Sosyal medyada organize olmak ne kadar önemli? İzmir’de ne kadar organizeyiz?

Cumhurbaşkanı oradan talimat veriyor, Sağlık Bakanı en çok orayı kullanıyor, İçişleri Bakanı oradan açıklama yapıyor ama sen, ilçe başkanı olarak orada olan bitenleri başkasından öğrenmek zorunda kalıyorsun. Anlaşılır gibi değil!

AK Parti, kurulduğu günden beri sosyal medyayı yoğun olarak kullanan bir yapıya sahip. Sokak sokak, ev ev dolaşıp vatandaşla direkt temas kurarak oyuna talip olan, derdini anlatan sistemin sosyal medyada da aktif olması çok tabiî bir durum. Ancak her konuda olduğu gibi sosyal medyada da her şeyi Erdoğan’dan bekleme kolaylığı hâsıl oldu son yıllarda.

Erdoğan, kabîne üyelerinin önemli bir bölümü, milletvekillerinin küçük bir kısmı ve il ilçe teşkilâtlarının bir elin parmaklarını geçmeyecek kadarı, hâlâ yarın seçim olacakmış gibi çalışıyorlar. Sosyal medya üzerinden hem iktidarımızın doğrularını paylaşıyor, hem de muhalefetin saldırılarına cevap veriyorlar. Teşkilâtların çok önemli bir bölümü ise iktidar tehlikesinin farkında olmamalılar ki kış uykusundan uyanmamışlar maalesef.

Sosyal medya plâtformları, “Takibe takip” mantığı ile büyüyen hesapların militanlığı ile hareket kazanıyor. Binlerce militan hesabın içinde, kendi adını ve kendi fotoğrafını kullanan, gerçekten dâvâya gönül verdiğine inandığınız hesaplar bile gün geliyor, karşılıklı takibin yapılmayışından, yeterli etkileşimi alamayışlarından dem vurarak sistemin kendilerine dayattığı sayısal mücadelenin içine giriyorlar. Kişisel hesapların bu şekilde davranış göstermesi anormal bir durum değil aslında. Ne kadar sistemin bir parçası olurlarsa o kadar çok kişiye ulaştıklarını düşünürsek, desteklenmeleri bile gerektikleri kanaatine sahibim.

Ama bunlar, siyâsetin organize ettiği kişiler değiller genellikle. Dolayısıyla bazen aynı görüşü paylaşan hesapların birbirlerini suçladıklarını, çatıştıklarını, bazen de kendi içlerinde bile çeliştiklerini görmek mümkün. Organize olamayanlar, kendi açtıkları gündeme destek olmayanlara kızarken, başka gündemlere de destek olmayarak topyekûn savaşın içinden çıkıveriyorlar meselâ.

Hâlbuki sosyal medyadaki organizasyon tek merkezden yapılmalı diye düşünüyorum. Tamam, bireysel hesaplar bulunacak elbette ama işin içine teşkilâtlar da daha aktif şekilde dâhil edilmeli.

İzmir’de ümit ile korku arasında

İzmir, AK Parti için kanayan bir yara. İktidara geldiğimiz günden beri kazanamıyoruz burada. Her yol, her aday denendi. Ancak İzmir, hep AK Parti’nin karşısında birleşti. Yalnız, oy oranlarına baktığımız zaman, yüzde 30’lardan başlayan serüvenin yüzde 40 bandına yaklaştığını görüyoruz. O hâlde kazanmak, eskisinden daha yakın bir hedef olabilir artık! Bunun için de tek şart daha “çok çalışmak” olmalı…

Başta Erdoğan, kabîne, İzmir vekilleri, il ve ilçe teşkilâtları, mahalle temsilcilikleri organize ve yılmaz bir şevkle çalışmalılar.

Bugün için bu çalışmalar çok kısır bir sayıyla devam ediyor. Eski vekillerden Kerem Ali Sürekli, Refah Partisi’nden gelen teşkilâtçılık tecrübesiyle il başkanlığı koltuğunda oturuyor. Onun çalışmalarına senelerdir şâhidiz. Milletvekili olarak Meclis’te olduğu dönemde bile İzmir’de çalışan, halkın içine giren, halktan kopmayan tek kişiydi belki. Dolayısıyla şu anki koltuğu vekillikten daha hayırlı sonuçlara gebe bence. Ancak o da altındaki ekibi, özellikle sosyal medya konusunda yeteri kadar bilinçlendirememiş gibi görünüyor.

Tamam, sosyal medya her şey demek değildir. Sosyal medyadaki takip, beğeni, paylaşım sayıları tek başına başarı getirmez elbette. Ama siz ne kadar görmezden gelirseniz gelin, o sosyal plâtformlar siyâsetin en çok konuşulduğu yerler olarak duruyor karşımızda. Evet, sahte hesaplarla yer kapmaya çalışanlar, abesle iştigal eden paylaşımlar, iki kelimeyi yan yana getiremeyen câhil cühelâ birçok hesap olsa da basılı medyadan, hattâ çoğu TV kanalından da daha fazla insana ulaşıyor yazılanlar.

Hele yalanlar ışık hızında yayılıyor, reddiyeler ise kaplumbağa hızındalar!

Yaşadığımız internet çağının siyâsete de etki ediyor olduğunu görmek için oturup saatlerce araştırma yapmaya gerek yok. O etkileşimin içinde yaşıyoruz zira. O hâlde, siyâsette kazanmanın bir yolu olarak kabul edilmeli sosyal medya. Ve sosyal medya hesapları doğru organize edilmeli.

O yüzden diyorum ki, “Teşkilât hesapları işin ehline verilmeli!”… Maalesef görüyorum ki, hâlâ hesabı olmayan ilçe başkanları, ilçe teşkilâtları, kadın ve gençlik kolları var. Hesabı olanlar ise içler acısı; ne takip ediliyor, ne de takip ediyorlar seçmenlerini. Elinde telefonundan başka imkânı olmayan sıradan vatandaş, on binlerce kişiyle takipleşip her gün binlercesiyle iletişime girebiliyorken, bizimkiler nedense bu topa girmekten imtina ediyorlar. Hem de Reis’in aylar önceki “Sosyal medyada da birleşin!” çağrılarını göz ardı ederek…

Merak ettim, oturup tek tek İzmir’in ilçelerindeki AK Parti İlçe Başkanlarının ve ilçe teşkilâtlarının resmî hesaplarını inceledim. Bu incelemeyi de özellikle siyâsetin yoğun olarak konuşulduğu bir sosyal medya plâtformunda yaptım. Diğer laylaylom plâtformlara, fotoğraf ve video paylaşım sitelerine girmeyi şimdilik düşünmedim.

Sonuçları sizinle tek tek paylaşmayacağım elbette. Ancak İzmir’de bu plâtformda hesap açmamış olan üç ilçe başkanının olduğunu söyleyerek başlayayım ulaştıklarıma. Bu başkanlar, başkanlıktan önce kullanmasalar bile, seçildikleri koltuğa hürmeten kartvizitlerine eklemelilerdi bu hesapları.

Cumhurbaşkanı oradan talimat veriyor, Sağlık Bakanı en çok orayı kullanıyor, İçişleri Bakanı oradan açıklama yapıyor ama sen, ilçe başkanı olarak orada olan bitenleri başkasından öğrenmek zorunda kalıyorsun. Anlaşılır gibi değil!

Haydi bunu kişisel bir tercih olarak yorumlayalım, peki, teşkilât hesaplarına ne demeli? Bir ilçe, üç kadın kolları, beş gençlik kolları teşkilâtının da aynı plâtformda hesabı yok. Bunlar, kurumsal olarak kurulması gerekli hesaplar ama kimsenin umurunda bile olmamış sanki…

Var olan hesapların ise maalesef çoğu işlevsel olarak yok hükmünde. 3 buçuk milyona yakın seçmeni olan İzmir’de, 30 ilçe başkanından hesabı olan 27’sinin takipçi sayısı 18 binin altında. Aynı başkanların takip ettiği hesaplar da 12 bin beş yüz civarında. Bu arada Balçova İlçe Başkanı, bu unvanını yazdığı hesabı başkaları (takipleştiği kişiler hâricinde) görmesin diye kilitli tutuyor. Olmaz Berkan Yıldızhan! Ya o kartviziti kullanmayacaksın hesabında ya da açacaksın, herkes görecek paylaştıklarını!

İlçe Başkanlığı resmî hesaplarından 29’unun toplamını 15 bin kişi takip ederken, o resmî hesaplar 7 bin kişiyi bile takip etmiyorlar. Kadınların sahadaki performansını öve öve bitiremediğimiz AK Parti Kadın Kolları’ndan hesabı olan 27’sini 9 binin altında kişi takibe değer bulmuşken, aynı hesaplar bu sayının ancak yarısını takip ediyorlar.

Hep ümitvâr olduğumuz, ancak ulaşma güçlüğü çektiğimiz gençler ise İzmir’de en çok takipçi kazanmış olan resmî hesaplara sahipler. Takipçi sayıları 32 bini geçmiş ama onlar da seçmene ulaşma çabasından uzak kalmış ve takip ettikleri hesap sayısı 6 bini bile bulmamış.

Cumhurbaşkanı zaten kimseyi takip etmez, biz takip ederiz onu, hem de sonuna kadar! Bakanlar, milletvekilleri, il başkanları ve hattâ büyük ilçelerin başkanları da herkesi takip listesine almayabilirler. Sayfalarındaki yoğunluğu azaltmanın bir yolu olabilir bu. Ancak küçük ilçe başkanları, ilçe teşkilâtları yaptığında, bunun adı kibir olur. Onlar sokakta, kahvede, alışveriş merkezinde, radyoda, televizyonda, sosyal medyada ne kadar çok kişiye ulaşırlarsa, o kadar mutlu ederler. Vatandaşa önemsenmiş olma hissi verirler. Onlardan biri olduklarını gösterirler. İlçe başkanları, belediye başkanı gibi vatandaşa karşı sorumlu olmasalar bile partilerindeki görev sorumluluğu onları bu ilişkileri güçlendirmeye itmelidir.

Son olarak iki konuya dikkat çekmek istiyorum...

2016’dan bu yana aktif olmayan resmî hesaplar var. “Yenileri açılmış, eskilerinin hükmü kalmamış” diye düşünmeyin. Bu hesapları yönetenler, bir vesîle ile partiden ayrılmışlar herhâlde. Bunları kapatmanın bir yolu bulunmalı bence. Zira bilmeden hesaba girerseniz, meselâ Davutoğlu’nun fotoğrafı karşılayabilir sizi profilde.

İkinci konu ise, ceza almış hesaplar… Sosyal medyada ceza almak, dâvâ için bir gurur meselesi olmuş durumda. Küfür gibi yüz kızartıcı bir paylaşım söz konusu değilse, birilerini rahatsız ettiğiniz anlamı taşıyor bu cezalar. Kemalpaşa ve Seferihisar İlçe Başkanlığı ile Bornova ve Karaburun Kadın Kolları hesapları ceza almışlar. Çalıştıklarının göstergesi olduğu kanaatimle teşekkür ediyorum kendilerine…