görüyor, peki Hükûmet’teki yetkililer neden görmüyorlar?

Tarım, ülkenin can damarıdır. Tarım biterse yaşam biter, sağlık biter, varlık biter. Hükûmet tarımla ilgili teşvikler ve destekler verdi fakat üreten çiftçi ne yazık ki şehirde masa başı işi tercih etti. Köylerde insan kalmadı, tüketen bir toplum hâline geldik. Teşvik veren Hükûmet, üreticiyi köye gönderecek projeleri hayata geçirmeli, aksi hâlde işimiz zor.

Aslında önemli bir sorun daha var: Türkiye’deki birçok üretici ihracata yöneldi. İhracatta daha fazla kâr olduğu için bu yöntem üretici açısından tercih nedeni oldu. Bu durum görünürde hem ülkemiz, hem de esnaf tarafından kazançlı görünse de, içeride ürün bulamayan halk, iç piyasada olan ürünlerinse fiyatlarını yükseltti. Dolayısıyla bu da ülkemize ve milletimize zarar verdi (vermeye devam ediyor). Bu konuda da yetkililer bir çözüm bulmalılar.

“Esnafımız ihracat yapmasın” demiyoruz. Sadece ihracat yaparak iç piyasayı bitirmesinler, iç piyasaya da üretim yaparak ve ürün satarak destek olsunlar istiyoruz. Aksi olursa, dışarıdan zenginleşen, içeridense fakirleşen bir ülke hâline geliriz.

Gelelim market fiyatları ve toplum psikolojisine…

2023 Seçimleri öncesinde yapılan bazı çalışmalar var. Bakınız, dünyada hangi ülke olursa olsun, seçime gideceği zaman seçim öncesinde seçimin sonuçlarını belirleyecek adımlar atılır. Türkiye’de de vatandaş üzerinden adımlar atılıyor. Zamlar, stok yapmalar, “Bittik”, “Bitiyoruz” şeklindeki algı bombardımanları ve daha neler neler sürülüyor önümüze. Eğer bu süreç iyi yönetilemezse, Arap Baharı önce Türkiye’yi vuracak. 

Sayın Cumhurbaşkanım, sizi ne kadar bilgilendirdiklerini bilmiyoruz fakat halkın psikolojik durumu hiç iyi değil. Sadece ufak bir kıvılcımın yeteceği duruma geldik. Eğer çıkıp halkınıza durumu daha net ve anlaşılır şekilde izah ederek yardım ister ve “Sabredin, birlikte aşacağız! Bize yardımcı olun” derseniz, inanın, bu halk ölümüne sizi yalnız bırakmaz ve hiçbir algıya kanmaz. Siz yeter ki vatandaşınıza sağlıklı bilgi akışı sağlayın.

Eğer bu bilgi akışını sağlamazsanız, bu bilgi akışını para karşılığında Youtuberler ve satılmış gazeteciler sağlarlar. Halkı istedikleri gibi sokağa döker veya eve sokarlar. Eğer bu durumu iyi kontrol edemezseniz, kim iktidar olursa olsun, olan, bu ülkeye ve vatandaşa olur.

Değerli kardeşlerim, Türkiye’de yükselen gıda fiyatları Avrupa ülkelerinde de aynı şekilde yükseliyor. Bu kriz, Covid-19 bahaneli, gerçekte sistem değişikliği kaynaklı küresel bir krizdir. İngiltere’de market rafları boş. Aynı şekilde Almanya’da da boşalmaya başladı. Amerika hakeza öyle. Türkiye ise birçok ülkeden daha iyi durumda fakat içimizdeki fırsatçılardan kaynaklanan algıyla bu iyi durumumuzu göremiyoruz. Aksine, kötümser bir tablo çizmelerine müsaade ediyoruz. Birçok gelişmeden habersiz, provokatörlerin ve toplum ajanlarının oyununa geliyoruz.

Ukrayna-Rusya Savaşı’nda arabulucu ve tarafsız bir politika izleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın başarılı politikası sonucu ithalatta ve ihracatta Türkiye’nin eli güçlendi. Türkiye’nin tek endişe edeceği şey, enerji ve motorin fiyatları. Fakat bu süreç halka doğru anlatılırsa, devlet-millet el ele, biz bu süreçten de yara almadan -Allah’ın izniyle- çıkarız. Halkımız önce şunu çok iyi bilmeli: Enerji ve motorin fiyatları sadece bizde yüksek değil, tüm dünyada bizim gibi sıkıntı yaşanıyor.

Türkiye’de kırılgan bir yapı var. Nedir bu kırılgan yapı? Paramızın değeri düştü, aynı zamanda gıda ve enerji fiyatları arttı. Bu da yetmezmiş gibi stokçuluk başladı. Bu stokları yapanlarsa ihtiyacı olanlar değil, parası olanlar. Bu tabloya bakıldığında, halk kışkırtılmadığı ve korku politikası ile marketlere, sokaklara dökülmediği sürece bir problem yok. Bunu kimlerin yaptığı belli. Peki, neden hâlâ bu konuya bir çözüm bulunamıyor? Acaba Devlet’in önemli görevlerinde stokçuların ve karaborsacıların gizli ortakları olan siyasiler mi var? Neden buna kimse engel olmuyor?

Bu soru ile yazımı noktalamak istiyorum. Zira bu durum çok su kaldırır. Bunun cevabı bulunursa, çözüm noktasındaki adımlar zaten atılır.

Ancak bir soru daha: Acaba Türkiye kadar kendi içinde hain yetiştiren ve kendi topuğuna sıktıran başka bir ülke daha tanıyor musunuz? Cevaplarınız yazarsanız seve seve okuyacak ve bir dahaki yazımda yer vereceğim. Şimdiden teşekkürler…