Sosyal medyada bilgi edinmek ile provoke edilmek arasında (1): Libya ve Doğu Akdeniz

Her şeye “Hayır” demeye alışan ve hattâ Libya’daki meşrû hükûmete, sırf siyâsî çizgisinden dolayı karşıtlık duyanlar, aslında sadece bu karşıtlığın kurbanı durumundalar. Çünkü Türkiye’nin kazanımlarının hepimizin olacağı fikrini benimsemeyen ve tam aksine Türkiye kazandıkça kaybeden bazı odakların “habercilik” adı altındaki propagandalarından etkilenmektedirler.

SOSYAL medya ile çok hızlı doğru bilgi edinme ve/veya aynı hızda provoke edilme durumunu yaşayabilirsiniz. Öncelikle kaynağı, sonra da bilgiyi doğrulamak gerek.

Sosyal medyanın kendine has bir dili ve terminolojisi var artık. Meselâ “flood” diye bir kavram var ki “twit dizisi” anlamında kullanılıyor. Normalde kelime anlamı “sel, taşkın, basmak, akın etmek” olsa da “sosyal medyada aşırı veya art arda mesajlar paylaşmak” anlamında kullanılıyor.

Bu konuyu açmamdaki sebep, rastladığım bir twit dizisinden bahsetmek…

Çünkü bazı kişi ya da grupların sosyal medya hesapları (kurumsal da olabiliyor) güncel ya da ilgi çekici konularda “bilgisel”, “twit dizisi” ya da “flood” denilen kısa kısa notlar paylaşım yapıyorlar.

Bilgi kaynağı hakkında herkes, kolayca kaynak adres ya da kişinin sosyal medya profiline şöyle bir göz atıp ne kadar güvenilir olduğu hususunda bir kanaat edinebilir. Eğer güvenilir ise, üslûbu ve paylaştığı konu ilginizi çekiyorsa, son derece hızlı, hap şeklinde bilgiler edinebilirsiniz.

***

Birçok kişinin benzeri bilgisellerden faydalandığını düşünüyorum.

Meselâ bugünlerde çok konuşulan güncel iki konumuz var: Doğu Akdeniz ve Libya Anlaşması ile Kanal İstanbul ve şehirlerdeki kanalların fonksiyonları…

Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz Politikası ile Mavi Vatan Konsepti hakkında bir kanaat oluşturmak için bu kısa bilgi serisini muhakkak okumalısınız. Öyle ki, Yunanistan’ın da haklı tezleri olduğu gibi bir yanılgı üzerinden Türkiye’nin haklılığını görmeyip çıkarcı ve agresif bir Libya politikası izlediğini düşünenler dahi mevcût.

Elbette Türkiye aleyhinde yayın yapan yabancı menşeli ya da gayr-i millî ve ihanet dolu kaynaklardan da fark etmeden olumsuz etkileniyor olabilirsiniz. Çünkü çevremde görüyorum ki, insanlar siyâsî pozisyonlarına göre bir sosyal medya takibi ve etkileşimi içindeler. Yani Hükûmet veya iktidarı belirli bir konu desteklemek, taraftarlık gibi görülüyor.

Her şeye “Hayır” demeye alışan ve hattâ Libya’daki meşrû hükûmete, sırf siyâsî çizgisinden dolayı karşıtlık duyanlar, aslında sadece bu karşıtlığın kurbanı durumundalar. Çünkü Türkiye’nin kazanımlarının hepimizin olacağı fikrini benimsemeyen ve tam aksine Türkiye kazandıkça kaybeden bazı odakların “habercilik” adı altındaki propagandalarından etkilenmektedirler.

Burada maksadım, meselelerin doğru anlaşılmasına katkı sağlamak… Önce bakış açımızı genişletmeli, bazen de baktığımız yönü değiştirmeliyiz. Görüp anladıkça siyâsî düşüncemiz değişmeyebilir ama konulara bakışımız zenginleşecektir. Bu sayede hangi konunun nesine sahip çıkacağımızı ya da neresine karşı çıkacağımızı daha iyi anlayabiliriz.

Ülke gündeminin her iki konusunda da insanlarımızın yoğun bilgi, yorum ve haber baskısı altında yorulduğunu düşünüyorum. Bu sebeple sadece kısa ve kıyaslı bilgi almak için her iki konu için de internetten ulaşılabilecek kaynak flood yani twit dizilerinden paylaşımlar yapacağım…

***

İlki, “Deniz Egemenlik Alanları ve Dünya Uygulamaları” hakkında son derece faydalı bir flood: https://twitter.com/jxlhs/status/1215167124198567938

İkincisi ise, dünya örnekleri ile “Şehirler ve Kanallar” konulu ve Kanal İstanbul’a bakışı yenileyen içeriğiyle farklı bir röportaj: http:// /haber/2932690-ezberbozan-kanal-istanbul-aciklamasi-bunlar-enayi-mi/?detay=2

http://haber /2933029-carpici-kanal-istanbul-aciklamasi-en-iyi-turkiye-koturum-turkiyedir

İlkini bugüne ayırdığımız ilk serimize başlayalım…

***

 


“Bilindiği üzere iki içtihat var. Ya kıta sahanlığı üzerinden yürüyorsunuz ya da Münhasır Ekonomik Bölge sınırı yani ana karaların ortasındaki çizgi üzerinden. Bu konuda da şöyle bir durum söz konusu: Siz bir anakara ülkesi değilseniz (Malta gibi), anakara kabul ediliyorsunuz.

 

Ve tıpkı bir anakara gibi, kıtasal bölge ile aranızda MEB sınırı ortak noktalardan çekiliyor. Ama yok, eğer sizin ufak adanız, kıtasal sahadaki bir ülkenin dibinde ise, onun koskoca bir MEB sahası olmaz. Bu durumda MEB hattı o ülke ile diğeri arası kıtasal orta noktadan geçer.

 

 

Bunun en bariz örneği, Batı Akdeniz MEB sahası sınırlarında söz konusudur. Örneğin İtalya’nın Tunus önündeki adalarında ve İspanya’nın Fas anakarası üzerinde yer alan Melilla, Eksklavı ve Perejil adalarından İspanya’ya doğru uzanan denizde MEB hak iddiası olmamasında yatıyor.

 

 

Kafanız karıştı, değil mi? Öyleyse daha anlaşılır izah edeyim. Bakın, burası Fas kıyıları. Kuzey Afrika. Ve tam burada tıpkı Antalya Kaş önlerindeki Yunan adası Meis örneği gibi, İspanya’ya ait bir grup ada ve hattâ Fas üzerindeki anakarada İspanyol toprakları mevcûttur.

 

 

Bir ülkenin ayakları yere basan kişilerce idare edilen bir komşusunun olup olmaması çok şeydir. İspanya bunu bir parça aşmış. Eğer Yunanistan mantığında gitse idi Fas’ın kuzey kıyılarında Septe’den neredeyse Cezayir sınırına dek tüm suları altındaki zenginlik gitmişti (sol foto).

Sırf Fas-İspanya örneğine mi dayanıyorum? Hayır! İtalya’nın Tunus önlerindeki Linosa, Lampedusa ve Panteliera adaları için de benzer durum söz konusudur. İtalya bu konuda ne yapmış peki? Orta noktayı İtalyan adaları ile Tunus anakarası arasından mı geçirmişler? Hayır!

 

 

İşte Tunus-İtalya uzlaşılmış MEB sahası üzerindeki İtalyan adalarının konumu… Üç adayı da burada görebilirsiniz. Adaların çok dar bir MEB sahası var ve daire şeklinde Tunus MEB sahası ile çevrelenmiş durumdalar. İşte bu adildir ve akılcıdır. Yani MEB bazından da elimiz güçlü.

 

 

Eğer Akdeniz’de ülkelerin büyük adaları olmasaydı, Münhasır Bölgeleri bu şekilde olacaktı. Ancak bu büyük adalar, Balearlar İspanya’da, Sardinya ve Sicilya İtalya’da ve Korsika da Fransa’da kalacak şekilde çizildiği için MEB hattında anakara içtihadına girer. Ama ufak adalar asla!

 

 

İşte İtalya’nın MEB sahası! Diğer ülkelerin gırtlağına basılmamış, akılcı ve gayet net; sarih ve anlaşılması kolay. Tunus önlerindeki adaları ile Tunus’u denize çıkarmayacak şekilde ötelemediği bir MEB sahası var. Peki, bunu jest için mi yapıyorlar? Hayır! İngiltere var, ondan…

 

 

Sevin ya da sevmeyin, gelecekte İngiltere ile çıkarlarımız fazlaca birleşecek gibi. Çünkü Kıbrıs’ta iki egemen İngiliz Üssü bulunuyor. Yani bunlar resmen İngiliz toprağı! İngiltere şu aşamada Kıbrıs’ta iş yapan şirketleri için buna ses çıkarmıyor pek. Ama hakları saklı tutuyorlar.

 

 

Yani İngiltere isterse bu ufacık bölgelerden Mısır’a, İsrail’e, Lübnan’a kadar MEB hattını uzatır. Ama bunu fazla dillendirmiyorlar. Dünyada bazı net haklar vardır, soft power olarak gelecekte kullanmak üzere saklı tutulur. Almanların Vojvodina mülkî hakları da benzer durumdur.

 

 

‘Bu ufacık sahaların MEB bölgelerinden uzatılacak deniz sahasında direkt İngiliz kazanımları yerine hiç ortamı karıştırmayıp Calipso ve Leviathan’da çıkarılacak gaz ve pazarlamasına girelim’ demişler. Ki kârlı bir düşüncedir. Bu sebepten İngilizler çirkefleştirmiyorlar.

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre hiçbir tartışmalı egemenlik bölgesinde sondaj yapılamaz. Bu arkadaşlar bu şekilde tartışmalı alanları, sanki tartışması bitmiş gibi oldubittiye getiriyor. Ama bu, çözümsüzlüğü daha da kilitliyor. Dahası İngilizler de bu konuda bizden yana gibi…

 

 

Geçen Mayıs ayında İngiltere’nin Avrupa Bakanı Alan Duncan’ın, ‘Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi bir tartışmalı alandır’ demesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tepkisini çekmişti. Bu, boşuna bir söz değil! ‘Tamam, Kıbrıs’ta size bir müsaade ettik, ama o kadar!’ diyorlar. Bu da şu demektir:

Gelecekte Türkiye, Libya ve eğer yelkenleri indirir de masaya oturursa Yunanistan arasındaki bu bölgede ortak petrol ve gaz çıkarma faaliyetlerinde İngiltere birinci ortağımız olacak. Zira sadece Yunanistan ile masaya oturmak istemediklerini anlıyoruz. Bu da bize yarıyor.

 

 

Yunan açgözlülüğü böyle bir hayâlî haritayı millî mesele hâline getirebiliyor işte. İspanya’nın yapmadığını, İtalya’nın yapmadığını, Yunanlar hayâl etmeyi bırakın, hakkı olduğu iddiasını dillendirebiliyor. İşte en sağda ok ile Meis adası ile yapıştırdıkları MEB sahası haritaları!

 

 

Şimdi Yunan şunu tez olarak getiriyor -ki bunun da neden geçersiz olduğunu şimdi açıklayacağız-: ‘İngiltere’nin Fransa kıyılarına yapıştırdığı Jersey ve Guernsey adaları ile uzanan bir MEB sahası var, bizim Meis, neden olmasın?’ diyorlar. İşte burası, zurnanın zırt dediği yer! Niye?

 

 

İngilizlerin bu bölgedeki adaları olan Jersey ve Guernsey, aslında ayrı devlet statüsünde de ondan! Yani kendi ayrı MEB sahaları var. Futbol karşılaşmalarına katılırlar, kendi parlamentoları vardır. Birleşik Krallık toprağı değildirler ama İngiltere tarafından korunurlar. Ya Meis?

                 


Meseleyi Akdeniz’den örneklerle açıkladık ve izah ettik. Hepinizi bilgilendirdiğimi düşünüyorum. Konuya dair yok deniz hukuku sözleşmesi madde bilmemkaç diye yazmak yerine, en anlaşılır örnekler ve siyâsî-coğrafî argümanlarla hukukumuzu belirten örnekleri sunduk.”

19 twitlik floodu, hiçbir yerine dokunmaksızın buraya aktarmaya çalıştım. Bu flooda ek olarak bir notu daha sizinle paylaşmak istiyorum. Şöyle deniliyor https://twitter.com/UretimYerli/status/1217454255843483650 adresindeki notta:

 

 

“Kırmızı renkte gördükleriniz, koskoca Türkiye’ye bırakılmak istenen kıta sahanlığı, mavi olanlar ise Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın sözde haklarıymış. Türkiye’nin Libya mücadelesi işte bu saçmalığı çöpe atmak için. (Libya’da ne işimiz var?)”

***

Yazıma resimlerin bir kısmını alamadım. Ama vurgulamak istediğim şu ki, bu şekilde kısa ve açıklayıcı bilgi akışlarıyla sosyal medya çok etkili bir bilgilenme ve bilgilendirme mecraı hâline dönüşüyor.

Uzun videolar yerine birkaç resim ile kısa bilgi ya da bilgi kartı yahut infografik tarzı twitlerle yapılan çalışmalar daha etkili oluyor.

Daha önce Haber Ajanda NET’te yayınladığımız “Deniz Koruma Alanı” hakkındaki özel öneri dosyamız (https://haberajandanet.com/Author/cemal-ceylan/ZKS2BpXckcTg4MK1EwtO) ile bu çalışmayı birlikte değerlendirmenizi tavsiye ederek, diğer sosyal medya derlemimizi yarın sunmak üzere selâmlarımı sunuyorum…