NE demişti Kemal
Abimiz önceki hafta?
“ABD’de seçim
sonuçlarını reddeden, demokrasiyi hedef alan ayaklanma girişimini endişeyle
takip ediyoruz.”
Duy
da inanma!
Öyle
ya, seçim sonuçlarının reddedilmesi ve demokrasinin hedef alınması eylemi
ABD’de ise endişe edilmelidir.
Türkiye’de
bu eylemler vaka-i adiyedendir, endişe edilecek bir durum değildir. Zira bu
eylemler CHP’nin günlük, sıradan pratikleri sınıfına girer.
Bugüne
kadar CHP’nin seçim sonuçlarını reddettiği misâlleri uç uca eklesek, buradan
ABD senatosuna kadar dört şeritli yol olur da binlerce kilometre bölünmüş yol
ve otoyol yapmış Erdoğan’ı hasetten çatlatır.
Lâkin
CHP bu konuda asla mevcût başarıları (!) ile yetinmemekte ve çıtayı sürekli
yükseltmekte.
İşte
bunu da gördük!
Bugüne
kadar on beş seçim kazanmış ve seçmenin büyük teveccühü ile yüzde 52 oy alarak seçilmiş
Cumhurbaşkanı için “sözde Cumhurbaşkanı” da dediler.
Kim
dedi peki? Erdoğan karşısında girdiği on iki seçimden tekini dahi kazanamamış,
hattâ Cumhurbaşkanı adayı olarak karşısına çıkmaya bile cesaret edememiş olan
Kemal Bey! İyi mi?
Duy
da inanma!
Erdoğan,
halkın yüzde 52 oyu ile o koltuğa oturdu. Bunun ne demek olduğunu, koltuğunu
bir kasete borçlu olan Kemal Abimizden beklemek, eşyanın tabiatına aykırı zaten.
Kemal
Abimiz, söylediklerinden nadim değilmiş, elbette “sözde Cumhurbaşkanı”
diyecekmiş ve aslında daha ağırlarını da söylemek istiyormuş.
Kendisinden
Erdoğan hakkında söylenmiş “diktatör”, “diktatör bozuntusu”, “hırsız”, “angus”,
“ağacı sallayın Recep düşecek, ananı ana... a… aaa” gibi birçok veciz ifadeler
duymuşluğumuz da vakidir.
Kemal
Abinin, daha ağır neler söylemek istediğini merak ediyoruz gerçekten. Siyâset
siyâset olalı böyle zulüm görmemişti ve bu kadar ayağa düşmemişti!
Bunca
küfre ve hakarete rağmen Kemal Abimiz, seçmenin tercihine saygılıymış.
Duy
da inanma!
Seçmenin
tercihine saygılı Kemal Bey’in bu saygısı olmasaydı grup toplantılarını gece on
ikiden sonra yaparlardı herhâlde.
“Cumhurbaşkanı
tarafsız olmalıymış. Partili Cumhurbaşkanı olur muymuş?”
Misâl,
son seçimde Erdoğan’ın karşısındaki adaylar Muharrem İnce ve Selahattin
Demirtaş gayet tarafsız siyâsetçilerdi. Önceki Cumhurbaşkanları da aynen öyleler.
Atatürk’ten Ahmet Necdet Sezer’e kadar bütün Reis-i Cumhurlar bîtaraf ve hiçbir
siyâsî görüşe yahut partiye mensup insanlar değillerdi.
Kemal
Bey’in ne yapmak istediğini görüyoruz ve biliyoruz. Kendisinin siyâsete,
ülkenin geleceğine ve vizyonuna dair yahut neler vaat ettiğine ilişkin somut
bir tek projesi, plânı, düşüncesi ve cümlesi yok!
İçinde
bulundukları ittifakı bir arada tutan tek “ilke” ise Erdoğan düşmanlığı.
Bu
nefret dili ile ittifak tabanını bir arada tutmaya çalışıyor, hepsi bu. Ekrem
Başkan’ın dediği gibi, “Eğer siyâset buysa, lânet olsun böyle siyâsete”!
“Ekrem
Başkan” deyince, aklıma geldi. CHP’nin bir de “sözde il başkanı” var ki, bu
konuyu hiç açmayayım, evimi gözetlemeye ilçe başkanlarını gönderir, Allah
muhafaza.
Kalınız sağlıcakla efendim…