Sportif şiddetin arkeolojisi (2)

Fair Play rûhu içerisinde tasavvur etmeden, ne kadar düzenleme yaparsanız yapın, bu tek başına yeterli olmaz. Düzenlemeler bir yere kadar şiddeti önleyebilir. Şiddeti önleyecek asıl etmen, Fair Play rûhudur.

SPORDA şiddetin arketipini incelemeye aldığım dosyanın ilk bölümünde, sporda şiddetin daha çok sosyolojik, ideolojik ve psikolojik yönü üzerinde durmuştum.

Bu bölümde ise, sporda şiddetin medya, yönetim ve saha içi nedenleri üzerinde durmaya çalışacağım…

Medyanın şiddete bir davetiyesi: Taraflı yorumculuk ve kışkırtıcı beyanların kamuya sunumu

Medyanın kitleleri ve bireyleri etkileme gücü, herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Öyle ki, medya toplumsal kanaatlerin oluşmasında, var olan kanaatlerin pekişmesinde, toplumsal ve siyasal arenada politika üreticilerinin ortaya koyduğu politikaların meşruiyet kazanmasında veya bu politikalara rızâ gösterilmesi noktasında çok önemli işlevler üstleniyor. Çünkü medya, hayatımızın en mahrem noktalarına kadar girebilmektedir.

Örneğin bir evde yatak odasına kişinin en yakınları giremezken, medya, televizyonu ve interneti ile kişinin en mahrem alanına girebiliyor.

Diğer tüm alanlarda olduğu gibi medya, spor alanında da toplumu ve bireyleri yönlendirebilme gücüne sahiptir. Bu yönlendirme bazı nedenlerden dolayı şiddeti doğurabiliyor.

Reyting ve tiraj kaygısı bu nedenlerin en başında geliyor. Buna spor yorumcuları ve taraftarlarının “taraftar yorumculuk” ve “taraftar yazarlık” olguları da eklenince, medya, sporda şiddet olgusunu körükleyen bir araç hâline dönüşebiliyor.

Reyting veya tiraj kaygısı gütmediği ve tarafsız yayıncılık örneği ortaya koyduğunda bile şiddetin ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor medya, çünkü holiganları harekete geçirebilecek en ufak bir haber veya demeç, onun aracılığıyla kitlelere ulaştırılıyor. Bir yöneticinin kışkırtıcı beyanı haberleştirildiğinde, bu demeç holiganları harekete geçirebiliyor. Yani medya, bazen istemeyerek de olsa şiddete davetiye çıkarabiliyor.

Siyâsî gruplardan kulüp içi çekişmelere değin tribünleri etkileyen şiddet manipülasyonları

Özellikle saha içerisinde oluşan şiddetin ortaya çıkmasındaki etmenlerden biri de spor kulüplerinin amigolarıdır. “Taraftarlık nedir? Taraftarın özellikleri nelerdir?” sorularının cevabını çok iyi bilen amigolar, statlarda taraftarı ateşli bir şekilde güdüleyerek şiddet olaylarının ortaya çıkmasına neden oluyorlar. Amigolar, statlarda taraftarı ateşlemeleri karşılığında kulüplerden birtakım menfaatler temin ediyorlar. Çok sayıda bedava bilet ve bu bedava biletlerin satışından elde edilen kâr, bunların başında geliyor.

Spor alanlarını, özellikle de stadyumları politik arenaya çeviren bazı gruplar, şiddetin ortaya çıkmasında önemli rol oynuyorlar.

Zaman zaman statlarda ortaya çıkan ve çoğunlukla siyasal iktidarı hedef alan olaylar, iktidarın politikalarını protesto etmekten ziyâde, politik bir çâresizliğin sonucu ortaya çıkan olaylardır. Çünkü siyasal arenada politika üretemeyen ya da ürettikleri politikalara halkta karşılık bulamayan siyasal eğilimler veya bazı siyasal gruplar, bu durumu kabullenmekte zorlanıyor ve statlarda şiddete davetiye çıkarabiliyorlar.

Kulüplerin iç çekişmeleri de spordaki şiddetin görünmeyen yüzünü oluşturuyor.  Öyle ki, kulüplerin yapılarından dolayı, kulüp başkanları kendi istekleri ile yönetimi bırakmazlarsa başkalarının gelip kulüpte başkanlık yapabilmesi pek mümkün görünmüyor. Hâl böyle olunca, kulüpler içerisinde yönetimi ele almak isteyenler, taraftar gruplarını bir silah gibi kullanıp mevcût yönetimleri devirebilmenin yolunu arıyorlar. Bu da tribün şiddetinin önünü açıyor.

Ayrıca bu durum, fanatik ve holigan taraftar gruplarının kulüpler üzerinde etkili olması sonucunu doğuruyor. Zaman zaman tribünlerde mevcût yönetimlerin aleyhinde gelişen ve zaman zaman şiddete dönüşen tribün olaylarının altında bu neden yatıyor.

Görüldüğü üzere, sporda şiddetin çok sayıda nedeni var. Şiddete karışanlar genellikle şiddeti kurgulayan, ortaya çıkaran veya şiddetten rant devşiren kişilerden oluşmuyor. Onlar çoğunlukla kontrol edemedikleri duygularının heyecan ve helecanıyla hareket ediyorlar.

Ama şiddeti kurgulayanlar, şiddetin yıkıcılığından rant elde ediyorlar. Bunları ortadan kaldırmak kolay değil. Bu durumun ortadan kaldırılması için hukukî düzenlemelerden kulüp yapılarına ve taraftar gruplarına kadar çok sayıda alanda düzenleme yapılması gerekiyor.

Ama bunlar da yetmiyor! Çünkü sporu Fair Play rûhu içerisinde tasavvur etmeden, ne kadar düzenleme yaparsanız yapın, bu tek başına yeterli olmaz. Düzenlemeler bir yere kadar şiddeti önleyebilir. Şiddeti önleyecek asıl etmen, Fair Play rûhudur. Bu rûhu inşâ etmeden, şiddet bir yanardağ akıntısı gibi kendine yol bulup ortaya çıkar.

Özetle değindiğim nedenlerden dolayı, Fair Play rûhu sözde en önde yer alsa da gerçekte durum pek öyle değil. O nedenle sporda şiddet eksik olmuyor.