ABD’de Biden yönetimi,
iş başına gelir gelmez, 17 başkanlık kararnamesi imzalayarak ne kadar hazırlıklı
bir hâlde iktidara geldiği algısını vermek istedi. Bu “algı” sözcüğünü özellikle
vurguluyorum. ABD bundan önceki dönemlerde de hep algıya oynardı.
Fakat
henüz imajı tam anlamıyla çizilmediği için, kimse sahnelenen oyunun bir algı
olduğunu anlamaz, onu bir olguymuş gibi değerlendirirdi. İşte ABD, bu algı
gediğinden sızıp -ki en iyi bildiği iştir- algılarını olgu görüntüsünde
pazarlayarak dünyaya sözde liderlik ederdi.
Trump
gelinceye kadar bütün dünya, kralın çıplak olduğunu bir türlü göremedi. Ancak
içten biri çıktı ve “Kral çıplak” dedi. İşte o günden beri dünya, “ABD” denen
sözüm ona devletin bir devlet olmayıp, aksine küreselci ve inançsız sermayedar
gruplarının çıkarları için işleyen bir çark olduğunu fark etti.
Evet,
ABD denen devlet, en basit anlamıyla sömürenler ve sömürülenlerden oluşan
muazzam bir bileşkeydi. Bu bileşkenin başat unsuru olan şişkin kapitalist
gruplar, dünya çapında bir medya ağına sahip oldukları için, o medya ağıyla
içten dışa doğru müthiş bir algı pompalayarak bu sözüm ona devleti, her türlü
iyi iş ve eylemin merkezi gibi gösteriyor, bütün dünyaya rol modeli olarak
sunuyordu.
Gerçek
ise tam da bunun zıddıydı ve koca ülke, doymak bilmez birkaç haris kapitalistin
dipsiz kazanlarını doldurmak için çalışıyordu. Velhasıl, ABD denen devlette her
şey demokrasi, adâlet, hukuk, hoşgörü bakımından “sözde” idi.
Aziz
okuyucu, her şeyi sözde olan bu türedi devletin yeni Dışişleri Bakanı olacak
olan zât, “Hâline bakmıyor da Hasan dağına oduna gidiyor” misâli kalkmış, Türkiye
ile ilgili bir beyanat vermiş. Bu beyanatta da Türkiye’yi “sözde müttefik” diye
nitelemiş. Bre köle genetikli adam evlâdı, hakkını teslim edelim ki, sözde
tahkir gibi görünen bu ibaren, özde bir gerçeği barındırıyor!
Şimdi
bu ibarenin tersinden giderek ne anlama geldiğini açık bir şekilde kavrayalım…
***
Önce
gelelim Türkiye-ABD ilişkilerinin özde müttefiklik dönemlerine…
Türkiye
1950’de NATO’ya üye olabilmek adına, ABD’nin âdeta bir proksi gücü gibi Kore’de
düşman önüne yem olarak atılmış, bu bizim olmayan mânâsız savaştan elde
ettiğimiz şey de “Aferin, çok iyi savaşıyorsunuz” pohpohlamaları ve kullanışlı
olduğumuzun nişanesi olarak NATO üyeliği olmuştur.
Demek
ki ABD’nin çıkarları için düşman önüne yem olarak atılmaya teşneyseniz, özde
müttefiksiniz.
ABD’nin
Marshall Plânı ve Fulbright Bursları ayaklarıyla devletimizin iktisat ve eğitim
kurumlarının içine sızıp bu çarkları kendi lehinde işletmesi, özde
müttefikliktir.
ABD’nin
hurdaya çıkarmak üzere olduğu yorgun silah ve ekipmanı hibe görüntüsü altında
vererek ordunuzu kendine bağımlı bir karakol hâline getirmesi, özde
müttefikliktir.
ABD’nin
ordunuzun içinden devşirdiği komitacı grupları zihnen ve ruhen kontrolü altına
alarak ülkenizde 27 Mayıs Darbesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Darbesi, 28
Şubat kepazeliği ve 15 Temmuz ihanetini plânlaması, yürütmesi ve bunların mukabilinde
sizin başbakanınız ve bakanlarınızın asılması, hükûmetlerinizin düşmesi,
demokrasinizin askıya alınması, on binlerce gencinizin ölmesi, ülkenizin
kutuplaşması da özde müttefikliktir.
ABD’nin
her yönden kendine bağımlı hâle getirdiği ekonominizi, en ufak bir sürtüşmede
koz olarak kullanıp parasal operasyonlar yaparak paranızı pul etmesi, ardından
da IMF kapısına çağırarak geleceğinizi ipotek etme karşılığında fahiş faizlerle
borç vermesi, verdiği parayı da kendisinin belirlediği kalemlerde harcama
şartına bağlayarak bir eliyle verdiğini öbür eliyle tekrar alması, özde
müttefikliktir.
ABD’nin
geleceğinizin teminatı olan nesillerinizi, marjinal sol ve bölücü örgütlere
yönlendirip ortak gelecek ülküsünden koparması, inancınıza sızarak dinî grup,
cemaat ve tarikatları vatan haini hâline getirip ülkenizdeki huzur ve güvenliği
ortadan kaldırması, özde müttefikliktir.
ABD’nin
Kıbrıs’ı Rumlara peşkeş çekmesi, Karabağ’ı Ermenilere bırakması, sizin sınırlarınızın
dibinde kukla devletçikler peydahlamaya kalkışması ve sizin de buna çanak
tutmanızı istemesi, özde müttefikliktir.
ABD’nin
sizden Doğu Akdeniz’deki zengin karbon yataklarının Yunanistan ve İsrail’in
kontrolüne bırakılmasını istemesi ve sizden de karacı bir devlet olarak denize
sırt çevirmenizi beklemesi, özde müttefikliktir.
ABD’nin
terörü Ankara’da önlemeye çalışmanızı telkin etmesi, sınırlarınızın dışına asla
ve asla çıkmamanızı tavsiye etmesi ve böylelikle ülkenizin yangın yerine
dönmesinden keyif alması, özde müttefikliktir.
ABD’nin
sizin zengin tarih ve medeniyetinize karşı mankurtlaşmanızı sağlaması, bu
uğurda ülkenizin hâfızasını kazıması ve yerden bitmiş gibi nesiller üretmesi,
özde müttefikliktir.
ABD’nin
iktidar ve muhalefet partilerine, yargıya, STK’lara ve medyaya sızarak onların
karar mekanizmalarını ele geçirip ülkenize bir asırda bir arpa boyu yol
aldırmaması, özde mütttefikliktir.
ABD’nin
ülkenizin geleceği için aldığınız her hayatî karar ve adımı içerideki kuklaları
vasıtasıyla itibarsızlaştırıp bozması, bozamadığını engellemesi ve yıkması,
özde müttefikliktir.
***
Aziz
okuyucu, daha neyi sayalım, bu işin ucu açık! Peki, sözde müttefiklik ne
demektir? Bu saydıklarımızın tersinden gider ve bu arızaları onarırsanız,
ABD’ye göre sözde müttefik olursunuz.
Bre
titrek Biden’in Dışişleri Bakanı olacak adam, bu ülke sizin bir asırdır bizi
içine soktuğunuz fasit çemberden artık çıkmıştır!
Ordusunu
tekrar Peygamber ocağı hâline getirmiş, eğitimini henüz topallasa da kendi
tarih ve medeniyet bilincinin yörüngesine sokmuş, Fırat ve Dicle’nin
çocuklarını habis emellerinizden kurtarmaya başlamış, değerlerini tekrar
keşfetmiş, kurum ve kuruluşlarını büyük ölçüde dış mihrakların güdümünden
arıtmış, ekonomisini -bıçak sırtı olsa da- IMF kapısından uzaklaştırmıştır.
Kendi
silahlarını üretmiş, ordusunu yerli ve millî bir çizgiye taşımış ve onu tekrar
kendi tarih ve medeniyetinin şanlı mecrasına sokmuştur. Hâsılı, Türkiye sizin
güdümünüzden çıkmış ve bağımsızlığını kazanmıştır.
Bu
itibarla, Irak’taki oyunlarınızı da bozuyor, Suriye’deki oyunlarınızı da.
Kıbrıs’ta da karşınıza çıkıyor, Adalar Denizi’nde de. Doğu Akdeniz’de de “Hodri
meydan!” diyor, Libya’da da…
Bugün
Karabağ’ı nasıl kurtardıysa, yarın Adalar Denizi’ndeki Saruhan ve Menteşe adalarını
da öyle kurtaracak. Girit’te de başınızı ağrıtacağız, Haseke ve Rakka’da da.
Ey
komik Biden’ın o kadar komik bakan müsveddesi! Bu millet, iki binyıldır tarihe
yön veren bir millettir; senin gibi köksüz, tarihsiz ve toplama bir yığından
ibaret değildir. Yarın senin ülken çil yavrusu gibi dağılırken, Afrika da bize
gelecek, Asya da. Balkanlar da bize sığınacak, Orta Doğu da. Sibirya’da da tuğ
yükselteceğiz, Lâtin Amerika’da da.
***
Haydi
bakalım sözde bakancık, elinden geleni ardına koyma! Bizim için şu dünyada
sözde bir müttefik varsa, o da senin devlet görünümlü sömürü örgütündür. Bizim,
senin şaşkın göz ve idrakine sözde müttefik görünmemiz, kendi özümüze
dönmemizle alâkalıdır. Biz özümüze dönelim de, siz sözde müttefik saymaya devam
edin; bu, zâhirde hakaret gibi görünse de bâtında iltifattır.
Ey
bakancık, bu ülkenin sizin hile ve yalanlarınıza gözünü açması, bu ümmetin de
gözünü açacak, sömürdüğünüz masum milletlerin de!
Haydi
bakalım sözde bakancık, varsa kudretin, mani ol da görelim!
İlâhî
kuraldır, “Ağır basar, yeğni (hafif) kalkar” demişler. Ağır basmaya başladı,
haydi toparlanın, sizin tarih olma vaktiniz geldi de geçiyor bile!